Bir önyargıyı yok etmek, atomu parçalamaktan daha zordur. -Einstein |
|
||||||||||
|
İğrenç bir fıkrayla söze başlayacağım. Bu yüzden de bütün okurlardan özür diliyorum. Affınıza sığınarak... Bir grup bir uçakta yolculuk yapıyormuş. İçlerinden biri her nasılsa uçağın ortasına sıçmış. Pilot ve yolcular bir karar almışlar; sıçan kişi bokunu yiyerek temizlemezse uçaktan atılacak. Karar yolcuya bildirilmiş. Yolcu kıvranmış, ama çare yok. Sekiz dokuz bin fitten düşmeyi göze alamayan yolcu karara uyarak başlamış yemeğe. Az bir şey kalmış bitmesine, yüzünü ekşiterek geri çekilmiş. Pilot niye bıraktığını sorunca "İçinden kıl çıktı" demiş. Bizim olaylara bakış açımız bu fıkraya benziyor maalesef. Bir arkadaşım, Antalya'nın Konyaaltı semtinde oturan Ukraynalı, ama Türk vatandaşlığı almış birinin İstiklal Marşı'nın yakın bir okulda okunmasından dolayı okulu CİMER'e şikâyet ettiğini, bundan duyduğu üzüntü ve öfkeyi dile getiren bir yazı yazmıştı. Ben de okudum. Yazı gerçekten kültürel değerlerimizin rencide edilmesiyle ilgili olduğundan beni de etkiledi ve ben de bu yazıyı yazma gereği duydum. Aslında söyleyeceklerimi daha önce de çeşitli yazılarımda dillendirmiştim, ama çabuk unutan bir millet olduğumuz için hatırlatmada fayda var, diye düşünüyorum. İstiklal Marşı hakkında şikâyette bulunan bir Ukraynalı ki, şikâyeti kendince normal. Acaba bizden biri Ukrayna'ya gitse parayı bastırıp vatandaşlık alabilir mi, Ukrayna'da mülk edinebilir mi? Gelelim İstiklal Marşı'nın okunurken duyulan rahatsızlığa. İstiklal Marşı okunurken mecliste ayağa kalkıp kalkmamakta teredddüt yaşayan ve hiç kalkmayan kişilere ne demeli? Bu kişiler hakkında hiçbir siyasi yaptırım uygulamayan, hatta örtbas etmeye çalışan siyasi parti yetkililerine ne demeli? "Ben Türklüğü ayağımın altına aldım" diyene ne demeli? Bu zihniyetteki kişileri baş tacı yapıp yıllarca sırtlarında kambur gibi taşıyıp bunu fark etmeyenlere ne demeli? Türk Bayrağı'nı yakanları ülkeye çağırıp çadır mahkemelerinde serbest bırakan, hatta kamu alanlarında işe alan zihniyete ne demeli? Ortalama on milyon olan ve ülkeyi sessiz işgale çeviren suriye, Afgan ve Pakistan uyrukluları ülkeye dolduranlara ne demeli? Suriyeli, Pakistanlı, Afganistanlı olan bu kişilerin (ki önemli bir kısmı yerleşim ve vatandaşlık almış durumda) kaç da kaçı İstiklal Marşı'na saygı duyuyor acaba? Bunların tamamını kardeşleri gören iktidar ve yandaşlarına ne demeli? Doğu Türkistan'dan kaçak yolla gelen (bunca kaçak yabancı uyruklu varken), ama yakalanıp "pasaportları yoktu" gerekçesiyle Çin'e iadeleri yapılan Uygurlara gösterilen bu tutuma ne demeli? Türklere kendi yurtlarında azınlık muamelesi gösteren iktidar ve muhalefet sıralarında oturan siyasilere ne demeli? Vatanseverleri sokak ortasında katleden ya da katline azmettirenlerin kaçı İstiklal Marşı'a saygı duyuyor ve bunlara ne demeli? Millî denilecek değer kalmadı ülkede. Sorgulanması gereken o kadar çok konu var ki... İçimizde beslanen hainler varken bir Ukraynalıya takılmak bence çok önemli değil, hatta bokun içinde bir böcek görmek kadar önemsiz. Büyük tehlikeyi görmezden gelip küçük şeylerle uğraşıyoruz. 27 Ocak 23 Gölcük
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Osman AKTAŞ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |