İnsanlığın hangi filizi köreltilmek istenmişse, tersine o filiz daha gür büyümüştür. -Freud |
|
||||||||||
|
Söylesen olmuyor… Yazsan olmuyor… Bağırıp çağırıp yürüyüş yapmaya yeltensen, yine olmaz. Evvelden mesela çocukluğumda içten içe keşke günümüzde de yeni bir Timur Han, IV Murad ve Mustafa Kemal Atatürk kafasındaki adamlar yaşasaydı derdim. Yaşasaydı da bizlere yol yordam gösterseydi derdim. Niye? Neyin ne olduğunu bilen liderler bir kere… Toplum ve çoğunluk bir şeyleri kendilerince doğru sanırken, doğrunun aslında ne olduğunu bilen liderler onlar… Haliyle onlar bir şeyler söyleyecek ki, biz de doğrusunu yapacağız, böylelikle herhangi bir sıkıntı çıkmayacak diye düşünürdüm. Baktığında ne güzel değil mi? Amma velakin bu da olmadı. Otuz beş yolun yarısıydı… Bense artık bir adım gerisindeyim… Bedenen zamana yeniliyorum evet, ama yine de hem ruhen hem de zihnen yolun yarısına belki de içten içe hemen sonuna gelmeye, sonunu erkenden görmeye yelteniyorum buna da evet. Öyle ya… Eskiler gibi doğru adımlar, bilgelik ve doğruluk adına çabalıyorum fakat ne hikmetse bu çabalarımda her ilerleyişimde yalnızlaşıyorum… Hatta açık konuşayım yok oluyor, az biraz da yok olmam isteniyormuş gibi hissediyorum. Baktığın zaman niye olmasın ki? Onların, onlardan beklediği ve istediği yepyeni bir düzen ve sistem var ve ben bu sistemi kabullenmediğim için yalnızlaştırılıyorum. Niye? Bana göre öğrendiğim doğrular, mantık, din, ahlak ve bilim başka… Onlara ve onların yarattıklarına inananlara göre bu değerler çok daha başka… Halbuki geçmişini bilmeyen geleceğini bilemez… Niye? Geçmişte yaşanılanların; kah kendileri kah ise yansımaları tekrar eder ve tekrar ettirilir ki bu sefer istenilen sonuç olsun istenir. Dolayısıyla; size itelenen o kimi kimi güzel haklar, olağanlaştırılanlar ve özgürlükler o kadar masum ve insancıl değil… Fakat ben bunu anlatamıyorum… Anlatmada da sanıyorum kah öfkem, kah sert satırlarımdan dolayı başarısız oluyorum. Elemanlarda ise bu ve benzeri yollarda her seferinde başarı oluyor. Ponçik ponçik de bunları kutluyor. Toparlamak gerekirse ben inatla bir şekilde her seferinde doğru düşündüklerimi yazıyorum fakat gün sonunda konu yazıklarımı, yazdığım doğruları anlamak yerine ‘’kardeş sen de iyisin ha, içip içip sağlam yazabiliyorsun ha’’ demeye bağlanıyor. Ulan yani… Neyse. Diyorum ya… Söylesen olmuyor… Yazsan olmuyor… Naçizane haklı Yaratan bu sizlere son mesaj, son peygamber deyip bizlerden uzaklaşmayı tercih etmesi… Mümkün değil dahası… Mümkün değil ya… Yine aynı sonuçlar olacaktı malum… Ben ne diyeyim? Satırlarımdan gelen bu.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Alp Şahin, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |