..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Umutlarım her zaman gerçekleşmiyor, ama yine de her zaman umuyorum. -Ovid
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Bilimsel > Felsefe > Bayram Kaya




14 Ekim 2022
Sreç Başlatan Yapı 2  
Bayram Kaya
El mana anlayışı içinde eksik olan “ortaklaşmaydı. Ortaklaşma süreci zaten doğaya yönelimle olan kişilerin “yönelimle olan eylemlerini” ortak aştırıyordu. Ortaklaşma karşılıklı olarak kişilerin eksiğini birbirinde tamam ettiği süreçlerdi. Ortaklaştırma kendi kendisini başlatan ve kendi kendisini devam ettiren süreçti.


:EGG:
Yeter ki o avcı toplayıcı sosyal çevre, ortak sağlamaları içinde boş zaman etkinlikleri etrafında; aynı tutumla ortaklığı paylaşan bir düşünce içine gelsinler.

El mana anlayışı içinde eksik olan “ortaklaşmaydı. Ortaklaşma süreci zaten doğaya yönelimle olan kişilerin “yönelimle olan eylemlerini” ortak aştırıyordu. Ortaklaşma karşılıklı olarak kişilerin eksiğini birbirinde tamam ettiği süreçlerdi. Ortaklaştırma kendi kendisini başlatan ve kendi kendisini devam ettiren süreçti.

Kolektif alanın başarısı, süreci başlatır oluşu ve ilk üreten süreç olması yönelici eylemler üzerinde kişileri paydaşlı ortaklar kılmasındaydı. Kolektif süreçler başladığında ortada ne mülk sahibi ne rızk dağıtan irade vardı.

Hâlbuki El mana anlayışı ortaya çıktığında ortada tüm birikim, zenginlik kolektif emek ve kolektif (ortaklaştıran) kapasitesiyle bir kolektif alan vardı. El bu kolektif alan üzerine yerleşmekle, kolektif alanı kendisine uygun çevre yapmıştı

El mana anlayışı kolektif lige (ortaklar tanımaya) karşı olduğu için, süreci başlatacak nedenler ortada olmadığı için kendi kendisini başlatamıyordu. El mana anlayışı içinde eksik olan ortaklaştırmaydı. Kolektif alan içinde olan da kendisine ortaklar tanımaydı ya da ortaklaştırmaydı.

El imajının gücü, sanal görüntü üzerinde sahibi olduğu bir yığın kolektif birikimi ve üreten bir yığın kolektif envanterleri kullanmakla ortaya konan somutluğa dönüşür. Özelleştiren köleci sahipler, muazzam bir toplumsal birikime sahiptiler.

Oysa El imajı sahibi olduğu şeylerin ne bilicisiydi. Ne bulucusuydu. Ne de kolektif birim zamanın içinde üretim yapmakla vardı. Yani El kolektif sistem içinde “Ekende yok/ Dikende yok/ yemede irade El ‘di”. El soyut bir rızk verme söylemli sanal sahiplik ilişkisi üzerinde toplumsal üretim sürecini kendisine bağıntı yapmakla, kendisine egemenlik alanı kurmuştu

Ve köleci sistem kolektif alandaki çevrimli birikimleri kullanmakla, istediği gibi istediği yerde kolektif sistemin bu birikim içindeki her bir düşünceye göre karşı söylemlerle köleci manayı inşa edecekti.

Oysa kolektif sistem üreten ilişkinin dışa açılmasını ortaya koymasaydı; köleci sistem istediği gibi istediği yerde ahit sel ittifakları başlatmazdı. Uygarlık sentezini yapması, insan kavramını ortaya koyması olanaksızdı.

Yani kolektif yapının, inşacı kolektif yapının yansımaları olan üreten birikimine sahip olmadan, köleci sistemin kendi anlayışını istediği gibi istediği yerde, istediği düşünceye göre başlatması olanaksızdı.

Ama köleci sistem, kolektif bir yapı içinde baş ve sonla çevrim olmuş durumlar şeması (diyagramı) içindeydi. Bu nedenle köleci mana tarihsel sonucu, köle olma ve sahipli monarşin bir diktayla (bay erki) olma içinde idi.

Bu donanımlarıyla El, AHİT bağlaşması yapıyordu. Üreten ilişkiyi istediği gibi sanal söylemlerle başlatabiliyordu. Biliyorsunuz ki kolektif sistem bir çevrimdi. Çevrim içinde de birçok baş ve sonlar vardı.

İşte bu üreten ve başı sonu olan çevrim içinde siz çevrim durumların herhangi birini nerede ele alırsanız alın, orasının baş olması hep olasıydı. İlişkileri mana üzerinde, yani günah sevap üzerinde bile ele alsanız; bu ele alışların her bir eylem ve uygulaması yine kolektif bir üretim hareketine eşleşmekle hep mümkündü.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın felsefe kümesinde bulunan diğer yazıları...
Ölçü 2
Ölçü 1
Ölçü 4
Hemcinslerin Tarihi 11
Hemcinslerin Tarihi 14
Hemcinslerin Tarihi 4
Ölçü 3
Hemcinslerin Tarihi 6
Hemcinslerin Tarihi 12
Hemcinslerin Tarihi 13

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Bildin mi? III [Şiir]
Ayrılık Nedir? [Şiir]
Bildin mi? [Şiir]
Bildin mi? II [Şiir]
Bülbülü Öldürmek [Şiir]
Hata Yapmak [Şiir]
Asuman [Şiir]
Ne Devletsun Ne Devletlu [Şiir]
Köle 2 [Şiir]
İçimizdeki Yabancı [Şiir]


Bayram Kaya kimdir?

Emekli eğitimci. 1950 Mucur / Kırşehir doğumlu.


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Bayram Kaya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.