Gerçek bir sevgide diğer insanın iyiliğini istersin. Romantik sevgide diğer insanı istersin. -Margaret Anderson |
|
||||||||||
|
Uzman öğretmen olmak için 9 bölüm, 180 video (her biri yaklaşık 20 dakika) ve 170 TL değerinde saçma sınavdan 70 puan almak. Ciddi zaman kaybı karşılığında elde edilen hiçbir işe yaramayan başöğretmen unvanı ve uzman öğretmen unvanı ile uzman öğretmenin öğretmenden bin lira fazla alması, başöğretmenin de uzman öğretmenden bin lira fazla alması dışında başka bir fark yok. Bütün çaba birbirimizden bin liralık üstünlük. Altmış dokuz puan alıp öğretmen olanla yetmiş alıp uzman öğretmen olan arasında ne fark olduğunu ben anlayabilmiş değilim. Anlayan beri gelsin. Hazırlanan videolarda çok güzel bilgiler var. Ancak nedense çeviri yaparken anlaşılmamak için özel bir çaba ile türlü kavramlar üretip, bunları kullanınca daha bir bilgili olduklarını düşünen ve bunda da ısrar eden akademisyenleri de anlamak mümkün değil. Eskiden bu Türkçeleştirme furyasını solcular yapar, sağcılar da onları dili bozmakla ve uydurukça üretmekle suçlarlardı. Şimdi bunu dinci ve muhafazakârlar yapıyor ve bu akademik cevherler uydurulmuş kavramlarla anlaşılmaz cümleler kurunca, kendilerinin çok bilgili olduklarının sanıldığı düşüncesine vardıkları kanaati uyanıyor bende. Ne garip değil mi, sağcı ve muhafazakâr kesim dün reddettiklerini bugün büyük bir özveri ile yerine getiriyor. Başöğretmen ve uzman öğretmen programını hazırlayan yakışıklılar, ne bu ülke şartlarını, ne bu ülke insanını, ne bu ülke öğretmenini, ne bu ülke öğrencisini, ne bu ülke milliliğini( kaldıysa tabii), ne de bu ülke eğitimini tanımayanlardan oluşturuldukları kesin. Bu programı hazırlatanların, program içeriği hakkında en ufak bir bilgisi olmadığı anlaşılıyor. Tıpkı sayın bakanın kendi yönettiği ve hatta uzun bir süre bakan yardımcılığı yaptığı bakanlık hakkında en ufak bir bilgisi olmadığı mantığıyla aynı. Doğuştan bir körün resim yapması emin olun ki, bundan daha tutarlıdır. Uzman ve başöğretmen videolarını izleyenler bu programların bir kısmını zaten yıllardır uyguladığımızı bilirler. Uygulayamadığımız kısma gelince, sayın bakanın ve daha önceki bakanların bu toplumu hep müşteri, kendilerini de iş yeri sahibi olarak değerlendirip gerçeklerden uzaklaştıkları için, mevcut eğitim formunda bunların uygulanamayacağından bihaberler. On kişilik sınıfa göre ayarlanmış bir programı elli kişiye uygulamaya kalkarsanız bırakın uygulayanı, program bile isyan eder. Daha bir önemli sorunda, bütün okullarda çocukların önemli bir bölümünün bulundukları okullarda okumak istememeleri. Daha önceki yazılarımda da belirtmiştim; bu aslana ot, ceylana et yedirme çabasından başka bir şey değil. Siz hiç kıla elini süremeyen alerji olan ve kusan bir çocuğun ısrarla kuaförlük bölümü okutulmasına şahit oldunuz mu? Ben oldum. Astım hastası olan bir çocuğun mobilya bölümünde okuduğunu biliyor muydunuz? Kan tutan ve baygınlık geçiren bir çocuğun sağlık lisesinde okuduğunu biliyor muydunuz? Var olan bir unsur üzerinde, AR-GE, proje, plan, program yaparsınız, eksikleri günün şartlarına göre giderirsiniz, uygulanan yöntem ve teknikleri en kolay ve en az zaman alacak şekle indirgersiniz, bundan toplumun tamamının ya da toplumsal hizmet sektöründe bulunanların yükünü azaltıp hizmet üretimini verimli hale getirisiniz, eyvallah. Pekâlâ olmayan bir şey üzerinde bütün bu saydığımız çalışmaları yaparsanız, ne işe yarar? MEB olmayan bir eğitim sistemi üzerinde bütün bu çalışmaları büyük bir şevkle yapmaya devam ediyor; ya bir şey yaptığını sanıyor, ya hiçbir şey yapmadığının farkında, ama büyük bir şey yapıldığının sanılmasını istiyor. MEB'in elinde bir tezek var, akademisyenlere para vererek bu tezeği göz alıcı renklere boyayıp gökkuşağına dönüştürmesini istiyor. Sonra bunu alıyor ve öğretmenlere vererek, vitrin diye yaptırdığı "Açık Ceza ve Tevkif Evi" olan okullarda sergilemelerini istiyor. Bir tezeğin dışını boyamakla ona altın özelliği ya da mücevher özelliği kazandıramazsınız. Bok her zaman bok olarak kalır. Bugün uygulanan eğitim sistemiyle nereye varılabilecek? Bakandan başlayarak öğretmene kadar hiçbir eğitim personelinin vicdanı ve irfanı hür değilse, vicdanı ve irfanı hür nesil nasıl yetiştirilecek bu kokmuş ve çürümüş eğitim sistemiyle? Bir yığın hatalı bilgilerle dolu olan ders kitaplarının yazarları, kendi içinde ayrımcılığa gidilerek oluşturulan proje okulları, bakanın haksız yere kendisini azarlamasında karşılık veremeyen yöneticileri, aklı ereni de, ermeyeni de sadakat gerekçesiyle yönetici olanları ve bunları yönetici atayanları öncelikle eğitimden geçirmek gerekiyor ki, sonra sıra öğretmene gelsin. Düşünen ve sorgulayan akademisyen bile artık mumla aranacak duruma gelmişken, bu videolarla hangi olmayan eğitimi kurtaracaksınız? Kıstığınız ücretlerle çift maaşlı öğretmenleri bile geçim sıkıntısına düşürdüğünüz için öğretmen sunduğunuz bu bilgiye değil, alacağı iki bin liraya odaklanmış durumda. Kaç öğretmene uzman ve başöğretmenin alacağı bin lira ve iki bin lirayı vermeyi planladınız da yetmiş barajını koydunuz? Yıllarca soruları çaldırdınız; şimdi çaldırmayacağınızı kim garanti ediyor? Yoksa yıllarca vaat edip bir türlü vermediğiniz 3600 ek gösterge gibi bunun da tamamen eritip sonra mı vermeyi hedefliyorsunuz? Öğretmenler bakanlık bünyesinde ve üniversitelerdeki bir takım öğretim üyeleri ve bürokratlar gibi türlü vakıf, dernek gibi kuruluşların yönetim kurullarına girerek birkaç maaş almıyorlar. Bu insanlar yarın emekli olduklarında da sizlerin çocuklarınıza günlük verdiğiniz harçlık gibi emekli maaşı alıyorlar. Ben MEB yöneticilerini uyurgezer rüya aleminde dolaşan ve uyanmamak içinde özel çaba sarf eden kişiler olarak algılıyorum. Ne olur bir kereye mahsus da olsa beni yanıltın. Bu ülke için biz endişeleniyoruz, ama bu ülke sadece bizim değil, sizin olduğunu da göz ardı etmeyin. Yıllardır, kalitesiz eğitimle ara eleman vasfı bile kazandırılmadan kırtasiye usulü verdirdiğiniz diplomaların hiçbir işe yaramadığını fark edin ve bundan sonraki nesillerin kurtuluşu için ufacık da olsa bir çaba gösterin. Şu an yaptığınız bu çabalar (çaba denirse şayet) sadece videoları hazırlayan öğretim üyelerine ve teknik sorumlulara para aktarımından başka bir şey değil. Uzmanlık ve başöğretmenlik sınav ücretleri bu meblağı karşılar mı ya da bu konuda endişeniz var mı, bu da meçhul. Yarın bir bakan değişikliği ile bu projenin de çöp olacağından adım gibi eminim. Çünkü bu iktidar kimi Milli Eğitim Bakanlığı'na atadı ise, bir önceki bakanın yaptıklarının tamamen yanlış olduğunu, kendilerinin yeni projelerinin olduğunu, sil baştan eğitimin düzeltileceğini söyleyerek adam akıllı eğitimi düzelttiler. Ülkenin her alanı tüketime yöneltilmişken, tek üretilen proje ise emin olun ki, bu tarihe geçecek bir olaydır. Şimdi her kurumda bir proje çöplüğü var. Proje üretimine ayrılan zaman iş üretimi için harcansaydı, bugün çok daha farklı bir Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşıyor olacaktık. Bunca zaman bizi ileri taşıyacağını vaat eden iktidarlar hep hezimete uğrattılar. Umarım bizi şöyle bir yüzyıl kadar geriye götürecek bir iktidar gelir de, ilerleyerek kat edemediğimiz gelişim mesafesini geri giderek kat edebiliriz. Öğretmenler olarak bizim derdimiz insana ve ülkeye faydalı olmak, siz bu tür müdahalelerle önümüze barikat kurmazsanız, emin olun çok daha iyi işler yapacağız. Sayın Bakan bu yıl yaz tatilini bu zırva projenizle mahvettiniz. Seneye nasıl bir projeniz var zamanı ve içimizdeki azmi öldürmek için. Sürç-i lisan eyledikse affola... 1 Ağustos 22 Gölcük
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Osman AKTAŞ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |