..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Gerçek bir sevgide diğer insanın iyiliğini istersin. Romantik sevgide diğer insanı istersin. -Margaret Anderson
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Politik Olaylar ve Görüşler > Osman AKTAŞ




1 Ağustos 2022
Meb'den Öğretmenlere Siber Saldırı  
Osman AKTAŞ
Ciddi zaman kaybı karşılığında elde edilen hiçbir işe yaramayan başöğretmen unvanı ve uzman öğretmen unvanı ile uzman öretmenin öğretmenden bin lira fazla alması, başöğretmenin de uzman öğretmenden bin lira fazla alması dışında başka bir fark yok. Bütün çaba birbirimizden bin liralık üstünlük.


:EFF:
Başöğretmen olmak için 12 Bölümden oluşan 240 video (her biri yaklaşık 22 dakika) ve 170 TL değerinde saçma bir sınavdan 70 puan almak.

Uzman öğretmen olmak için 9 bölüm, 180 video (her biri yaklaşık 20 dakika) ve 170 TL değerinde saçma sınavdan 70 puan almak.

Ciddi zaman kaybı karşılığında elde edilen hiçbir işe yaramayan başöğretmen unvanı ve uzman öğretmen unvanı ile uzman öğretmenin öğretmenden bin lira fazla alması, başöğretmenin de uzman öğretmenden bin lira fazla alması dışında başka bir fark yok. Bütün çaba birbirimizden bin liralık üstünlük.

Altmış dokuz puan alıp öğretmen olanla yetmiş alıp uzman öğretmen olan arasında ne fark olduğunu ben anlayabilmiş değilim. Anlayan beri gelsin.

Hazırlanan videolarda çok güzel bilgiler var. Ancak nedense çeviri yaparken anlaşılmamak için özel bir çaba ile türlü kavramlar üretip, bunları kullanınca daha bir bilgili olduklarını düşünen ve bunda da ısrar eden akademisyenleri de anlamak mümkün değil. Eskiden bu Türkçeleştirme furyasını solcular yapar, sağcılar da onları dili bozmakla ve uydurukça üretmekle suçlarlardı. Şimdi bunu dinci ve muhafazakârlar yapıyor ve bu akademik cevherler uydurulmuş kavramlarla anlaşılmaz cümleler kurunca, kendilerinin çok bilgili olduklarının sanıldığı düşüncesine vardıkları kanaati uyanıyor bende. Ne garip değil mi, sağcı ve muhafazakâr kesim dün reddettiklerini bugün büyük bir özveri ile yerine getiriyor.

Başöğretmen ve uzman öğretmen programını hazırlayan yakışıklılar, ne bu ülke şartlarını, ne bu ülke insanını, ne bu ülke öğretmenini, ne bu ülke öğrencisini, ne bu ülke milliliğini( kaldıysa tabii), ne de bu ülke eğitimini tanımayanlardan oluşturuldukları kesin. Bu programı hazırlatanların, program içeriği hakkında en ufak bir bilgisi olmadığı anlaşılıyor. Tıpkı sayın bakanın kendi yönettiği ve hatta uzun bir süre bakan yardımcılığı yaptığı bakanlık hakkında en ufak bir bilgisi olmadığı mantığıyla aynı. Doğuştan bir körün resim yapması emin olun ki, bundan daha tutarlıdır.

Uzman ve başöğretmen videolarını izleyenler bu programların bir kısmını zaten yıllardır uyguladığımızı bilirler. Uygulayamadığımız kısma gelince, sayın bakanın ve daha önceki bakanların bu toplumu hep müşteri, kendilerini de iş yeri sahibi olarak değerlendirip gerçeklerden uzaklaştıkları için, mevcut eğitim formunda bunların uygulanamayacağından bihaberler. On kişilik sınıfa göre ayarlanmış bir programı elli kişiye uygulamaya kalkarsanız bırakın uygulayanı, program bile isyan eder. Daha bir önemli sorunda, bütün okullarda çocukların önemli bir bölümünün bulundukları okullarda okumak istememeleri. Daha önceki yazılarımda da belirtmiştim; bu aslana ot, ceylana et yedirme çabasından başka bir şey değil. Siz hiç kıla elini süremeyen alerji olan ve kusan bir çocuğun ısrarla kuaförlük bölümü okutulmasına şahit oldunuz mu? Ben oldum. Astım hastası olan bir çocuğun mobilya bölümünde okuduğunu biliyor muydunuz? Kan tutan ve baygınlık geçiren bir çocuğun sağlık lisesinde okuduğunu biliyor muydunuz?

Var olan bir unsur üzerinde, AR-GE, proje, plan, program yaparsınız, eksikleri günün şartlarına göre giderirsiniz, uygulanan yöntem ve teknikleri en kolay ve en az zaman alacak şekle indirgersiniz, bundan toplumun tamamının ya da toplumsal hizmet sektöründe bulunanların yükünü azaltıp hizmet üretimini verimli hale getirisiniz, eyvallah. Pekâlâ olmayan bir şey üzerinde bütün bu saydığımız çalışmaları yaparsanız, ne işe yarar?

MEB olmayan bir eğitim sistemi üzerinde bütün bu çalışmaları büyük bir şevkle yapmaya devam ediyor; ya bir şey yaptığını sanıyor, ya hiçbir şey yapmadığının farkında, ama büyük bir şey yapıldığının sanılmasını istiyor.

MEB'in elinde bir tezek var, akademisyenlere para vererek bu tezeği göz alıcı renklere boyayıp gökkuşağına dönüştürmesini istiyor. Sonra bunu alıyor ve öğretmenlere vererek, vitrin diye yaptırdığı "Açık Ceza ve Tevkif Evi" olan okullarda sergilemelerini istiyor.

Bir tezeğin dışını boyamakla ona altın özelliği ya da mücevher özelliği kazandıramazsınız. Bok her zaman bok olarak kalır.

Bugün uygulanan eğitim sistemiyle nereye varılabilecek? Bakandan başlayarak öğretmene kadar hiçbir eğitim personelinin vicdanı ve irfanı hür değilse, vicdanı ve irfanı hür nesil nasıl yetiştirilecek bu kokmuş ve çürümüş eğitim sistemiyle? Bir yığın hatalı bilgilerle dolu olan ders kitaplarının yazarları, kendi içinde ayrımcılığa gidilerek oluşturulan proje okulları, bakanın haksız yere kendisini azarlamasında karşılık veremeyen yöneticileri, aklı ereni de, ermeyeni de sadakat gerekçesiyle yönetici olanları ve bunları yönetici atayanları öncelikle eğitimden geçirmek gerekiyor ki, sonra sıra öğretmene gelsin.

Düşünen ve sorgulayan akademisyen bile artık mumla aranacak duruma gelmişken, bu videolarla hangi olmayan eğitimi kurtaracaksınız?

Kıstığınız ücretlerle çift maaşlı öğretmenleri bile geçim sıkıntısına düşürdüğünüz için öğretmen sunduğunuz bu bilgiye değil, alacağı iki bin liraya odaklanmış durumda.

Kaç öğretmene uzman ve başöğretmenin alacağı bin lira ve iki bin lirayı vermeyi planladınız da yetmiş barajını koydunuz? Yıllarca soruları çaldırdınız; şimdi çaldırmayacağınızı kim garanti ediyor? Yoksa yıllarca vaat edip bir türlü vermediğiniz 3600 ek gösterge gibi bunun da tamamen eritip sonra mı vermeyi hedefliyorsunuz? Öğretmenler bakanlık bünyesinde ve üniversitelerdeki bir takım öğretim üyeleri ve bürokratlar gibi türlü vakıf, dernek gibi kuruluşların yönetim kurullarına girerek birkaç maaş almıyorlar. Bu insanlar yarın emekli olduklarında da sizlerin çocuklarınıza günlük verdiğiniz harçlık gibi emekli maaşı alıyorlar. Ben MEB yöneticilerini uyurgezer rüya aleminde dolaşan ve uyanmamak içinde özel çaba sarf eden kişiler olarak algılıyorum. Ne olur bir kereye mahsus da olsa beni yanıltın.

Bu ülke için biz endişeleniyoruz, ama bu ülke sadece bizim değil, sizin olduğunu da göz ardı etmeyin. Yıllardır, kalitesiz eğitimle ara eleman vasfı bile kazandırılmadan kırtasiye usulü verdirdiğiniz diplomaların hiçbir işe yaramadığını fark edin ve bundan sonraki nesillerin kurtuluşu için ufacık da olsa bir çaba gösterin.

Şu an yaptığınız bu çabalar (çaba denirse şayet) sadece videoları hazırlayan öğretim üyelerine ve teknik sorumlulara para aktarımından başka bir şey değil. Uzmanlık ve başöğretmenlik sınav ücretleri bu meblağı karşılar mı ya da bu konuda endişeniz var mı, bu da meçhul.

Yarın bir bakan değişikliği ile bu projenin de çöp olacağından adım gibi eminim. Çünkü bu iktidar kimi Milli Eğitim Bakanlığı'na atadı ise, bir önceki bakanın yaptıklarının tamamen yanlış olduğunu, kendilerinin yeni projelerinin olduğunu, sil baştan eğitimin düzeltileceğini söyleyerek adam akıllı eğitimi düzelttiler.

Ülkenin her alanı tüketime yöneltilmişken, tek üretilen proje ise emin olun ki, bu tarihe geçecek bir olaydır. Şimdi her kurumda bir proje çöplüğü var. Proje üretimine ayrılan zaman iş üretimi için harcansaydı, bugün çok daha farklı bir Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşıyor olacaktık.

Bunca zaman bizi ileri taşıyacağını vaat eden iktidarlar hep hezimete uğrattılar. Umarım bizi şöyle bir yüzyıl kadar geriye götürecek bir iktidar gelir de, ilerleyerek kat edemediğimiz gelişim mesafesini geri giderek kat edebiliriz.

Öğretmenler olarak bizim derdimiz insana ve ülkeye faydalı olmak, siz bu tür müdahalelerle önümüze barikat kurmazsanız, emin olun çok daha iyi işler yapacağız.

Sayın Bakan bu yıl yaz tatilini bu zırva projenizle mahvettiniz. Seneye nasıl bir projeniz var zamanı ve içimizdeki azmi öldürmek için.

Sürç-i lisan eyledikse affola...

1 Ağustos 22
Gölcük



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın politik olaylar ve görüşler kümesinde bulunan diğer yazıları...
10 Kasım
Sefiller ve Sefilliğe Kefiller
Millet Olmak İçin Toplumsal Değerler
Çağın Ütopyası
Bu Vatan
Yusuf Kuyusu Ya da Milli Eğitim
Vicdansız Medya Cahil Toplum
Sosyal Medyada ve Tanıtım Panolarında Dilencilik
Büyüklerin Toprak Kapmaca Oyunu
Yusuf Tekin Tekke ve Zaviye Bakanı mı

Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
İslam ve Rejim
İrade ve Kudret
Kanlı Temmuz
Devrimci Bir Derviş: Mehmet Akif
"Kadın Şairler Aşktan Bahsettikleri Zaman" Üzerine Birkaç Söz
Göğüs Kafesinde Kuş Yetiştiren Şair: Şükrü Çanku
Yazar ve Şairlerin Değişen Anatomisi ve Sosyal Statüsü
Kanlı Temmuz
17 Eylül ve Ülke Kaderini Değiştiren İdamlar
Sabahattin Ali

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Bir Veda Partisinde Veda Hutbesi [Şiir]
Düş Geçiti [Şiir]
Saat Gökyüzüne Yaklaşıyor [Öykü]
Efsun [Öykü]
Sevgi Ya da Aşk Algısı [Deneme]
"Korkma Sönmez... "" Şairi [Deneme]
Aşkın Tarifi [Deneme]
Doğanın Çılgın Yaratığı ve Aşk [Deneme]
Bugün 23 Nisan [Deneme]
Eros'a Rekabet [Deneme]


Osman AKTAŞ kimdir?

1965 Erzurum doğdu. Gazi üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, TDE bölümünden mezun oldu. Sırasıyla Van, Bartın, Antalya,Bursa, Ankara, Bodrum'da öğretmen olarak görev yaptı. Halen Kocaeli'bde görev yapmakta. yaklaşık 40 yıldır şiir,öykü ve eleştiri yazıları yazmakta. Eserleri: 1. ayArsız; Uludağ Yayınları 2007 (Şiirler) 2. bermudayı tek geçmek; Cinius Yayınları 2016 (Şiirler) 3. AsiMilat(ör); Cinius Yayınları 2017 (Politik Denemeler) 4. (D)OKU(N)MUŞTUK; Cinius Yayınları (Kitap Eleştirileri) 5. cennet cazgırları; Cinius Yayınları 2017(Şiirler) 6. çorak düşler ülkesi; Cinius Yayınları 2018 (Şiirler) 7. Yağmur Yankıları; Artus Yayınları 2018 (Öyküler) 8. Sessiz Çığlık; Cinius Yayınları 2018(Kitap Eleştirileri) 9. dar vakitte aşk; Cinius Yayınları 2018 (Şiirler) 10. Âşık Hüseyin Fizâhî; Cinius Yayınları 2018 (Şiirler) 11. Şuaraya Elhan Olmak; Cinius Yayınları 2019 (Şairler Üzerine Denemeler) 12. ναυάγιο αγάπης (enkaz-ı aşk): Cinius Yayınları 2019 (Şiirler)


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Osman AKTAŞ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.