Yaşam ciddi, sanat neşelidir. -Schiller |
|
||||||||||
|
Amerika, ki kapitalizmin babası, tatlı tatlı firmaların kurulmasına kah destek, kah öncü olarak özelleştirmeyi teşvik etti. Böylece sanki devlet; firmalarda söz sahibi değil de, firmaların sahibi karar merciiymiş gibi gösterildi. Bu durum diğer ''gelişmiş'' devletlerde de başladı... Devletler; ufak ufak kendi vatandaşlarının firma kurmasını teşvik etmeye başladı fakat eskilerden gelen kapitülasyon mantığının da devam etmesine müsaade edildi... Yani bir yabancı, yabancı devlette özel firma da kurabilecekti. Buna da ne deniyor? Globalizasyon yani küreselleşme... ABD'deki bir içecek firması; aynı isim ve hizmetle bir Batı Avrupa ya da Asya'da da aynı hizmeti verebiliyor hatta üretimini dahi yapabiliyordu. Buraya kadar sıkıntı yok... Fakat zaman ve koşullar değiştiğinde bazı özel firmalar batarken ya da satılırken; bazı firmalar, bir şekilde, farklı yollarla ve farklı nedenlerden ötürü destek alıyor, büyüyor, daha ucuza ürettiği gibi daha ucuza da satabiliyordu. Haliyle bu küresel firmaların sahipleri aynı görüş, düşünce ya da bir şekilde 'bağlara' sahip olduğundan, arkalarında da ABD gibi bir ülke olduğunda 'küreselleşme' mükemmel bir silah oluyordu. Atatürk; naçizane tahminim bu durumu o zamanlardan ön gördüğü için, o zamanın Türkiye'sine karma ekonomiyi getirmişti. Yani bazı kurumların devletin, bazı kurumların ise özel sektörün elinde olması gerektiğine inanmıştı. Öyle ya; her kurumu da devlet işletemezdi. Aynı zamanda bu durum halkın hak ve özgürlüklerine de karşı gelmek olacaktı. Nitekim; bazı hayati önem taşıyan kurumların da satılması, olası saldırı durumunda el pençe divan durmaya işaretti. Ne yazık ki bu durumun önemi anlaşılamamış; zaman geçtikçe koalisyon hükümetleri devlet kurumlarına olması gerekenden fazla atamalar yapmış, kurumları, değersizleştirmiş, iş yapmamalarıyla halkı bezdirmiştir. Bunu fırsat gören sağ görüşlü iktidar da iyi hizmet adı alında küresel firmalara su, elektrik, telekomünikasyon, liman hatta alkollü içecek firmalarını ''Tekel''leştirilmeden uzaklaştırmış ve satmıştır. Buradan nereye geliyoruz? Hemen hemen tüm küresel firmalar Rusya'ya boykot uyguluyor, Rusya'yı yalnızlaştırıyor ve ekonomik buhrana sürükleyerek belki de hükümetin düşmesine sebep olmuş oluyor. Rusya ne yapıyor? Sen beni kovamazsın, ben istifa ediyorum tadında boykotlara boykotla karşılık veriyor. En önemli hamlesi de artık interneti dışa bağımlı olmayacak. Kendi internetini, kendi internet trafiğini yönetecek. Peki… Gelelim esas soruya... Putin'in bu hamlesi defansif değil de aksine ya agresif bir hamle olacak ise? Ya tüm Dünya'nın interneti, sosyal ağı hacklenir ve Rusya'ya bir şey olmazsa? Hazır mıyız?
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Alp Şahin, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |