..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Yaşam hoştur, ölüm rahat ve huzurludur. Zor olan geçiştir. -Asimov
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Bilimsel > Felsefe > Bayram Kaya




4 Aralık 2021
Kapasite Yeti Yetenek Yaratıcılık 3  
Bayram Kaya
Hâlbuki ki ne yetenek ne us, sınıfsal bir karakter değildiler. Yetiler üzerine sınıfsal karakterle yansıtmaydı (öğretiydi). Ancak köleci toplumlar da "bilmesinlercilik-anlam bilim oyunu-semantizm) uygulanır”. Egemen sınıfların yaptığı bilmesinler taktiği içinde çalışan emek kesimleri, her zaman kolektif eğitim öğretim eksikliği içinde tutulurlar.


:EBG:
Çözümlememizi uzatmadan biraz derinleştirelim. Yetiyi bir şeyi yapabilme gücü olarak tanımlasak ta yeti bir şeyi yapabilme ve yapamama olarak tanımlanmamış olmayı da içerir. Bu nedenle yeti belirsizle kapasite bileşenidir.

Yeti bir şeyi yapmaya belirlendiği an bu "yetenek oluyordu". Hem de yeti yeni bir şeyi yapmaya belirlendiği an belirlenen durumla "yeni üssü duruma ve yeni bir belirsiz duruma olanaklılarla yaratıcıdır. Yaratıcılığın da yeni durumalar aşamalı bir belirli-belirsiz durumların olanaklısı ve olanaksızı olacağı unutulmamalıdır.

Saz çalma gibi birçok düzenleme ve bileşimli yetiler üzerinde bir şeyi yapmaya belirlenme, o şey üzerinde eşleştirme yapan eğilimler, hayat üzerinde şartlı öğrenmeydi. İstisnaları baki olmakla bir şeyi yapmaya belirlenir oluş yeni belirli durumla yapabilme ve yapamamaya da belirlenmiş oluyordu.

Yağmur yağışına belirli oluş; yağmur şeklindeki yağış bu yeni durumuyla sele, göllere, balçığa, erozyona, hayata vs. belirli oluş iken yine indirgenen bulutlarla yeni ve farklı bir belirsizliktir.

Kar yağışı ha keza çığa, kayganlığa, donmaya vs. dönüşen yeni belirli durumlar olanağına (yeteneğine) kavuşur. Bu yeti sel kavuşum içindeki kar yağışı, soğuk iklim gibi bileşimlerdeki olu ve oluşlardan kaynaklı buzullar belirmesi vardır.

Bu yeni durum yeni bir iklim sel, ekolojik ve jeolojik durumlar içinde olunmakla yeni tür bir dallanıp çatallanmalara doğru yol olmaktadır. Söz gelimi çevredeki buzulların erimesi ve erimeden doğan belirsizliklerle yeni, belli bir duruma yaratıcı oluşla (olanak ve olanaklı oluşla) yeni bir belirli olanla yeni bir belirsizlikti.

Tüm bunlar çevredeki kapasite değişimleriydi. Bu gibi değişkenler ile kapasite değişimine bağlı yeni potansiyellerdi. Yeni belirli ve belirsiz durumlara açık oluşun yeti ve yetenekleriyle belirli sınırlı ve belirsizle olunmaydı.

Örneğin; buzullar belirli zamanın belirli koşullarını koruya gelen bir kapsam ve kapasite yeteneğiydi. Oluştuğu dönemin atmosfer koşullarını, çevre ekolojilerinden bir kısım hayat türün fosil olarak muhafaza ediyordu. O günün türlerine ve çevre baskısı seçil imli tepkisel birçok anatomik yapıyı ihtiva ediyordu.

Dahası eriyen buzullar içinde ortaya çıkan o fosillerle, o gün koşullarına bağlı bakteri ve virüs türü mikroplar günümüzde bilinmeyen salgınlara yol açabiliyordu. Buzullar çevreye bir kapasite durum iken eriyen buzullar çevreye ikinci bir kapasite ve yeti sel yetenek durumlarla potansiyelliydi.

İç ve dış koşullara bağlı bindirişti durumlar kişi gibi özel bağıntılı değişken bir kapasite içinde de çiftçilik yapmaya olanaklı durumların yetisiyle, yeteneğe dönüşür. Kolektif bir emeği gerektiren beslenme, barınma, savunma gibi belirli bir işe karşılık olacak olacak toplumsal kapasite nedenle her kişi ne çiftçi ne de köprü mühendisi olmayacaktı.

Kişi konjonktür el durumla doğal ve toplumsal çevreye bağlı kapasiteyle çiftçi olabilmenin, mühendis olabilmenin belirsiz durumlarına enerjin bir yeti ve yetenek biçimlemesiyle olmasına rağmen bu böyleydi.

Buna kolektif kapasite doygunluğu veya kolektif kapasite yorgunluğu ya da kolektif kapasite dolması gibi durumların ortaya konması diyorduk.

Oysa doğa içinde kolektif kapasiteden yoksun tekil kişimiz kendi kapasitesi içinde; kendi beslenmesine, kendi savunmasına, kendi yavru bakımına, kendi dinlenme -barınmasına, kendi deneyimli öğrenmesine (mühendisliğine) ve kendi deneyimli sağlığını korumasına eş anlı yeti ve eğilimlerleydi.

Kişi Dünya'nın Güneş'e uzaklığını bilemez. Kişi Güneş ışınlarının 8,5 dakikada Dünyaya geldiğini atomun çekirdek yapısını savaşçı kan hücrelerini, hücredeki koful mitokondri gibi organelleri vs. bilemez. Bu nedenle kişi doğal kapasite üzerine çok büyük oranda kolektif yansımalı kapasite eğilimleriyleydi.

Bir deftere cilt veya sahifeler eklemekle kapasite artırımına gidiyordunuz. Oysa kolektif kapasite karşısında kişisi kapasite çok sınırlıydı. Kişisi kapasite nasıl artırılacaktı? Yani doğal durumla sınırlı olan kişi, sesini duyuramadığı uzaklara ve uzaya sesin nasıl duyuracaktı?

Kuşkusuz ki toplumsal kapasiteli elektromanyetik iletişime bağlı teknik ve teknolojilerle, kişisi donanımını hem yeni bir yeti ve yetenek kullanımına çevirecekti. Hem de kolektif kapasite nedenle yeni bir kapasite kullanım artırımına gidecekti.

Yetiler kapasiteye bağlı sınırlı oluşsa da siz belirlemediğiniz sürece yetiler üzerine bindirilecek olanların öğrenilmesi ve yeti yapabilirliğine düşünce oluş imajlarıyla sınırlı değildi.

Yeni bir öğrenme eski bir öğrenmeye ket yaptırmakla silinebilirdi. Eski bir öğrenme özellikle de dinsel öğrenmeler ileri ket vurur. Yani yeni öğrenmelerin engeli olurlar (gemlenmesi olurlar). Geriye ket vurmak ta eski öğrenmeleri unutmaktır. Kolektif kapasite ile öğrenme, çoğu sosyal öğrenmelerin geriye ket vurmadır.

Kolektif paydaşlık; sadaka, zekât kültürü gibi eski köleci öğrenmelere ket vurur. İnsan hakları gibi öğrenmeler; iki kadın şahitliğinin bir erkek şahitliğine eşit olması gibi, 4 kadına ve daha fazla kadına kadar evlilikler de geriye ket vurulması bu kabilden öğrenmeler kapasite boşaltımıdır.

Kolektif kapasite belirsizle olan durumla geriye ket vuran durumlar üzerine yansıyan imajlar olmakla, kişisi kapasiteler artırılıyordu. Bu tür geriye ket vurumlar yararlıydı.

Oysa şimdiki köleci sistem inşaca kolektif geçmişe ket vurma yapmakla (silme unutturma, karartma yapmakla) ileri ket vuran bir öğrenme engelimiz olmaktadır.

Köleci ve imancı enfeksiyonla oluşan inşa kolektif inşacı geçmişi unutturup; kolektif paydaşlı etkiyi size "rızk verip sizi doyuran benim diyen efendi köle, bey-boy tarzı monarşin oligarşin anlayışla ileri ket vuruyordu. İlerdeki öğrenmeyi engelliyordu.

Her kapasite sınırlı oluşsa da her kapasite potansiyel bir değişken (varyabıl) bir durumla; etkin, etkileyen ve etkilenen diyalektikle olması nedenle, formüle edilen öğrenmelerle yine kapasite artırımı hep olanaklıydı. Kapasite sınırlı oluştu.

Yeti, yetenek ve yaratıcılık kapasite gibi sınırlı oluş içinde neyle kayıtlı olup olmayacak çeşitliliğiyle sınırsız oluştu. Nasıl kişisi yeti ve yetenekler moleküler biyo polimerlerle sınırlı bir kapasiteyse: kolektif alanlı yeti de, yetenek ve yaratıcılık ta alırlığınıza bağlı kolektif kapasiteyle sınırlıydı.

Yine yetenek ise bardakla su içen maymun örneğinde olduğu gibi öğrenmeyi içerir. Bardakla su içen maymun örneğindeki gibi maymunun öğrenmesi insan etkili bir öğrenmedir. İnsanın bardakla su içmesi kolektif etkili, toplumsal gelişmenin ürünü bir öğrenme olmakla geriye ket vuruştur.

Maymunun insanda öğrendiği yetenek türü etkilenme insan için toplumsal etkili olsa da maymun için toplumsal bir etki ile öğrenme değildir. Doğal anıklık ve alırlıkla kapasitif bir öğrenmedir.

Maymun için bu yetenek türü öğrenme, maymun toplumu gibi bir toplumsal etki ile öğrenme olmamakla, maymuna göre maymun türü içinde maymun türüne bağlı kalmadan öğrenme yapabilme yatkınlığını içerir. Yetiler bir anatomik zemine bağlı durumla her zaman belirli bir bindiriş ile sınırlı olmayan olumsal bir durumdu. Bu öğrenmeler bireyin doğayı yansıtan anıklıkla alırlık öğrenmesi içindedir.

İnsan doğanın bir parçasıydı. Maymun da özel eğitimle insanda gördüğünü yansıtıyor taklit ediyordu. Bu taklit yeteneğiydi. Maymun kolektif bir yaratıcı bilişle, buluşla, anlam edişle olmadıkça; yaptığı doğayı taklit yeteneğiydi.

Canlılık belirsizle olan anatomik bir kapasiteni yetilerleydi. Yetiler de olumsal yapabilirlikle ve belli bir yapabilirlikle yetenekti. Canlılar çeşitli deneyimlerin bileşimi olarak verili düzlemle kalıtımsal düzeyde yetenekler aktarıyorlardı.

Canlılığın kapasitesi biyo fizyolojik biyo anatomik ve öznel çeşitlilikle hem kısıtlılıktı hem de bize kısıtlılık gibi gelen bir tutum bambaşka çevre etkilerine göre kimi hayat türlerinde mumla arasanız bulunmayacak kadar bir yetenekti.

Şurası da açıktır ki canlılar dışta "toplumsa gelişmenin sağladığı yetenekten yoksundular". Bu nedenle yaratıcı değillerdi. Oysa türümüzün yeteneği emeğin örgütlenmesi kadar, kolektif bir eğitim ve öğretimle de ortaya konuyordu. Eğitim öğretim taklidi yansımayla hayvanlarda da vardı. Taklidi yansıma her düzey ve düzlem içinde olabilen bir yansımaydı.

Sınıflı ve köleci bir yapı içindeyiz. Bu nedenle eğitim ve öğretimle ortaya konan yeteneklerin bir kısmı sömürü nedenle çalışan kesimlerden esirgenip engellenir. Esirgenip engellenen eksikliği de köleci sistem size yeteneksizlik sayılmakla bu "yeteneksizlik sömürüye gerekçe yapılır".

Oysa yazımın başında beri söylüyorum kapasite bir yetilerleydi. Yeti belirsizle durum olmakla yeteneksizlik içermez. Doğal yeteneklere ANIKLIK diyoruz. Ki bu anıklığa, verili düzlem dedik.

Hâlbuki ki ne yetenek ne us, sınıfsal bir karakter değildiler. Yetiler üzerine sınıfsal karakterle yansıtmaydı (öğretiydi). Ancak köleci toplumlar da "bilmesinlercilik-anlam bilim oyunu-semantizm) uygulanır”. Egemen sınıfların yaptığı bilmesinler taktiği içinde çalışan emek kesimleri, her zaman kolektif eğitim öğretim eksikliği içinde tutulurlar.

Ve emek kesimlerinin kendilerinden gizlenen bu tür kolektif bilgi, kolektif eğitim öğretim eksikliği nedenle emek kesimleri mülkten yoksun kılındıkları gibi birçok yeteneğin de yoksunu olurlar.

Egemenler, eksikli bırakılan yetenek yoksunluğu içindeki emek güçlerine “bunlar yeteneksiz" denmekle bu söylem kimi yeteneklerden yoksun kılınan emek güçleri üzerine bir suç gibi yapışmakla egemen sınıfın sömürüsüne gerekçe yapılır.

Dahası ezen sınıfın bu türden yaklaşımla olması, emek kesimlerinde gizlenen bilgi eğitim öğretim gibi kolektif koşulların eksikliği; geniş yoksul kesim içinde milyonlarca yaratıcı yeteneğin heba olmasına neden olur.

Yine de kolektif yansıma emek kesimleri üzerine kendilik bir boca oluşladır. Boca oluş karşısında eğitim ve bilgiden yoksun kimi kişiler kendi deneyleriyle bu boca oluştan Gorki gibi, Newton gibi, Lincoln gibi biliş buluş ortaya koyabilmişlerdir.

Doğal yeteneğe anıklık diyoruz. Çevresel etkilere de alırlık diyoruz. Yetenek anıklık ve alırlıkla sıkı sıkı ilişkinle olup bir tepki ve etkiyi cevap olarak geri yansıtmaktır.

Yaratıcılık Toynbee gibi düşünceciler tarafından insanüstücülük, doğaüstücülük gibi mutlaka bir üstücülükle tanımlanır. Oysa inşayı anlatırken inşanın başında hiç bir şekilde olmayan kolektif us ve yaratıcılık; inşanın başında da olamazdı.

Doğa olmuş bitmiş bir tanım ve kavram değildir. Doğa ve doğaüstüce yaratım söylemi dünyalı tanımlamalara uygun bir anlama ve anlatım olmakla daha baştan sakat bir düşünme olacaktır. Yani doğada oluş kesikli sürekli ve bitmemiş bir eksiklikledir.

Oysa yaratıcılık kişisi anıklıkla, kişisi alırlıkla (kişisi ihtiyaçla), kişisi kapasiteye zamana bağlı toplum kapasitesi içermeye bağlı bir sınırlı oluştu.

Yaratıcılık kolektif kapasite nedenle olgu ve olaylarda eksik ve boşluk bırakmaz. Mükemmeliyetçidir. Donuktur. Bu türden eksiği ve boşluğu olmayan süreçler de kolay kolay devinemez. Olgu ve olaylar gelişemez. Oysa evren ve hayat sürekli eksikli boşluklu ve türlü devinimlerledir.

Doğaüstüce bir yaratım hangi doğaya göre yaratım sorunsalı olmakla daha bir içinde çıkılmaz bilmesinlercilik (karanlıkçılık ya da obskürantizmin) oyunudur. Bu iki söylemle de bilinemezciliğe hitap ediyorlar.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın felsefe kümesinde bulunan diğer yazıları...
Ölçü 2
Ölçü 1
Ölçü 4
Hemcinslerin Tarihi 11
Hemcinslerin Tarihi 14
Hemcinslerin Tarihi 4
Ölçü 3
Hemcinslerin Tarihi 6
Hemcinslerin Tarihi 12
Hemcinslerin Tarihi 13

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Bildin mi? III [Şiir]
Ayrılık Nedir? [Şiir]
Bildin mi? [Şiir]
Bildin mi? II [Şiir]
Bülbülü Öldürmek [Şiir]
Hata Yapmak [Şiir]
Asuman [Şiir]
Ne Devletsun Ne Devletlu [Şiir]
Köle 2 [Şiir]
İçimizdeki Yabancı [Şiir]


Bayram Kaya kimdir?

Emekli eğitimci. 1950 Mucur / Kırşehir doğumlu.


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Bayram Kaya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.