..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Çocukların eğitimi, zaman kazanmak için nasıl zaman yitireceğimizi bilmemiz gereken bir meslektir. -Rousseau
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Bilimsel > Felsefe > Bayram Kaya




16 Kasım 2021
Yaratıcılık 1  
Bayram Kaya
Bir yanıyla içine 13 milyar yıllık bir bilgiyi depolayan kolektif hafızayı koymadığınız beyin, salt kendi deneyimleriyle oluşan sıradan bir beyinin düşünmesinde öte gidemediği gibi bu beyin çok yönlü de düşünemez.


:EDI:
Bir yanıyla içine 13 milyar yıllık bir bilgiyi depolayan kolektif hafızayı koymadığınız beyin, salt kendi deneyimleriyle oluşan sıradan bir beyinin düşünmesinde öte gidemediği gibi bu beyin çok yönlü de düşünemez.

Toplumların temelinde birçok totem meslekli grupların bilişimi vardır. Birçok totem mesleği demek birçok ayrı iş, oluş, düşünüş, tasımla çok yönlü düşünme ve çok yönlü anlatım tekniği demektir.

Yani bir çoban kült bir çiftçi gibi düşünemez. Tarımcı bir kült te çoban gibi düşünceler üretemez. Mesleklere dek parça bileşimler ittifak içinde çok yönlü düşüncenin bileşimleridirler.

Yani kolektif yapıların temeli çok köklü ve çok yönlü düşüncedir. Kolektif akıldan yoksun bir kişisi yaratıcılık, çok yönlü düşünememekle, pek pek olası değildir.

Bir bilgisayarın fiziksel mekanik ve elektronik parçalardan oluşan kapasitesine bile kolektif bilgi (yazılım) yüklemedikçe o bilgisayar fiziksel, mekanik, elektrik elektronik bileşimler olmaktan öteye gidip evreni simüle etmek gibi yaratıcı kapasite ve yetenek olamıyordu.

Çevreyi özdeksel içyapısıyla değilse de çevrenin yüzeysel yanını kendimizle biliyorduk. Küçük ve çevresel ve kişisi adımlar dışında; evreni kendimizle değil, kolektif bilgiyle anlayıp yorumluyorduk.

Kolektif bilginin, kolektif kapasitenin, kolektif zekânın kendi dışımızda toplum gibi farklı organizma bilinci olduğunu anlamadıkça, evreni ve yaratıcılığımızı anlayamayız.

Yaratıcılık; var olan kültür gibi, nesneler gibi, düşünce gibi öğe, ürün ve unsurlar bileşiminden yeni bir bilgi, buluş, keşif gibi şeyler yapıp, ortaya koymakla; yeni bir ifade tarzını geliştirmekle olasıdır. Kültür sosyo toplumsa bir ürün ve öğedir.

Yaratıcılığın kolektif taban üzerine verili toplumsal ürünlerden yeni bir biliş buluş yapılmakla yeni bir şey ortaya konması kadar uydurmalar ortaya konması da yaratıcılığın bir ürünüdür.

Görüldüğü gibi yaratıcılık doğa gibi toplumsal çok köklü düşünüş gibi kültür gibi verili düzlem üzerinde en az o düzleme eşit bir devinme seviyesi içinde olmakla ortaya konan kapasiteydi. Yani verili öğe ve ürünlerden oluşan düzleminiz olmadan dünyayı yaratamazdınız.

Yaratıcı düşünce de kişisi ve bencilliğe atılı olan bir düşünce olmayıp, çok köklü çok yönlü düşünce olmakla yine toplum sal bir düşüncedir. Nesneler de çok büyük oranda kolektif alanda amaçlı olarak kullanılan araç gereç ve düşünce donanımlarıdırlar.

Yani yaratıcılığın temel kaynakları kolektif yapıdır. Yaratıcılığın yaratıcılık olması için olaya bencilce değil, özgecil oluşla ve genel yararla bakıyor olmasındadır. Kişi yaratıcılık üzerinde ne kadar islim atarsa atsın, yaratıcılık toplumlaydı. Toplum içindi. Toplum amaçlıydı. Toplumsal uygulamaydı.

Kişi; kolektif yansımadan kaynaklı toplumsal bilinçten, toplumsal verilerden ve kolektif ürünlerden hareketle yeni bir düşünce, yeni bir anlatım yeni bir biliş buluş ortaya koymakla yaratıcılığını topluma sunar.

“Nasıl doğa hayatın verili düzlemiyse”; “kolektif kapasite ve toplumlar da kişisi yaratıcılığın verili düzlemidir”. Kişisi yaratıcılıklar toplamından daha fazlası olan da kolektif yaratıcılıktırlar.

Toplum gibi bir organizmayı anlamanın kolay olduğunu söylemiyorum. Ama kolektif organizmaya direk bakamıyorsak ta dolaylı yoldan bakabilme olanağımız vardır. Biz kolektif hafızanın ve kolektif kapasitenin içinde olduğumuz nedenle, kolektif organizmayı göremiyoruz.

Tarihsel aşamaları görmenin bir yolu var. Her bir tarihsel aşama bir sonrası olan tarihsel aşama içinde o alan içinde taşıdığımız imajların yansı kuramıyla görülür. Geçmişin uygulaması olan fosil kanıtlar sonraki aşama içinde görünür.

Türümüz totem alan içine girmekle ancak sürü davranışını görüp bilir oldu. Kendini sürü davranışına karşıt tavırla sınıfladı ve eşrefi mahlûk olarak kategorize etti. Ve kendisinin sürü davranışlı olmadığını fark etti. Ama totemdik alan ile kendisi nasıl bir devinme içindeydi, bunu da pek bilemiyordu.

Hemcinslerimiz bizim şimdi totem alan diye belirttiğimiz alanın içinde oldukları nedenle; totemdik alana dıştan bakamadıkları için, totemdik süreç içinde göremedikleri karanlık ve gölge alanlar içinde kendilerine göre tabuları ve fetişti duyguları vardı.

Siz, dışında bakamadığınız olgu ve olayların alaca karanlığı içindeyken o düzlemin, o düzleme özgü gölgelerin içinde mutlaka tabularını ve fetişti duygularını oluşacaktınız.

Totem bir alan içindeki üreten ilişkilerin, gruplar arası üretim hareketine dönüşmesiyle totem alan içinde çıkılıp ta ittifakı düzlem içine girildiği zaman veya ittifakı bir üretim hareketi içinde olunduğu zaman totem alanı çok güzel görüyorduk.

Ama bu kes de içine geldiğimiz, ittifaklısı olduğumuz ilahi düzlem içinde olmamız nedenle ferahlamıştık ta neyin içinde, nasıl bir devinimle olduğumuzu iyi göremiyorduk.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın felsefe kümesinde bulunan diğer yazıları...
Ölçü 2
Ölçü 1
Ölçü 4
Hemcinslerin Tarihi 11
Hemcinslerin Tarihi 14
Hemcinslerin Tarihi 4
Ölçü 3
Hemcinslerin Tarihi 6
Hemcinslerin Tarihi 12
Hemcinslerin Tarihi 13

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Bildin mi? III [Şiir]
Ayrılık Nedir? [Şiir]
Bildin mi? [Şiir]
Bildin mi? II [Şiir]
Bülbülü Öldürmek [Şiir]
Hata Yapmak [Şiir]
Asuman [Şiir]
Ne Devletsun Ne Devletlu [Şiir]
Köle 2 [Şiir]
İçimizdeki Yabancı [Şiir]


Bayram Kaya kimdir?

Emekli eğitimci. 1950 Mucur / Kırşehir doğumlu.


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Bayram Kaya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.