İnsanlar yalnızca yaşamın amacının mutluluk olmadığını düşünmeye başlayınca, mutluluğa ulaşabilir. -George Orwell |
|
||||||||||
|
Bizim için vazgeçilmez iki kılavuz; biri Kuran, diğeri Nutuk. Bu ikisini anlattıklarını yaşarsak, insan olarak da, devlet olarak da huzur ve güvende oluruz. Ne ölüm korkusuyla korumalarla cumaya gitmeye gerek kalır, ne sokaklarda insanlar birbirini öldürür. Pakistan'ın ilk devlet başkanı Muhammed Ali Cinnah "Ben iki Mustafa bilirim; biri Muhammed Mustafa ki, o bize hakka kul olmayı öğretti. Diğeri Mustafa Kemal ki, kula kul olmamayı öğretti." diyordu. Günümüzü değerlendirmek istiyorum. Dünden bugüne medayı takip edenler bilirler; dün Atatürk'e ayyaş, kadın düşkünü diye topluma lanse edip, cumhuriyetin nimetlerinden faydalanıp, Kadir Mısıroğlu, Yavuz Bahadıroğlu gibi cumhuriyet ve Atatürk düşmanı namussuzları kendilerine rehber edinen mezat artığı satılık kalemlerin düğmesine kim bastı, kulağına kim üfürdü ise, benden çok Atatürkçü, benden çok cumhuriyetçi oldular. Bu durum Necip Fazıl kaypaklığına bir özenti mi, yoksa zaten var olan karaktersizlik mi acaba? Emin Çölaşan'ın "Takkeli liboş" dediği tipler, yıllarca Atatürk'e hakaret babında dolaylı yoldan "piç" diyebilmek için sayfalarca yazı yazıp, Zübeyde anaya iftira etmişler / ettiler, bunu da ağızlarından salyalar akıtarak yaptılar. Bu alçakların soy kütüğüne baksanız ya Kubilay'ı şehit edenler, ya camilerde Kuva-yı Milliye ve Mustafa Kemal'i din düşmanı ve vatan haini gibi göstermeye çalışan, İngiliz ve Yunanları Ankara hükümetine karşı tercih gösteren münafıklara çıkacaktır ki, bunların pirleri de, "Put Adam" ve "Din Mazlumları" adı altın da yazdıklarıyla kendi gönül musluklarından nasıl kir aktığını göstermiştir. Şimdi ben diyorum ki, biz bu zihniyetin söylediği ve yazdığı neye, ne kadar inanacağız. Dün rapor alarak Zafer Bayramı'na katılmayanlar, nasıl oluyor da bugün benden çok cumhuriyetçi ve Atatürkçü olabiliyorlar? Acaba kandırıldılar mı her zamanki gibi? Ben, bu zihniyeti ayakta kalmak için her yolu meşru gören Muaviye tayfası olarak görmekten kendimi alamıyorum. Bütün omurgasızların aynı çatı altında birleşmeleri beklenen bir şey, ama birbirine bunca sövenlerin aynı mekânı paylaşmaları beklenmeyen bir şeydi. Umarım bu istem dışı cumhuriyet ve Atatürk sevdası (umudum olmasa da) güzel bir şey ortaya çıkarır. Artık "Vatan sağ olsun", "Ekonomi kötüye gidiyor", "Eğitim bitti" gibi konuların değil, refah ve insanlık konularının gündem oluşturarak konuşulduğu bir Türkiye istiyorum. “Hıra dağı kadar Müslüman, Tanrı dağı kadar Türk…” olmaya değil, her birimizin bir Atatürk olmaya ihtiyacı var. 31 Ekim 21 Gölcük
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Osman AKTAŞ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |