..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Gerçek bir sevgide diğer insanın iyiliğini istersin. Romantik sevgide diğer insanı istersin. -Margaret Anderson
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Bilimsel > Felsefe > Bayram Kaya




29 Eylül 2021
Kurucu İnşanın Temelindeki Kolektifi Oluşumlar 2  
Bayram Kaya
Düzenli, kontrollü ve denetimli, paçalı enerji verimlidir, yönetseldir. Bu nedenle mülkün sahibi monarşinler, oligarşinler üzerindeki mutlaktı yapı; danışmalar, topluluk, kurul, tüm, bütün, tamamı anlamına divanlar, meclislerle (pankuşlar meclisi gibi kurul ile) frenli ve hızlı enerji salınımı içine girmişlerdir.


:DCG:
Kolektif güç nedenle üretimler toplumsal tüzelinin ihtiyaç hiyerarşisine göre yapılmaktadır. İhtiyaç hiyerarşisini karşılama nedenle üreten kolektif sistem de yapılanlar asla bir lütuf, bir kayra, bir acıma, bir merhamet olmayıp; toplum olmanın zorunlu ve geri bağlanım yasası içinde öngörülüdürler.

İlk inşayı ortaya koyan gerekçe ve geri bağlanım yasasının içinde lütfetme, acıma, himmet gibi köleci düsturlu bir aptallık ve aptallaştırma algılaması yoktur. Bu tür söylemler köleci ortam dalgalanmasının üzerine bindiriş edilen istismarca sömürü enstrümanlarıdır.

İlk inşa girişimi ve kolektif yapılar ortam içinde hiç olmayan ne lütufla, ne acımayla, ne kayrayla ne merhametle ne yol göstermeyle ne de dıştan bir emri vakiyle kurulmuştur. Sistemin inşacını içinde geri bağlanım harcında asla acıma, cömertlik vs. yoktur.

Bu söylemler özelleştiren mülk sahibi sistemle vardırlar. Mülk sahibinin tavrı olan bu söylemler kolektif sistemin Viral enfeksiyonudur. Bu tarz söylemler kolektif sisteme sokulmakla mülklü-mülksüzü oluşturmanın dengesizlikleridirler.

Bu dengesizliklerin kendi eylem alanı açtığı acımasızlıklar karşısında acıma gibi rızkların kısıtlanmaları karşısında cömert oluş, eli açık oluş gibi ağdalı söylemler bu tür köleci eylemli varyasyonlara karşılık girişmelerdir.

Lütuf, ihsan gibi sözler yok saymaları tamamlayan laflar köleci yazgıyı uyutmakla teskin edici müsekkin tipi uyuşturucu kışkırtıcılardır.

Mülk sahibi lütuf karlıkla kendisini sistemin efendisi gören bir dissosiyatif kişi tarihine, toplumuna ve kendisine yabancılaşmış olan kişidir. Böyle bir kişi "benim lütfumla yürüyorsunuz" diyebilir! "Benim inayetimle yaşıyorsunuz" diyebilir! "İster asar, ister kesersiniz" diyebilir!

Kolektif alan içinde iradeniz dışındaki nedenlerle siz kovid 19 olmasanız da (yani siz korona olmasanız da) kolektif güç topluma korona aşısı, üretir. Bunlar lütuf, Allah razı olsun denir şeyler değildir. Bu söylemler kolektif bilinci bozan parazit söylemlerdir.

Yine kişi olarak siz miyop olmasanız da toplumun ya da kolektif birikimin gücü, miyobu tedavi eden uygulamayı, teknik ve teknolojileri üretir. Zaten teknik, teknoloji ve buluşlar ancak ve ancak kolektif birim zamanın eseridirler. Kolektif yapı dışında yokturlar.

Kolektif kapasite, kişi kapasitesinden daima büyüktür. Kişi çift kişilik ya da çoklu kişilik bozukluğu içinde değilse; hiç bir kişinin kapasitesi, kolektif kapasiteden büyük değildir.

Ya da kişi kapasitesi kolektif kapasiteye denk olamayacağı gibi kişi kapasitesi yüklenecek bir kolektif kapasiteyi de kaldıramaz. Kolektif olan ilişkilerin ortaya koyduğu varidatlar alicengiz oyunlarıyla kimi kişilere mülk yapıldı.

Mülk sahibinin yoksullara yaptığı "şahaneden ihsanlar" eşliğinde varsıllığın harisçe mülkü yönetmesi uğruna çok kişilikli varsıl kişi kapasitesi kolektif kapasite altında eziliyor yetmezleşiyordu.

Kolektif kapasite mülk sahibinin kapasitesine fersah fersah aşkın ve ağırdı. Mülk sahibi kolektif kapasitenin tümü olmak yansımak zorunda ve isteğindeydi. Bu nedenle bu durum monarşin saltanatın ve monarşin padişahların kişilik bozukluklarına neden oluyordu.

Ve monarşin tiranların kendisine biçtiği rol kolektif güç olmaktı (El olmaktı). El olmanın keyfi durumlu zorbalık misyonu kolektif alanın parçası olan kişiyi olduğunun dışında yük almaya zorluyordu. Böyle kişiler zorunlu olarak kolektif kapasite olan yükün altında eziliyordular.

Kişi yalıtımı, kolektif kapasitenin ancak minik bir bölümüyledir. Aksi halde kişi ister yönetsel durumla, ister mülk tescilli üretimle, kolektif kapasitenin tümü olacak saydı kolektif yapıya gerek yoktur.

Nasıl kolektif alan parçalı kolektif birim zamanla "hızlanmışsa". Yöneten kolektif erk te depo enerjiden beslenip kısmen depo enerji kapasitesini oluşan kurul gücü ile hızlanır. Kolektif kapasite paylaşımlı kurul kişilerinin eş güdümlü yetkilenmeleriyle sistem yavaşlamasından daha fazla hızlanır.

Biraz yokuş çıkıp yavaşlayan araç, yavaşladığından daha fazla süredurumla mesafeyi ivme yaparak kazanmakla yokuş aşağı hızlanır ve bu hız ile diğer yokuşu da aşar. Kolektif ortamdaki bir yavaşlama sonuçta çok yönlü hız olarak karşımıza çıkar.

Esasen sınırlı sonlu özel bağıntılı sürtünme ve frenlemelerle yavaşlamayan hareket, hızlanamaz. Kesikli süreklilik içinde hız yavaşlamalı ki yavaşlık hızlansın. Hızı da; yavaşlamayı da; kişi ve kişi iradesi değil kolektif kapasiteli kolektif zaman belirler.

Hızlı olup kullanılamayan, denetilip yavaşlamayan güç, kontrol edilir ve verimli güç değildir. Toplum kapasitesi yavaşlayan kontrolle yavaş ve düzenli, frenli akış yapar. Üreten bir sektöre göre, yavaş olan bir kolektif akış, diğer bir sektöre göre hızlı olduğu gibi o sektörü yok edici de olabilir.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın felsefe kümesinde bulunan diğer yazıları...
Ölçü 2
Ölçü 1
Ölçü 4
Hemcinslerin Tarihi 11
Hemcinslerin Tarihi 14
Hemcinslerin Tarihi 4
Ölçü 3
Hemcinslerin Tarihi 6
Hemcinslerin Tarihi 12
Hemcinslerin Tarihi 13

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Bildin mi? III [Şiir]
Ayrılık Nedir? [Şiir]
Bildin mi? [Şiir]
Bildin mi? II [Şiir]
Bülbülü Öldürmek [Şiir]
Hata Yapmak [Şiir]
Asuman [Şiir]
Ne Devletsun Ne Devletlu [Şiir]
Köle 2 [Şiir]
İçimizdeki Yabancı [Şiir]


Bayram Kaya kimdir?

Emekli eğitimci. 1950 Mucur / Kırşehir doğumlu.


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Bayram Kaya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.