..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Dünyada birbirinin eşi ne iki görüş vardır, ne iki saç kılı, ne de iki tohum. -Montaigne
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Bilimsel > Felsefe > Bayram Kaya




9 Mayıs 2021
Dört Durumla Ancak Teoloji 12  
Bayram Kaya
Böylece ilk sel dönemde, totemi dönemde, ilahi dönemde beri anlayış ve anlatım değişmeleri içinde süre gelen teolojinin anlamı yeni bir anlayışla örtülmüştü. Kişisi tamah içine gizlenen sömürü, bu kes de teoloji içinde gizlenmişti. Teoloji içinde gizlenen sömürü adeta matruşka kabı içine girmişti.


:HCB:
Derviş bu beklentiyle istiareye yatacaktı. Derviş uçma beklentisiyle rüyalara dalacaktı. Derviş uçmak için teolojisinde kendince bir işaret bekler olacaktı. Ve derviş tam da bu nedenle hiç bir zaman uçağı bulamayacaktı.

Uçağı bulan kişi öznesi değil, kişi özneli toplumdu. Kolektif işlergeli tahrik kapasitesi uçağı bulmanın nedeniydi. Üstelik uçağı bulma işinin "dış tahriki yanında" bir de "iç nedenle olan ikinci bir tahrik ortamı olarak kolektif bir güç ve kolektif kapasitenin" olması gerekecekti.

Çevrenin kişi vücudu üzerinde ışık enerjisini ısınma enerjisine çeviren tahrik etkisi vardı. Ama kişiler ışık enerjisini ısı enerjisine dönüşecek olan uygulayım bir kolektif gücün tahrikinden yoksundular. İlk seller atalar kolektif bir tamamlayıcılıktan eksiktiler.

Çevrede uçma görüntülü tahrikler vardı. Kişiler bu tahrikle hevestiler. Kişiler bu hevesle önce hayali bir Anka kuşu teolojisi üzerinde uçtular. Daha sonra da hevesler uçan halılarla, halı üzerinde uçmaya dönüştü,

Uçmanın dış çevre içinde belirsizle bir tahrik (teolojik) gücü olsa da uçmayı uçağa dönüşme gibi, ışığı rezistansla ısıya dönüşme gibi dış "tahrik gücü" ancak "kolektif işlergeli tahrik gücüyle" olasıydı. Kolektif işlerge doğanın içindeydi ama kolektif işlerge kişinin dışındaydı. Kolektif işlerge kişinin istek ve bilinci dışında kişiden bağımsızdı.

Salt ilk sel dünyadaki çevrenin teolojik, metafizik baskısı vardır diye kanat çıkaramayan her fizyoloji gibi her belirsizle olan imgeler de, işlerge kuvvetler de, uçmayı gerçekleyecek teoloji ve metafiziği ortaya koyamayacaktı.

Kurban sunusu, "kolektif tahrikli üretim yapan birikimle depo edilen enerji" üzerinde "kendi canını kurtarmanın, kendisi gibi engelleri karşısında öfkeye kapılan bir dış dünyanın öfkesini dindirmenin, kurban eylemine" dönüşecekti.

İlk sel dönem içinde kolektif işlergeli kolektif birikim yoktu. Kolektif birikim yoksa kolektif birikim içinde sunusu yapılacak olan kurban periyodiği süreklisi de yoktu. Yani ilk sel dönem içindeki teolojinin kurban sunusu yapma hevesi ilk sel dönem içinde kanat çıkaramayacak, pek pek kurban da sunamayacaktı.

Dünkü teoloji kişinin kendisinde başlatılmakla doğayı neden sel oluş yerine kendisi gibi canlı saymakla kişi benci ve kişi merkezli bir teolojiydi.

Bugünkü teoloji ise kolektif işlerge üzerinde tamahkâr olunan özelleşişi bir irade bilincinden yansıyan imgeye ait dış merkezden gölgeye ait bir eşleşmeydi. Eşletmeyi özelleşen erek sel nedenle izah etti. Teolojik anlam, "olguların şişede durduğu gibi hafızalarda" durmayacaktı.

Teolojik anlayış kolektif sahipli ve kişi sahipli düşünsel imgeye bağlı manalar içinde hayli evirilecekti. Teolojik anlayış bununla da kalmayacaktı. El ile mülkün sahibi olmanın teolojik söylemiyle alanını geniş kılıp bu genişlikteki yaratma, tasarım yapma fikriyle; mülkün sahibi olma fikrini bile gölgeleyecekti

Yaradandı teoloji daha kapsamlı anlam ile evrenin yaratıcısı olma bilincine dönüşen anlamla ile mülk sahiplerine verdiği halifeliği, bu karmaşa içinde şimdi "insana haleflik gücü veren" mantığa dönüşecekti.

Oysa eğer bir halifelik varsa, evet insanlar ilahların halefiydi. Ama halifelik insanda değil kolektif işlergeli tahriki kapasitesindeki kolektif kuvvetteydi. İlahların ilahlığı da üreten ilişkili üreten kolektif kuvvetten değil miydi?

İlksel sürece göre oluşumuna başlayıp üreten süreçler ilişkisine göre anlamlara bürünmekle teoloji yoluna devam etti. Şimdiki teoloji, çıplak (yalın), katışıksız mülkün sahibi halife olma düşüncesi üzerin de palazlandı.

Böylece ilk sel dönemde, totemi dönemde, ilahi dönemde beri anlayış ve anlatım değişmeleri içinde süre gelen teolojinin anlamı yeni bir anlayışla örtülmüştü. Kişisi tamah içine gizlenen sömürü, bu kes de teoloji içinde gizlenmişti. Teoloji içinde gizlenen sömürü adeta matruşka kabı içine girmişti.

Işık bilgi taşıyan modülasyonlar yüklü "manyetik alanlaydı". Teolojik hal somuttan yansıyan türlü uyarım ve duyumlarla; örneğin, ışıktan enerjinin bilgiye dönüşen enerji biçimiyle imge sel zihin kalıplarına dönüştü. Dışa doğru yönelimleri kendisinden başlatan kişi, imgelerden kaynaklı yararcılıkla bizim çıkarımımız olan üst beyin düşünmesiydiler.

Her somut yaşamın aklımızda kalan bir imgesi, kişiye göre olan bir gölge ve bir öznel anlaması vardı. Nedenselliğin olgu ve olaylarla çok ilişkilendirilemediği bu ilk sel süreçte gölge yansımalı mana anlayışı çok önemli oluyordu.

Neden sel oluş yerine kendisine nedenle olan her imge ile eşleşen sanal bir mana anlaması vardı. Karanlığın bastırması dinlenmeye çekilmeydi. Işığın yokluğu nedenle, tehditlerin görünmez olma algısı da korku olarak karanlıkla eşleşiyordu.

Oysa tehdit karanlık nedeniyle var değildi. Ve tehdit salt karanlıkta da var değildi. Olsa olsa karanlık tehdidin gizlendiği bir enstrümandı. Ve karanlık dıştaki tehdide bir aksesuar görünümle donanımdı.

El; somut, üreten kolektif gücün açılımları üzerine oturdu. Şimdiki teoloji mülk sahibi irade ve yönetim gücü olarak davrandı. El, mülk sahibi irade gücünün belirsizleriyle davranacaktı.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın felsefe kümesinde bulunan diğer yazıları...
Ölçü 2
Ölçü 1
Ölçü 4
Hemcinslerin Tarihi 11
Hemcinslerin Tarihi 14
Hemcinslerin Tarihi 4
Ölçü 3
Hemcinslerin Tarihi 6
Hemcinslerin Tarihi 12
Hemcinslerin Tarihi 13

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Bildin mi? III [Şiir]
Ayrılık Nedir? [Şiir]
Bildin mi? [Şiir]
Bildin mi? II [Şiir]
Bülbülü Öldürmek [Şiir]
Hata Yapmak [Şiir]
Asuman [Şiir]
Ne Devletsun Ne Devletlu [Şiir]
Köle 2 [Şiir]
İçimizdeki Yabancı [Şiir]


Bayram Kaya kimdir?

Emekli eğitimci. 1950 Mucur / Kırşehir doğumlu.


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Bayram Kaya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.