Mektubum sanırım fazla uzun oldu, çünkü daha kısa yazmak için yeterince vaktim yoktu. -Pascal |
|
||||||||||
|
Grubun kendi ürettiği totem ürün içinde (üreten ilişki içinde) “değiştirme değeri” vardır. Değiştirme değeri gruplar arası uzay zaman içinde birbirinin eksiğini tamamlayan bir eğimledir. Eksiği tamamlamak bu eğim sayesinde karşılıklıdır. Birbirinin eksiğini tamlayan bu eğim hem bir bağ enerjisidir. Hem de karşılıklı gerekme ile eksiği tamamlamak gruplara bir güvencedir (bir taahhüttür). Bu eğim içinde değiştirme değeri olan entegrasyon; bu bileşimle sektörleşen iş kollarına dönüşmüştü. Kısıtlı nüfus içinde grupların kendi ürettikleri ürün içinde farklı kullanım değeri ve farklı tüketim değeri vardı. Böyle olunca grubun üreten ilişkisi farklı kullanım değeri, farklı tüketim değeri üretme süreciydi. Seçme ayıklama süreci farklı kullanım ve farklı tüketme değerleri üzerinde daha gür gerçekleşecekti. Farklı kullanım değerli farklı tüketimler ilk başlarda ihtiyaç hiyerarşisi içinde olma nedenle sağlanandı. Üreten her bir grubun kendisi hem sağlama yapandı. Hem de karşı gruba sağlatandı. Sağlama ve sağlatma yapan girişmeler, değiştirme değeri olan ürünleri gruplar arasında takas etmekti. Uykuya çekilen bir kişi güvenliğini eksik bırakır. Kişi eksiğini grup eğimi içinde tamamlar. Bir türlü üreten ilişki diğer türden karşılanma olacak eksiklerini ortaya çıkarır. Bu artık başlangıç inşasının genetik kodudur. “İhtiyaçlar hiyerarşisi eş anlı görevdeşlikle kişilerin birbiri üzerinde tamamlanmaydı. Kişilerin eş anlı görevdeşlik içinde ihtiyaçlar hiyerarşisini birbiri üzerinde sağlar olması kolektif oluştu. “Üreten ilişki” artık kişiler arası eş anlı görevdeşliği de “gruplar arası eş anlı görevdeşliğe” çevirmişti. Sağlama ve sağlatma yapan grup; “eş anlı görevdeş grup süreçleriyle birlikte” kendi eksiğini dıştan gruplar üzerinde, tamamlar olmaya eğim ettirmişti. Bu eğim, gruplar arası değiş tokuş doğurmuştu. Sağlamanın zorunlu olması karşılıklı taahhütlerle yapılacak olan sorumlulukları ortaya koymuştu. Bu yükümlülüklerin her biri bir ahit, her biri bir yemin ve her biri bir bağlanım koşulu bildirgeydi. Takas, ihtiyaçlar hiyerarşisi içindeki sağlama olanlarda bulunan farklı kullanım ve farklı tüketime sahip değiştirme değerleriydi. Farklı kullanım ve farklı tüketimin kendisi DEĞİŞTİRME DEĞERİ OLUYORDU. Bir grubun eş anlı görevdeşlik içinde bir türlü ürettiği kullanım ve tüketim değeri; gruplar arası karşılaşma içinde değiştirme değerine dönüşüyordu. Bir çeşitten ÜRETEN İLİŞKİYLE, BİR TÜRLÜ OLAN ENERJİ, gruplar arası arenada DEĞİŞTİRME DEĞERİ üzerinde BAŞKA TÜRLÜ ENERJİLERE ÇEVRİLİR. Bir enerji türü ürün (buğday), gruplar arası ilişkilerle başka türlü enerjilere (kunduraya, kumaşa, yağa, peynire) çevrilmekle; gruplar arası ilişkinin de bir İŞLERGE (TAHRİK) GÜCÜ ile bir İŞLEYİM GÜCÜ vardır. Tüm bunlar değiştirme değerinin farklı kullanım ve farklı tüketim değeri olması nedenle vardı. Farklı kullanım ve farklı tüketim değeri de temel korunum yasası olan kişi benci ihtiyaçlar hiyerarşisinin o üreten grup içinde eksikli karşılanması nedenle vardı. Üreten grup içindeki ihtiyaçlar hiyerarşisinin eksikli olması da yalıtıma totem grubun, yalıtıma yasası nedenle vardı. Yalıtıma yasası bölge kaynaklarıyla vardı ve sınırlıydı. Bölgenin kaynakları “ulaşım gibi haberleşme gibi geri bağlanım gibi, beslenme-savunma gibi nedenlerle nüfusun da sınırlı olmasını öngörüyordu. Sınırlı nüfus totem alandaki kolektif birim zamanının oluşmasını sınırlamakla ihtiyaçlar hiyerarşisini sıraya koyacak bir eylemle birlikte totem süreci götürüyordu. Totem alan içinde kolektif birim zaman içinde eş anlı görevdeşlikler içinde oluşamayan sağlamalar, sıraya konacak gerçekleşmeler olması nedenle ihtiyaçlar hiyerarşisindeki karşılanmada eksiklikler, noksanlar ve tamamlanmamışlalar ortaya çıkacaktı. Ortaya konan eksiklik, değiştirme değeri yansımasını verir. Bu yansıma grubun kendi dışındaki başka grubun üreten ilişki olanaklarını değiştirmekle süreci gruplar arası ÜRETİM HAREKETİNE götürüyordu. Değiştirme değerini üretim hareketine dönüşüyordu. Üretim hareketi bir türden olan enerjiyi başka türden birçok enerjiye dönüşüyordu. ÜRETEN İLİŞKİDE eksik ihtiyaçlar hiyerarşini karşılanması nedeni ile karşı tarafa tahrik kuvveti vardı. Karşı taraftaki üreten ilişkinin de bu tarafa tahrik gücü vardı. Bir çeşit üreten ilişki içindeki farklı kullanım ve farklı tüketimden doğan tahrik kuvveti nedenle karşı grupla girişen bir üretim hareketi ortaya konur. Üretim hareketi bir çeşit olan enerjiyi, karşı gruplar üzerindeki işleyim ile (sektörel endüstri ile) başka tür enerjilere çevirir. Üreten ilişkilerin birbirini tetikleyen, alakalı alakasızlar zorunluluğu olan kolektif bir kesikli süreklilikleri ile baş başaydık. Takas gruplar arası değiştirme değerli bağ ilişkisini, gruplar bileşenli tümleşiğe dönüştürmüştü. Hileci El, kolektif tümleşiği veren kolektif güce hükmetmek istiyordu. Ve El hükmetmenin yollarını arıyordu. İşlerge (tahrik motor kuvveti) ve işleyim (enerjiyi başka enerjilere dönüşen endüstri sanayi gibi meslek dalları) üzerinde yapılan özelleştirmeler; takdir, rızk gibi söylemlerle bu tür hileli yolu anlatan, anlayan dil kalıplarını oluşacak tartışmalarını çoktan başlatmıştı. Kolektif yasalara, başlangıcın inşaca olanına aykırı olan bu tartışmaya göre herkes bu söylemlerin ifade ettiği anlamlara göre kişi benci düşünme içinde olmakla herkesin kendisine göre olan kişi benci hayal güçleri de bu söylemler doğrultusunda harekete geçmişti. Şimdi yükselen ve başlangıç kodlarına göre inşaca olmayan enfekte edilmiş moda, kişi benci hayal gücünü ortaya koyan modaydı. Bu enfekte moda kolektif bir işlerge kuvveti olanla, kolektif bir işleyim kuvveti olan üzerine oturmuştu. El mantığının üzerine oturduğu zemin alanın kolektif işlergeli işleyim devinmesi şimdi; kişi benci hayal gücünü ve kişi benci eylemleri hiç katkı vermeden El ahit yasalarına dönüşüyordu. El ahit yasası inancı ortaya koydu. Bu inançla rızk sahibi olan kişi sözü olan, söz söyleyen söz ile takdiri belirten kişiydi. Artık ne üreten ilişkinin işlerge dediğimiz somurt nesnel giriştiren bir tahrik kuvveti vardı. Ne de üretim hareketinin işleyim dediğimiz somur özne nesnel giriştiren kuvveti vardı. Bundan sonra işlerge ve işleyim kuvveti El ‘in sözü olan yasalarla anlaşılacaktı. Yani bir şeyi El öyle istediği için o öyleydi. Daha açığı El “çalışın” dediği için biz üretiliyorduk. El anlaşın, birleşin dediği için biz birleşilip anlaşma yapılıyorduk! Yani “kun fe yekundu”. Ol deniyor oluyordu. Bunda da bilgi ve modelleme değil inanç ve iman doğuyordu
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Bayram Kaya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |