Aşk eski bir masaldır ama her zaman yepyenidir. -Heine |
|
||||||||||
|
Derler ki, okulları devlet güdümünden çıkarırsak, evrensel anlamda daha ufku geniş bir eğitim verilebilir. Bunu daha önce Osmanlı uygulamış, ancak her tarikat ve cemaatler kendi ideolojilerinde öğrenci yetiştirdikleri için, bir kaos yaşanmıştı. Tevhid-i Tedrisat Kanunu bunun için çıkarıldı. Bu kanun da, Mustafa Kemal’den sonra düşüncesi kıt ve makam hırsına sahip kişilerin ellerinde yönetim kölesi yetiştirme çabasına dönüştü. Mustafa Kemal döneminde kurulan Köy Enstitüleri ve Olgunlaşma Enstitüleri amacı dışında eğilim göstermeye başladı. Gerçi bu yapıların bozulmuş hali bile, kendilerinden sonraki dönemlerin tamamından daha tutarlı ve daha faydalı insan yetiştirmiştir. Bu da ayrı konu… Evet, Okulları devlet güdümünden çıkarmalı da, neyin güdümüne gireceğini iyi hesap etme insan. Vatanseverliğin oldukça çok sorgulanması gereken bu zamanda okullar neyin güdümüne girer, tahmin edemiyorum. Her tür herzenin yenildiği vakıfların mı, medreselerin mi, Kur’an Kurslarının mı, diyanetin mi, sürekli kandırılan ve her şeyi sehven yapan yöneticilerin mi, kimin güdümüne girer? Özellikle 1980 sonrasında edindiğimiz tecrübeyle, artık okulların bilimin güdümüne girme olasılığı kalmamış durumda. Artık şunu söylemeliyim ki, okulları nereden çıkarırlar ve nereye sokarlar, bilemem, ama yıllar boyu insanlığı insanın içinden, ahlakı da insan hayatından çıkardıkları için elimizde yozlaşmış bir din ve şükürden başka bir varlığı olmayan tuhaf bir Allah kaldı. Yıllardır bunlarla kıt kanaat idare ediyoruz. Eğitim, mevcut iktidarın kendisine köle yetiştirme arayışına döndü artık. Umutla tekrar kandırıldıkları söyleyip, ya da sehven bu çıkmaza düştüklerini itiraf edip, özür dileyerek, toplumun öz değerlerine yönelip, yeniden Mustafa Kemal’i anlama yoluyla eğitime bir çeki düzen vermelerini umut etmekten başka çare yok, şu an için. Eğitimin yanında Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu da işlevselliğini bilim sahası olan üniversiteler gibi yitirmiş durumda. Allah sonumuzu hayretsin, diyeceğim, ama kör, sağır, dilsiz ve topal bir topluma hayrın yararı olmaz. Çünkü toplum tercihini şerden yana kullanmakta. Şer odakları ise malum... "Namazda gözü olmayanın ezanda kulağı olmaz" deyimi ne güzel bir deyim. İktidarın ne kendini, ne bozduğu yapıyı düzeltmeyi dert edinecek kadar hoşgörü ve ülke çıkarlarını düşünecek ve bunları dert edinecek istek ve çabası yok. Ben küçükken ilgi ve dikkati ilk anda oluşturma amaçlı “Subhaneke” oldukça ilginç öğretilmişti. "Subhaneke, sümbül çeke, anan eke, baban teke" şimdi yönetim bunu oynuyor, ama iyi niyetli değil. Maksadı dikkat toplama değil, mevcut yapıyı bozma. İnanıyorum ki, iktidar büyüyünce gerçeğe vakıf olacak ve kötü huyundan vazgeçecek. Bittabi büyümek gibi bir dert edinebilirse... Artık Ben deyim 2023, siz deyin 2053... 13 Kasım 20 Gölcük
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Osman AKTAŞ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |