Bir ülke bağımsız olmadan, bağımsızlık da erdem olmadan ayakta duramaz. -Rousseau |
|
||||||||||
|
Yani kolektif imge veya kolektif bilgi, kolektif üzerine geri etkimeyle yeniden ve yeniden kolektif üretim hareketine dönüşüyordu. Atom ve moleküler girişmenin fark bilgisini taşıyan her bir farklı nesnelerle oluşan makro dünyadaki sonuç, nedenden önce olamaz. Yani kolektife ait bir bilgi de kolektif inşadan önce olamaz. Atom ve molekül de fark enerji düzenli bir bilgi vardır; kastımız bu değildir. Atom ve molekül de var olan kendilik tersi duruma fark bilgisi nesnel oluş, kaçınılmaz durumla vardır. Nesne olan durumun da bu nesne durum koşutundaki geçmişi olan geri bağlanımla akıl perdesine yasal durumla evrensel sahneye yansıyacak boşluk durum bilgisi vardı. El kolektif özne nesnel oluşunuzu tersi soyut durumla özne nesnel olmadığınız doğmadığınız zamana götürür. Sizden ve sizin bilincinizden bağımsız olan çevrenin alan etkisi olan geçmişe götürür. Geçmiş şimdiyle vardı. Var olan ile yok olan da vardı. Geçmişteki bir zaman içinde bina yapıldıysa, binanın yapıldığı geçmiş, şimdiki yapılmış olan bina ile vardır. Geçmiş ile ilk yapılan bina arsında, açılma dalgalanması veren zaman mekân oluşmaları içinde binanın yapılmadığı, binasız olunan bir boşluk alan enerjisi vardır. Binanın olduğu çevre süreçleri içinde binasız olunan boşluk alan olan, o geçmiş; şimdi yoktur. Binasız geçmiş sanal bir boşluk alandı. Akılda zıddıyla var bulunan sanallıktı. El bu tür boşluk alanlar üzerine bindirişler yaptığı modülasyonlarla kendisine alan açıyordu. Toplum içinde siz kundura yaparken; aynı anda hastane hizmetleri alma, android telefon alma, uçak var edip uçağa binme, hava alanı hizmetleri alma vs. olanağı elde ediyorsanız bunlar var sizin dışınızda sizinle size göre var oluyorsa bunlar toplum bileşenli yapının, üs sel durumla olma özelliği kazanımıdır. Yani kolektif süreç içindeki bileşimin temel özelliklerinden birisi de kolektif yapının veya toplumun “kolektif birim zamanı” ortaya koymasıydı. Kişiye göre aynı anda olmayan geçmiş; şimdi kolektif yapı ile vardı. Kolektifi toplumsal yapı, makro dünyada mümkün olduğu kadar üs sel durumu ortaya koyan bir bileşim ve bileşim özelliğiydi. Bina ancak ve ancak kolektif inşanın ürünüdür. El binasız olunan tekil kişiyle olası olmayan binanı başlangıcına (kolektif birim zaman içine) kendisini koyuyordu. Yani El; kişisi güçsüzlüğün karşısına kolektif durumlu üs sel zamanı koyuyordu. Kişi, kişisi güçsüzlükle, kolektif azamet karşısındaki farkı acizlik olarak davranıyor, sığınma, teslimiyet olarak davranıyordu. Geçmişin ileriye, ilerinin de geçmişe bağıl etkisi vardı. Kolektif geçmiş şimdiye bir etkiydi. Örneğin, geçmişin üreten ilişkisinden kaynaklı El olarak bir etkiydi. Üs sel durumla bir etkiydi. Şimdi de bu geçmişiyle var olan geçmişe dayanak (atıf) tekrarlarla bir etki bağıntı durumdu. El geçmiş olmanın bilgisiyle, sizleri inanç olarak kontrol ediyordu. El ‘in söylemiyle El ‘in mülküne (üretilmiş olana) kimseyi ortak etmiyordu. El sahiplik iradesi olan kararlarına kimseyi ortak etmiyordu. Mal, mülk sahibi olan El ‘in her durumla kendisine benzeri olmak, dengi olmak şirkti. Buna göre eğer ortamda kolektif ortaklar, paydaşlar, kolektif birim zaman yoksa ancak ve ancak ortaklığın sağladığı üretimler nasıl vardı? O halde bu ürünler, nereden geliyordu? Üretim ve rızk; üs sel durumla aynı anda nasıl vardı? İşte bu sorunun cevabı kolektif yapıya ait El salınımlı boşluk alanın doldurulmasıyla, yani El ile vardı! Kolektif ortaklığı kolektif güç sağlıyordu. Kolektif bileşim kolektif gücü ve kolektif ortaklığı vermişti. Kesikli, sürekliliği olan bağıl bir kolektifi oluş, böyle olası oluyordu. Yani kolektif kapasite, şirk sayılmakla; kolektif kapasite yok sayılmakla; yok sayılan kolektif kapasite zihinlerde anlam ilgisi olukla bir etki boşluk alanı bırakır. El ‘i var etmek için ortaklığı olan ortak kapasiteye şirk denerek kolektif kapasitenin yok sayılması ve tu kaka edilmesinde kaynaklı boşluk alan doğacaktı. Bu boşluk alan güya El anlayışı ile doldurulacaktı! Kolektiften etki olan enerji anlamından boşalan bu yere El ‘in mana anlayışı sokulmakla bu alan El ile doldurulacaktı. O zaman yukarıdaki sorunun yanıtı rızk kolektif birim güç ile değil; Rızk El ‘den dolayı vardı. Oysa kişi, bir günlük zaman kapasitesi içinde kişi karşısındakiler için güvenlik üretirken; karşısındakiler de kişiye beslenme yavru bakımı gibi işleri bileşik emekleri üretiyordu. Bu nedenle kişisi bir gün üssel durumla eş anlı süreçlere dönüşüyordu. Kolektif birim zaman; başka başka kişiler üzerindeki, başka başka işler organizesi toplam oluyordu. Toplam sağlama ve sağlamanın toplam özelliği; bir anda bir tek kişinin birçok olan birçok belirme sağlamasına dönüşüyordu. İşte gözlerde ve akıllarda gizlenen bu durumdu. Bu durumu bilip anlayan kişiler şöyle demeliydi. İyi ama birçok olan durumlarla, birçok olan sağlatma, biranda El ile nasıl vardı? El cevap El ‘in kerameti kendisinden menkuldü! Yani El üreten ilişkinin eylemcisi olmadığı için sorgulanamazdı. Kolektif kapasite söylenemediği için kolektif güç gizlendiği için El ‘in gücü her şeye yeterdi! Oysa siz üretmedikçe El, bir hamuru bile yoğuramıyordu. El tarafından yoğrulan hamur yoktu. El kümesteki tavuğa yem veremiyordu. El kümesteki tavuğun yemini üretip çuvala doldurmuyordu. Böyle bir El yoktu. Böyle bir El ancak kolektif alanın zıttı durumla üretemeyen boyutla var olan, El ‘di. Üreten ilişki kolektif kapasitenin işiydi. El ‘in şimdiki kolektif kapasiteyi alıp, düşünce boyutu içindeki zamanın boşluk devimi içine götürüyordu. El ‘in kişiyi düşünce yaptırarak geçmişe götürüp, koyması demek; El ‘in şimdiki kolektif güç içindeki maddi ve manevi koşullara sahip düşünce boyutla başlangıç İçine götürülmesi demekti. El ‘in geçmişe doğru düşünsel kurt deliği açmasıydı. Bu soyut kurt deliği nedenle başlangıçta dokuma, pantolon, ekip dikme vs. kolektif nedenle değil, El ‘den ötürü vardı! Hâlbuki her şey gücü yeten El tarafından şimdi nasılsa, başlangıçtan beri de öyle var edilmiş olsaydı; başlangıçtan beri milyarlarca, milyonlarca sene içinde tarımcı, çoban, maden işleyen, yün eğirip örgü ören dokuma yapan; kalemle yazmayı öğreten, otomobilli toplumların yokluğu, milyarlarca yıldır hiç olmayacaktı. “Başlangıçtan beri böyleydi” pekiştirmesi (yalanı), bu mantığı böyle zorunlu kılmaktadır. Dahası her şey başlangıçtan beri nasılsa şimdi de öyle ise; başlangıçtan beri neden uzaya gitmiyorduk. Madem başlangıçtan beri bunlar böyleyse her şey bir anda olupbittiyse; birinci Dünya savaşı, ikinci dünya savaşı sonradan niye vardı? Sonradan genetiği kuantumu keşfetmek neye karşı, nasıl vardı? Başlangıçta her şey varsa gelecek olan zaman boyutu olanaklı olamazdı. Oysa siz birden meydana çıkmakla değil, geleceğin zaman boyutunda var olan evrimin zaman boyutlusu olmakla, siz şimdi burada vardınız. Atom da, molekül de, DNA dizilimi de birden ve başlangıçta nasılsa öyle yoktular. Evreni bir tohumun açılması gibi El mantığı olukla düşünüyorsanız bu hem evrim yasası olan zaman boyutun varlığını zorunlu kılar. Hem her şey başlangıçta olduğu gibi var edilmiştir demenize aykırıdır. El mantıklı tohumun açılması fikri her şeyin başlangıçta nasılsa öyle olduğu anlamına gelmez. Bir kere tohumun ortaya çıkmasını gereken hiçbir şart başlangıçta yoktu. Kuantum dünyada ne atom, ne DNA, ne molekül yoktu. Tohum olarak ne tohum, ne tohum nesnesi, ne tohum nesnesinin bilgisi, başlangıç içinde birden nasılsa öyle yoktu. Bunlar gerçeği anlatan anlama ve anlatımlar değildi. Sömürücü ve sömürü mantığıydı. El düşüncesini var edici; El düşünce antlaşması olan dinleri var edici; sömürüye yol açan, her somut olgunun, soyut mana ifadesiydiler. Şimdiye dek olan bitenler, zaten bir çırpıda geçmişte olup bitmiş olanlarsa eğer şimdi diye bir şeyin olmaması gerektirirdi. Her şey başlangıçta olduğu gibi var olukla belirlenmişse, bu durumda da şunu sormanız gerekir. Ben niye başlangıçta yoktum? Ben niye şimdi varım ve nasıl varım? İnanın her şey sırf sömürüyü ortaya koyan içindi. Zenginliğin ve yoksulluğun kader olması içindi. Bu içincilik nedenle yok sayılarak, yok sayılmasına karşın kolektif yapıya karşı konmuş olan ezen ezilen çelişkileri; “El tarafından başlangıçtan beri böyle takdir edildi”, denmekle; değişmez bir alan yazısını El, El ‘i ile meşru etmek için kotarılmıştı. El kolektif kapasite içinde meşru olamıyordu. Bu nedenle alın yazısı kader gibi uydurma tuzak fırtınalarla meşru olmak istiyordu. Ama bunlar da dikiş tutmuyordu. Başlangıcın nokta bile olmayan boyutsuz durumu Planck uzunluktaki ölçekte ileri geri ipliksi ve sonra da yanlara doğruda dalga titreşen iplikle sağa sola genleşti. İleri geri tekrarlarla sağa sola tekrarlar olan titreşim enerji alanı zar yüzeydi. Titreşen iplik yapılı Planck ölçekli kuantlar, lastik gibi sünmekle ileri geri dalga hareketi ile yanlara salınan ikinci bir dalga hareketi ile zar yüzeyi veren enerji sarfıydı. İpliksiler olduğu yerde kalan boşluk alan devimli hem ileri geri sünme hareketi ile bir boyuttular. Hem sağa sola genleşen salınımla iki boyut, dalga hareketli zar yüzey (düzlem yüzeyli) alandılar.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Bayram Kaya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |