Yalnızca hava, ışık ve arkadaşın varsa hiç üzülme. -Goethe |
|
||||||||||
|
Diyanet İşleri Başkanı denilen şahıs, okuduğu hutbede Fatih Sultan Mehmet Han’ın bir vasiyetinden bahsediyor. Güya Fatih Ayasofya için hazırlattığı vakfiyesinde “Benim cami haline getirdiğim bu mekânı kim camilikten çıkartırsa, o kişinin üzerine Allah her türlü lâneti yağdırsın” ifadesine yer veriyor. Ben bu vakfiye metninin tamamını veriyorum. "Allah'ın yarattıklarından Allah'a ve O'nun rüyetine iman eden, ahirete ve onun heybetine inanan hiçbir kimse için, sultan olsun melik olsun, vezir olsun bey olsun, şevket ve kudret sahibi biri olsun hâkim veya mütegallib (zâlim ve diktatör) olsun, özellikle zâlim ve diktatör idareciler tarafından tayin olunan, fâsid bir tahakküm ve bâtıl bir nezâret ile vakıflara nâzır ve mütevelli olanlar olsun ve kısaca insanlardan hiçbir kimse için, bu vakıfları eksiltmek, bozmak, değiştirmek, tağyir ve tebdil eylemek, vakfı ihmal edip kendi haline bırakmak ve fonksiyonlarını ortadan kaldırmak asla helal değildir! Kim ki, bozuk teviller, hurafe ve dedikodudan öteye geçmeyen bâtıl gerekçelerle, bu vakfın şartlarından birini değiştirirse veya kanun ve kurallarından birini tağyir ederse; vakfın tebdili ve iptali için gayret gösterirse; vakfın ortadan kalkmasına veya maksadından ve gayesinden başka bir gayeye çevrilmesine kast ederse, vakfın temel hayır müesseselerinden birinin yerine başka bir kurum ikame eylemek (temel müesseselerden birinden taviz vermek) ve vakfın bölümlerinden birine itiraz etmek dilerse veya bu manada yapılacak değişiklik veya itirazlara yardımcı olur yahut yol gösterirse; veya şer'i şerife aykırı olarak vakıfta tasarruf etmeye azm eylerse, mesela şeriata ve vakfiyeye aykırı ferman, berat, tomar veya talik yazarsa veyahut tevliyet hakkı resmi yahut takrir hakkı resmi ve benzeri bir şey talep ederse, kısaca batıl tasarruflardan birini işler yahut bu tür tasarrufları tamamen geçersiz olan yazılı kayıtlara ve defterlere kaydeder ve bu tür haksız işlemlerini yalanlar yumağı olan hesaplarına ilhak ederse, açıkça büyük bir haramı işlemiş olur, günahı gerektiren bir fiili irtikâb eylemiş olur. Allah'ın, meleklerin ve bütün insanların la'neti üzerlerine olsun. "Ebeddiyyen Cehennemde kalsınlar, onların azapları asla hafifletilmesin ve onlara ebeddiyyen merhamet olunmasın. Kim bunları duyup gördükten sonra değiştirirse, vebali ve günahı bunu değiştirenlerin üzerine olsun. Hiç şüphe yok ki, Allah her şeyi işitir ve her şeyi bilir." Bu metnin neresinde Ayasofya adı geçiyor, neresinde cami geçiyor buyurun siz karar verin… Metnin tamamında yalnızca vakıftan bahsediliyor ki, zaten Mustafa Kemal, Ayasofya’nın Fatih Sultan Mehmet Vakfına devredilmesini sağlamıştır. Bundan önce Ayasofya vakıf mülkü olarak görünmemekte… Ne acıdır ki, hiçbir kaynağa dayanmayan, söylenildiği ve yazıldığına dair hiçbir belge ve bilgi bulunmayan ve hatta kim tarafından uydurulduğu da bilinmeyen bu cümle bu vasiyet ya da beddua diyanet gibi bir kurumun başında bulunan biri tarafından Mustafa Kemal’e istinaden, Mustafa Kemal’in kurduğu bir devletin bir kentinde, söyleniyor. Mustafa Kemal'in kurduğu Türkiye Cumhuriyeti'nin Devlet erkânı bu hakarete ses çıkarmadıkları gibi, kaybedilmiş bir şehri yeniden fetheden bir komutana hakaret eden birinin de arkasında namaz kılıyor. Bence kıldıkları namazı yeniden eda etmeli, bu şahsı da hak etmediği bu görevden azletmeliler. Bu kin, bu nefret acaba nereden geliyor? Ben bunu hâlâ kavrayabilmiş değilim. Hiçbir canlı varlık kendilerine bahşedilmiş bir devletin nimetlerinden faydalanıp da, bu lütfun sebebi olan komutana hakaret etmez. Bu düpedüz nankörlüktür. İstanbul'un İtilaf devletleri tarafından işgali, zaten Fatih Sultan Mehmet Han’ın fethini ortadan kaldırmış, Mustafa Kemal ve arkadaşlarının kurdukları Türkiye Cumhuriyeti devletinin kararlı tutum ve uğraşlarıyla İstanbul İtilaf Devletleri’ndeyken yeniden fethedilmiş, bununla da kalmayarak, yukarıda da bahsettiğimiz gibi Ayasofya’nın yeniden Fatih vakfına devri sağlanmıştır. Bütün bunlar göz ardı edilerek, Mustafa Kemal'e hakaret, hem bu ülkeye, hem İstanbul'a, hem Ayasofya'ya, hem de Türk Milletine doğrudan hakarettir. Bu gafın devlet erkânı tarafından en kısa zamanda giderilmesini umut ve temenni ediyorum. 24 Temmuz 20 Gölcük
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Osman AKTAŞ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |