..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Yaşam ciddi, sanat neşelidir. -Schiller
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Bilimsel > Felsefe > Bayram Kaya




28 Nisan 2020
Başlangıç ve Hayat 1  
Bayram Kaya
Hayat bunca büyük bir genleşme iken, kendisini, çevresini ve zamanı bilen, algılayan, olup bitene refleks durumla ve öğrenilmiş tepkilerle davranış ortaya koyan mutasyonlu diyalektik bir süreç olmasına rağmen; başlanışa göre hayat hiç bir şeydir. Başlangıç her şeydir.


:FIF:
Hayat bunca büyük bir genleşme iken, kendisini, çevresini ve zamanı bilen, algılayan, olup bitene refleks durumla ve öğrenilmiş tepkilerle davranış ortaya koyan mutasyonlu diyalektik bir süreç olmasına rağmen; başlanışa göre hayat hiç bir şeydir. Başlangıç her şeydir.

Çünkü hayat bunca muazzam olmasına rağmen, hiç bir hayat; ne başlangıcı verir. Ne var de oluşu verebilir. Ama başlangıç her zaman hayatı verir. Biz hayatın değil başlangıç koşullarının ürünüyüz.

Başlangıç; bu hayat ta dâhil olmak üzere tahmin edilemeyen hayat türlerini ve varoluşu verir. Ama bir hayat ne başlangıcı, ne bir var oluşu ortaya koyan çevrim olma özelliğini ortaya koyamaz. Dört kuvvet hayatın değil; başlangıcın eseridir.

Kolektif bir alan; "1 birim gün olan" kişisi eylemliğin çekim eksenli simetrisi üzerine inşa olmuştu. 1 birim gün kişinin eylemli beniydi. 1 birim gün kişinin eylemli öznesi ve eylemli özeli olmakla; kolektif inşa; birisi kişisi 1 birim gün olmak üzere, iki kutuplu bir simetri eksenine sahipti. Kolektif inşayı veren diğer parça özgecilikti veya kolektif oluştu.

Kolektif inşadaki eksen düzleminin bir tarafı kişi ve kişiler eylemli 1 birim gün olmanın; özeli ve özel durumları olan hususilik alanıdır. Eksenin diğer düzlemi kişiden aşkın olan kolektife göre olan; kolektif alanlı düzlemin genel oluşudur.

İşte kolektif alanın "özel" yanı "genel" yanına göre, genel yanı da özel yanına göredir. Genelin özele ya da özelin genele göre olan fark durumu, alan içinin potansiyel gerilimini verir.

Alanın içi genel ve özel durum ile çift kutupludur. Alan içi çift polarmalı bir simetriydi. Genel ve özel durumlarla, 1 birim gün özeli simetrinin bir yanı ve bir tarafı olmakla her ikisi simetrinin taraflarıydı. Özel yan, kolektif eylem üzerine doğru olup kolektif yanı dolduruyordu.

Kolektif yan da özel yan üzerinde boşalıyordu. Özel yan yeniden kolektif yan üzerine eğimle olup kırılan simetriler ve korunan simetriler; sürecin şarjına deşarjına neden olmakla çevrim ediyordu.

Hayat yalıtım içindeki organize oluşun bilinciydi. Bu bilinç neşe (haz) ve kaygı (elem) sembolizmiyle kodluydu. Kişi haz (neşe) verene yaklaşılıyor. Elem (kaygı) verenden kaçınılıyordu. Bu bir korunma ve hayatta kalma taktiğiydi (stratejisiydi).

Yalıtım ya da yalıtımlı hayat ta ölümle ve ölüm de hayat ikilemli simetriyle vardı. Kişisi simetri ikilemi, ikilemin birinden diğerine doğru; sistemin pozitif ve negatifliğini kırıp artırabilmekle çelişki ve bilinçti.

Yalıtım içindeki simetri ölümden yaşama doğru (yokuş yukarı ve yaşamdan ölüme doğru (yokuş aşağı olmakla simetrik durumlar birinden diğerine olan çelişkiydi. Yokuşlaşan enerji transferini ortaya kor. Böylece hayat, "ben" diyen, "bencil" bir yalınlıktı. Haz ve elem; bu yalınlığın ikilemli bütünleriydiler.

Hayatın (yaşamın) can dediği yalıtım birliği ile ölüm dediği yalıtımın dağılma çelişkisinden doğuyordu. Can, yalıtım içinde birleşmeyi; neşe olarak kodlamıştı (referans kılmıştı). Dağılmayı, ölümü de kaygı (elem) olarak kodlamakla can yalıtımın bu bilincini kendisine izlek ya da süreç tekrarları yapmıştır.

Yalıtım çevreyi kendisine baz almıştı. Yalıtım hem çevreye karşı kapanmış; hem kapalı bir bileşim ve bütünlük ortaya koymuştu. Hem de en az dış dünya etkisi olacak biçimde çevreye kendisini açmıştı.

Yalıtım ile çevre arasında bir baskı basıncın potansiyel gerilim farkı oluşmuştu. Çevrenin baskı ve basıncı olan duruma karşı yalıtım kendisini fark etti. Yalıtım, çevreye karşı kendi yalıtmakla çevresi ile kendisi arasındaki fark koydu. Farktan kaynaklı potansiyel gerilim olan yalıtma duruma "ben" diyordu.

Yalıtımın, kişinin çevresiyle kişinin kendi arsındaki alan farkı olan potansiyel gerilimi, dıştan içe doğru (yalıtıma doğru); yalıtımı ezme, dağıtma yönündeydi. Yalıtımı pek pek desteklemiyordu.

Yalıtım desteklenmeyen basınç direnciyle vardı. Direnç ortaya koymadan basıncı; basıncı ortaya koymadan da direnci var edemezsiniz. Biri diğerinin belirlisiydi. Bu durum üstel durum yasasıydı.

Yalıtım çevreyle kendi arasına fark koymakla; hem fark kadar basıncı (çelişkiyi) oluşur. Hem de fark kadar bir direnci (çelişkiyi) ortaya koymuştu. Direnç karşı enerji ve mukabiline enerji demekti.

Akan enerjiye karşı onu durduran, durdurmak isteyen enerjiydi. Ezen enerjiye karşı ezilmeye karşı direncini ortaya koyan enerjiydi. Yani otomatiğe bağlanmış gibi üstel durumlu enerji (fark) karşı fark enerjisini, bozulan simetriye karşı simetri dengesine doğru bir durumu ortaya koyuyordu.

Yalıtım simetrisi kendisini koruyacak enerjiyle; simetriyi kırılmaya götürecek olan dağılma direncine karşıydı. İşte "ben bilinci"; böylesi basit, sade durumdan hareketle giderek öğrenmeyle karmaşık bir ben bilinciydi. Öznel durum, özel oluş yalıtım bilincini “can” olarak algılıyordu.

Neşe; simetri birleşimi olan; sentez olan çekim alanı üzerine konuşlu duyumlardı. Neşe (yalıtımı-yalıtım bütünü olan bileşim) sürecini, denge farkın biraz üzerine çıkarır. Yokuş yukarı olmanın direnci baş gösterir. Hayat, fark dirence karşı; yalıtımlı süreci; yokuş yukarı yapan bir maliyetti.

Neşe fark kadar durumla dışın çekiciliğiydi. Ölüm (dağılma-bozulma) yalıtım alanlı bileşimse durumun çekimiydi. Bu nedenle bileşimi veren sentez de dışa doğru (neşeye doğru) birazcık bir çekilimleydi. Neşe bileşimden doğuyordu.

Neşeye doğru biraz çekilim simetri eksenini neşe olan pozitif tarafa doğru kırıp simetriyi bozmakla ileri (git) geri (gel) tersinmelerini yapmakla ayarlanabilir bir durum otomatiği ortaya koyuyordu.

Neşe, ölüm tarafındaki (dağılma-çözülme ayrılma tarafındaki) simetri ekseni kırılmalı bu geçişme, bu itilme ve git hareketi ile neşe olan kutbun; en zirvesine doğru pik yapmakla yokuş yukarıydı.

Kaygı; basıncın çözülme dağıtma yönünde ortaya koyduğu ölümle ya da dağılma olan durum üzerine konuşlanan duyum algılayıcılardı.

Her iki simetri düzlemli duyum; bileşimin korunması, en az dış dünya ilişkisi olan durumun korunması ile kritik durum yönünde rezonansa geliyorlardı. Bu rezonans durum canın tatlılığı, ölümün soğukluğu bilinci olmakla seçme ayıklama kriterinin temel bilinciydi.

Bu simetri içindeki can (neşe), elemden kaçınacaktı. Elem de kaygıya doğru en az dış dünya karımasıyla olacaktı. Hem dışa kapanmak, hem dışa açılmak; işte bu çelişme kısmen mini minnacık ta olsa simetriyi kırıyor; süreci yokuş yukarı yapıyordu.

Elem kodlaması simetriyi dışa açan neşe tarafına doğru biraz kıracaktı. Neşe de ölümde birleşmeden doğuyordu. Neşe birleşimi ileri sürdüren, bileşimi sürekli kılmakla süreci dışa açan kısım olarak sentezden doğuyordu.

Elem ise sentezi üzerine kıvrık tutan iplik gibi, bir taraftan diğerine diğer taraftan bu tarafa doğru sıkı sıkı sarılıp birleşimin yalıtımın ölüm tarafına bozulma dağılma yapmasını önleyen bir sentez doğumuydu.

Yani kaygı simetri eksenini neşe tarafı olan birleşme yanına doğru kırmakla neşe tarafının yani sürekliliğin pozitifliğini biraz artırmış olan bir kodlamaydı. Süreklilik kaygıların dağılmaya karşı sıkı sıkı sarım yaptığı süreceydi.

Böylece yalıtım (vücut-bütünlük) bir simetriydi. Birleşmeyi veren simetri ekseni iki düzlemden oluşuyordu. Birisi, birleşme yalıtımıydı. Birisi de birleşmeyle dışa açan farkın karşılanmasıydı.

Yalıtım bilincinin dışa açılması; fark kadar durumla zorunlu izlenimse ilgi kadarla kişinin dışta 1 birim gün eylemiydi. Zorunlu 1 birim gün kritik değeri kişinin çevresel izlenimleriyle oyun ve merakından da doğuyordu.

İşte can veya bencillik; yalıtımlı bu durumla, kişisi özel, özgün, bilince sahip hususi bakışım oluşu ile kişimiz kritik bir birim gün ekseninde oluyordu. Kişimiz kritik 1 birim gün etrafında merkez çevrimle kendi dışındaki benzer ortak özelliklerle rezonansa gelmekle yeni bir özgecil bilinçli sentez; durumdu.

Bu sentez bencil oluşun karşısına özgeciliği koymakla, simetrik bir kolektif inşayı ortaya koyuyordu. Kolektif inşacı simetri düzleminin biri bencilliğin özel durumla olmasıydı. Diğer bir simetri düzlemi de bencilliğe karşı özgeciliğin bilinci bir simetri düzlemiydi. Bu ikinci simetri yalıtımı dıştan bir inşaydı.

Kişimiz de bencilliğin bilinci vardı. Ama tekil kişide sosyal olmadıkça özgeciliğin bilinci yoktu. Kişi dıştan kendisi gibi bencilliklerle sentez yaptı. Sentez kritik değerler rezonansı olan 1 birim gün özel durumu üzerinde, bu özel durumlar merkezli rezonans olmakla; özgecilikti. Kolektiflikti.

İşte kişi bencil potansiyel durumuna göre özgecil kolektif potansiyel durumun fark gerilimi arasında bir simetri kırılmaları ve bir simetri dengelemeleri içinde gitmekle inşayı işlerledir, yaptı.

Bazen sistemi özel duruma doğru götüren sistem kırılmaları ortaya koydu. Bazen de sistemi kolektif duruma doğru götürmekle sistem kırılmalı potansiyel gücü harekete geçirdi. Eksen ve eksenin alt üst salınımlı belirli bir periyodu sistemin merkeziyi. Sonuçta artı eksi alan toplamı simetrinin boşluk enerji doygunluğu olan sıfır enerjili durumu veriyordu.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın felsefe kümesinde bulunan diğer yazıları...
Ölçü 2
Ölçü 1
Ölçü 4
Hemcinslerin Tarihi 11
Hemcinslerin Tarihi 14
Hemcinslerin Tarihi 4
Ölçü 3
Hemcinslerin Tarihi 6
Hemcinslerin Tarihi 12
Hemcinslerin Tarihi 13

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Bildin mi? III [Şiir]
Ayrılık Nedir? [Şiir]
Bildin mi? [Şiir]
Bildin mi? II [Şiir]
Bülbülü Öldürmek [Şiir]
Hata Yapmak [Şiir]
Asuman [Şiir]
Ne Devletsun Ne Devletlu [Şiir]
Köle 2 [Şiir]
İçimizdeki Yabancı [Şiir]


Bayram Kaya kimdir?

Emekli eğitimci. 1950 Mucur / Kırşehir doğumlu.


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Bayram Kaya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.