Barışı bulacağız. Melekleri duyacağız, göğün elmaslarla parladığını göreceğiz. -Çehov |
|
||||||||||
|
Kolektif yapı içinde sizin kendinizden, bilincinizden, isteklerinizden maada olmakla (...den başka, sizin dışınızda olmakla) var bulunan durumlardan ikincisi de sosyal alanın sembolik 50 tabanı içinde yatar. Sosyal alanın üssü olan kuvvet, kuram olarak yine tabanın kendisini veren kuvvettir. Oysa biliyoruz ki sosyal alanın 1 birimlik gün enerjisi, taban değerini aşan bir potansiyel güçtü. Taban değerin kendisinden aşkın olan bu fazlalık değer içinde iki etken vardı. Kolektif alan içinde 1 birim gün dediğimiz potansiyel enerji 50 kişiye göreyken; kolektif bir birim gün olan kritik değer 50 kişinin tüketeceğinden 30 parça daha fazla olup tamamı 80 parça enerjiydi. 50 kişiye göre olması gereken 1 birim gün eldesi, 50 kişiden aşkın oluyordu. Buna engel olunamazdı. Bunu azaltsanız bile bu durum hep azaltılanın biraz fazlası oluyordu. Bu nedenle kolektif bir birim gün 50 yerine 80 parçaydı. Örneğimizde sosyal alan sabit değeri 50 kişiyle sınırlıdır. Sosyal alan 50 kişiye yüksek potansiyelli bir etkidir. 50 kişi payına düşen enerjiyi tüketip indirger. Böylece kişi kendi kişisel sıfır değerine ulaşır. Her şey zıddıyla simetri ve zıddıyla vardı. Yukarısı aşağısıyla; yükseltgenme indirgenmeyle; indirgenme de yükseltgenmeyle vardı. Yükseltgenen de indirgenen de aynı şeydi. Enerjisi boşalan da enerji, yüklenen de aynı şeydi. Yükseltilirken enerji yüklenen kiremit; aşağı düşerek enerjisi boşalan, kiremitti. 50 kişi sosyal alan içinde enerjisi yükseltilenler ve enerjisi indirgenenlerdi. İkinci durum olaraktan 50 kişinin içinde siz vardınız. Ama siz 50 kişinin kendisi değildiniz. 50 kişi sizden ve sizin bilincinizden bağımsız bir var oluştu. Siz beslenme, barınma, yavru bakımı, savunma gibi 1 gün eylemli eşik değerlerle tekil durumdunuz. 1 gün eylemli eşik değerler, başka kişilerle ortak özelliğinizdi. Siz 1 gün eylemli eşik değerler frekansı içinde başka kişilerle rezonansa gelip; kolektif bir birim gün dediğimiz sosyal alanlı kolektif çalışma içinde oluyordunuz. Kolektif çalışma sizi sadece kolektif birimli bir gün eylemlisi olmanın, rezonansı içinde bağıntılıyordu. Bu bağıntı noktası ortak değerdi. Sistemin kendi dalgalanmasıydı. Buna karşı kişilerin kendi keyfi oluşları vardı. Ama sistemin dalgalanmasına göre oluş sizden ve sizin isteminiz dışındaydı. Teorik olarak 50 kişilik taban eli farklı istemdi. Elli farklı iradeydi, 50 farklı keyfilikti. Elli farklı kullanım ve 50 farklı tüketimdi. Bu durumda kolektif alanın sizden ve sizin bilinciniz dışında irade oluşu şuydu. Sizin ayaklarınız vardı. Ayakları olmayan veya bir ayağı olmayanlar için engelli bisikleti veya baston, ya da protez bacak size gerekmiyordu. Ama kritik değerler ekseninde rezonansa geldiğiniz kişilerden kimileri için protez bacak gerekiyordu. Hatta kimileri için protez ömür boyu hiç gerekmiyordu. Siz sürekli astım ve kalp ilacı kullanıyorsunuz. Fakat siz de diyabet değilsiniz. ama bir başkası da diyabet ilacı vs. kullanıyordu. Kısacası rezonansa geldiğiniz 50 kişilerden pek çoğu bunların hiç birini kullanmıyordu. Yaşanan tecrübelerden de görüleceği gibi yine kimileri bunların hiç birini ömrü boyunca hiç kullanmayan kişiler oluyordular. Kolektif alan içinde bu ilaç kullanıyor, bu protez takıyor, bu hasta oluyor, bu sakat oldu diye bunları kullanmayan kişileri çevrede seçme şansınız yoktu. Seçseniz bile seçimi sürdürme şansınız yoktu. Sakat ayaklarla avlanamayan, tehdit karşısında kaçamayan, kendisini savunamayanlar, görece doğada elenirler. Bu sakatlar, bu yaşlı ve güçsüzler tekil durumla sürü içinde değil kolektif bir sosyal alan içinde organize av esnasında veya organize bir savunma esnasında vs. sakat kalıyorlardı. Kolektif bir totem alan; az çok artık ürün ortaya koymakla yaşlılarına yaşama şansı tanıyordu. Siz aidiyet bağıyla geçmişten gelen bir totem yapı devir alıyordunuz. Bu yapı içe açık dışa kapalıydı. Totem alan sakatlığı, hastalığı; gelecekte de protezi, kalp ilacı kullanacak olan bir sosyal alandı. Siz bu sosyal alan ile 1 birim gün olan kritik rezonans değerinin sayısını tutturmak zorundaydınız. Sosyal alan dışa kapalı totem yapıydı. Sosyal sağlatma bu izole yapı içinde ortaya konacaktı. 4 kişi ile on kişi ile kolektif süreç tam anlamıyla çevrime giremiyordu. 1 birim gün rezonansını veren kritik sayı zorunlu olarak bu yapı içindeki hastalardan güçsüzlerden, yaşlılardan, çocuklardan, sakatlardan, (protezli, ilaçlı vs.) olanlardan olmakla süreç bunları ön görüyordu. Totem aidiyet bağı içinde, dışa kapalı totem yapınız vardı. Kritik rezonans değerli sayıyı veren nüfus bu yapı içinde çıkıyordu. İşte bu tür totem bağ nedenle, dışa kapalı olup dışarıda transfer yapamama nedenle kritik rezonans değeri veren sayı üzerine sizin dışınızda nedenden ötürü modülasyonlar da yapılıyordu. Yani kritik rezonans değerli sayı totem alan içinde çıkıyordu. Bunlar sizin totem aidiyetlerinizdi. Totem alanın yapısı, kendilerinden kopamayacağınız hasta, sakat, sağlıklı bireylerden oluşuyordu. Kritik rezonans değerli sayıyı veren nüfusun sağlıklı-sağlıksız olma niteliği ve niceliği vardı. Bu nedenle sosyal alan, toplumsal alan sizin dışınızda sizden ve sizin bilincinizden maada olup, sizin irade ve isteğinizden bağımsız bir durum olmakla sizi bu genel durumla davranmaya zorluyordu. Sürü yapı ortak özellikleri ve kritik eşikle 1gün eylemliğinin yoğunlaştığı öbek türü yerlerde yavaş yavaş sürü içinde bölünecekti. Bunlar giderek izole totem yapıların temelini atacaklardı. Sizin dışınızdaki bu nedenle siz kullanmadığınız halde sosyal alanlı koşullarda kritik rezonansı veren kritik sayı koşullarını tutturmaktan ötürü proteze artık zamanlı emek gücü enerjisi depo ediyordunuz. İşte aynı kritik rezonans frekansı içinde aynı değerlere gelen 50 kişi bu KRİTİK REZONANS DEĞER nedenle, kendisi protez kullanmasa da kendisi kalp ilacı kullanmasa da kendi dışındaki kritik rezonans değer nedenle kendi kullanımı olmayacakların yapımına ve üretimine depo enerji ayırmak zorunda kalacaktır. İki, üç, beş, on kişilik bir sosyal birlik; az çok enerjisi (potansiyeli) yükseltilmiş bir alan içinde nitelikli bir sosyal güç ortaya koyarlar. Ne yazık ki iki, üç, on kişi verimli bir şekilde bağıntılı bir sosyal ilişkiyle davranmaz. Bu ön tutumlar veya ön tutumlu geçiş formları temel referansların doğada karşılanmasında bir kolaylıktırlar. Ama yeterince depo enerji oluşturamazlar. 1 gün eylemli eşik işleri yerine getirecek kadar iş dağılımına ayrılacak kadar nüfus değillerdir. Beş on kişi zorunlu karşılanmaların sağlanmasında örgütlenmeye ve düzenliliğe doğru gidecek bir adımsa da hiç bir zaman sonuçlarıyla beraber düzgün beliren bir örgütlenme ve düzenlilik olamazlar. Teorik olarak sosyal alanlı ilişkide 30 kişi ile 50 kişi örgütlenme ve sağlatma düzgünlüğünü veren bir sayıdır. Bu sayı çevrenin besin kaynaklarına ulaşım olanaklarına bağlı nedenlerle artıp eksilebilirdir. Bu sayısal değerler uygunluk ve verimlilik nedenle artsa da sosyal alan artan nüfusa karşı çevresel kaynak kıtlığı nedenle beslenme korunma gibi artacak olan karşılamaları aynı oranda artıramazlar. Taban sayısı olan bu sayı pek pek 100-150 kişiyi aşamaz. İstisnalar bakidir. Azalan nüfus karşısında düzenli işleyen örgütlenmeleriyle düzenli sağlatmalar yapan sosyal alan; en az 25-30 kişilik gruplar içinde düzenlilikleri olası olmaktadır. 25-30 değerlerin altında ve 50-100-150 değerlerinin üstündeki sayılarda da tekrar düzensizlik artmakta; keyfilikler, bencillikler ortaya çıkar. Ya da göçler ayrılık vermeler baş gösterir.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Bayram Kaya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |