Sevgi en azgın yüreği uysallaştırır, en uysal yüreği azdırır. -Alexis Delp |
|
||||||||||
|
Bu durumda ineğin ne doğurması kendindendi. Ne inek üreten ilişki içindeydi. Ne ineğin üreten ilişki üzerine olan inşası vardı. Ne de ineğin yavruya bakıp, yavruyu gözeten bilgi sel yönelimi kendisindendi. Böyle olunca da hiçbir inek buzağısına veya danasına "iki elim yakanda” gibi böylesi vahşi ve manevi cebir ile bir baskı ve basınç uygulamaz. Bu dilek köleci sistemin getirdiği durum ve açmaz olmakla kişilerin ev-latlarını garanti görmesi normal görülebilir. Ancak sorunun çözümü, sü-reci başlangıç referanslarına göre doğrultma yapmanın yaklaşımı bu değildir. İnsan dışındaki kimi canlılarda görülen sürü yaşayışı, toplum değil top-luluk yaşayışıdır. İnsan dışındaki çoğu canlıların groteskilik öncesi algı-ları vardır. Bunun nedenle çoğu hayatların kolektif birim zamanlı üreten ilişki düzenleri, kolektif birim zamanları ve buna bağlı kolektif bir ortak aklı yoktur. Üreten hareket kaynaklı, iyilik kötülük değer yargıları da yok-tur. Toplumsal hayatı olamayan diğer canlıların, toplum sal hareket dedi-ğimiz olgu içinde üreten hiçbir bilgi, becerileri yoktur. Karınca, arı ve termit gibi kimi canlıların kendi içinde köleci olmayan sosyal ve basit bir örgütlü toplum sal hayat vardır. Karıncalar köle edinecek kadar toplum-laşmıştır. Yani bizim gibi üreten bir köleci sistem içinde olmayan canlıların kendi dışlarında köleci bir hayatın dayatması olan bir ana baba hakkı da yok-tu. Doğum yapan ana doğum yaptıran baba söylemi kastımız olan ana baba söylem değildir. Zaten doğal bir doğum içinde aktif olan ana ba-ba süreci de yavrusuna minnet ve bir mihnet yüklemez. Ancak kolektif birim zamanlı kazanımlardan doğan haklar, kolektif yapı içinde size kaybettirilir. Kaybettirilenin yerine konması gerekir. Neden? Çünkü kolektifi oluş ve üreten ilişki bu kazançların bağ enerjisiyle var-dır. Bir yerde çözdüğünüz bu kolektif ve üreten bağ enerjisinin herkese gö-re kazancı (paydaşı) olan güvence sağlamaları bir başka yerde bir başka şekilde vermezseniz, kolektif öz dağılır. İşte köleci sistemle birlikte, kolektif bir köleci yapı içinde kalınmakla ko-lektif oluşu çözülen kolektif sağlama ve kolektif güvence köleci bakışla ana baba evlat üzerine yıkılmış sağlama ve güvenceydi. Şimdiden sonra; kölece koşullar altında kolektif sağlamanın yeri gerçek ve kolektif karşılıklarıyla doldurulmazsa; çalmadan çırpmadan, haydut olmadan toplum içinde; bunlardan uzak kalmakla, toplum dışında ya-şamanız neredeyse olanaksızdır. Kolektif güç sizlere kaybettirilse de kolektif gücü kaybettirenlerin de si-ze ve sizin üretim gücünüze ihtiyaçları vardır. İşte size kaybettirilen ko-lektif gücün koruyucu kuşatıcılığı, özelleşen evliliklerle ailelerin omuzu-na yıkılmıştı. Oysa toplum öncesi doğal yaşam içinde kişilerin omuzuna yıkılacak ne bir kolektif güç vardı. Doğal yaşam ne de böylesi bir kolektif gücü bili-yordu. Bu nedenle doğal yaşam içinde omuzlara yıkılacak bir kolektif sorumluluk olmayınca da ne iyi bir ana ne iyi baba ne de Dünyanın en iyi ana, babası ve evladı olma iddia ve söylemi vardı. Dünyada en iyi ana babası olma ne demekse! İlkteki doğal yaşam içinde olanlar dünyanın en hayırlı evladı, en iyi ana babası olmak gibi analizleri yapamıyorlardı. Bu gibi analizi yapma gücünü verecek olan kolektif belirme ve kolektif üretim yoktu. İlkteki doğal yaşam içinde olanlar, kolektif gücü şahıs gücü üzerine yükleme olan bu tür analizleri yapamadıkları için kolektif kapasiteyi şa-hıslara yüklemeyi de bilmiyorlardı. Nasıl bilsinler ki? Bir arada ve birbi-rine bağıntılı zorunlu ilişkiler içinde bile değillerdi. Kolektif yapıdaki gibi kendisini hemcinsine feda bile etmiyordu. Kolektif süreçli kolektif ilişkiler olmadığı için; birimiz hepimiz hepimiz birimiz için bile diyemiyordu. Kolektif dolma, boşalma kolektif yükleme yoktu. Hemcinsler de kişilerin omuzuna yüklenecek bir kolektif kapasite ol-mamakla, kolektif kapasite yerine geçecek bir hileye baş vurmuyorlar-dı. İşte bu nedenle ilkteki kişilerin bu türden olmayan kolektif kapasite yerine geçecek, kolektif kapasite yerine konacak olan en iyi ana baba evlat olma söylemli koşullu uyuşturan öğrenmeleri de yoktur. Yazılarımda belirttim insan üreten ilişkilerle üretim hareketi bileşimi içinde üreten biyo kültürel sosyal sentezle ancak insan olmuştu. Üre-ten ilişkiden önce yeryüzünde ya da bir ilişki tipi içinde ne insan vardı. Ne insana rızk veren mülk sahibi vardı. Ne iyi vardı. Ne kötü vardı. Ne de bunların belirip kaybolan doğal süreçlerinde zulüm etme sö-mürme gibi eylemlerle süreklilik kazanma vardı. Hayat, bizim türümüz üzerinde biyolojik bilinç yanına kolektif bilinç ile bizlerde sadece insan olmayı değil kendisini ve aittesin olduğu sosyal kümeyi; canlı ve cansız doğayı düşünür olmakla da bir ilgilenme, bir sorumluluk duyma bilinci ve duyuşu oldu. Ama bu tür sorun temelde kolektif ve toplumsal yetenekle ortaya kon-ması gereken bir sorundu. Kolektif kapasiteyi âtıl bırakmakla, âtıl bırakı-lanı kolektif ataleti (direnci) kişilerin ailelerin üzerine yıkmakla ortaya çı-kan bir sorundu. Bu hile kolektif kapasiteyi kimi sınırlı durumda ve sınırlı alanla kolektif olanakları birey sayısı kadar kişisi kapasiteyle sınırlı bir davranışa dö-nüştürmeydi. Bunu da iyi ana, iyi baba, iyi evlat, sadaka gibi söylemle-rin gölgesinde aklı doğru düşünmekte men eden yaklaşımlar içinde yapıyordu. Hemcinsler kendilerini sürü hayatında koparacak olan öbek salınımlı hareketlerle, giderek sürüden kopmuştular. Bir alan içinde kendilerini çevreden yalıttılar. Böylece kendisini tekrarlayan ve kendisini kontrol edilebilen çevrim yalıtımına ve yalıtımın olumlu-olumsuz olanaklarına kavuştular. Yani sürüden koparak öbek, tekrar sürüye katılmamak için kendi içleri-ne kapanmıştı. Bu yalıtım sadece geriye dönüşe kapanmakla kalmadı. Zamanla çevrede sağlaması yapılacak kaynak kıtlığı ve kaynak bollu-ğu nedenine nüfus otomatik sekanslı kontrol süreçlerine dönüştü. Kaynak bolluğu içte nüfusu az çok artırıyordu. Kaynak kıtlığı içteki nü-fusu az çok azaltıyordu. Kaynağın bolluğu ve kaynağın kıtlığı bir se-kans nüfusu karşı sekans olmakla, savunma eğitim vs. türü dengeler bu sekans hareketine bağlıydı. Bileşik kaplar gibi. Kollu terazi kefeleri gibi sekanstı. Nüfusun kontrolü içte hastalığa ve otomatik durumla sekans hareketi-ne bağlı olmakla kalmadı. Dıştaki olası katılımlara karşı da aynı gerek-çe ile ve düzenli yapıyı düzensizleştirecek kaosa karşı yasaklandı. Bu gibi temel düzleme bağlı nüfus, tümden dış dünyadakilerle temas et-meme gibi bir gerekçe ile iyice içe kapanma oldu. Seçicilik, seleksiyon artmıştı. Bu tür kapalı alan içindekiler kısmen sürü davranışlıydı. Ama alan için-de sürü davranışlarını sürdüre bilir kılacak bir sürü etkisi yoktu. Sürü etkisini tekrarlayabilecek olan yalıtımlı alan etkisiydi. Ama bu alan etkisi sürü davranışını sürdürme etkisi ortaya koyuyorsa da bu etki hiçbir zaman sürü sel davranış ortaya koyan etki olamıyordu.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Bayram Kaya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |