İncinme, üzülme! İkiyüzlü olmamaya yemin ettim ben,
Bir ferden… bir berden… yemin ederim kederden,
Acımın en büyüğü “kul” olamamaktır,
Sancımın en küçüğü “aşk”sız kalmaktır.
Kime ne?


Artık her iki acının da şah-ı ekberiyim,
Ben gariplerden serkeş bir serseriyim,
Cinas-ı muharrefi bilenlerden değilim,
Mah-ı muharrem ağıdı yakanların meclisindeyim.
Kime ne?

Varsın Bektaşiler cura-dân-i esrar zannetsinler.
Varsın Hayyamcı câm-i gîtî efrûz zannettikleriyle zehir içsinler.
Benim câm-i gîtî efrûzum senin âli gönlün olsun.
Oradan yırtıp atayım sayamı, orada yaşayayım Allah’ımı.
Kime ne?

Ol gecelerden bir nağme düşecekti,
Teneşir bende ki teşne ölecekti,
Akıl tarumar olsa da Fatiha bekleyecekti,
Nefhâ katıksız! Nâbûd hazanla inleyecekti…
Kime ne?

Mutrib susmuş, kime ne?
Ney kurumuş, kime ne?
Tellerim kopmuş, kemancıya ne?
Afitap gözler sayeban olmuş, Leyla’nın işi ne?
Beyitler, heceler virane,
Aruzlara ne olmuş, kime ne?
Saraylar yıkılmış,
Bülbül kaybolmuş, kime ne?
Bâgbân harâb olmuş, aşiyanın işi ne?
Güller der-beste, destelerin işi ne?
Asumân ber-dâr olmuş,
Aşikân bezirgân olmuş!
Leyla’ya neler olmuş,
Devranım yok olmuş,
Seferim musalla olmuş,
Zamanım toprak olmuş,
İstikbâlim mezar olmuş,
Kime ne?

Eyyyy levh-i mahfuz!
Buseliktir bu ömrüm!
Aradığım senin rahmetindir!
Ebet aşkımın kararı sendedir!
Kime ne?

Nur u Rasululullah, Âdem u Halîfetullah,
Nuh Neciyyullah, İbrahîm Halilullah,
Musa Kelimullah, İsa Ruhullah,
Muhammed Hubbullah, Evliya Ensarullah!
Kime Ne?

Enbiya Hâssatullah,
Soyum “Aşkî” Garibullah,
Tek akçedir Zikrullah,
Garipler arkasındadır Allah!
Kime ne?

Feryattır boğazıma düğümlenen,
Acıdır asırlar ötesi zincirlenen,
Beklentidir cehenneme götüren,
İlk baharımdır esaretime gizlenen.
Kime ne?

Ah kime gitsem, kimden medet beklesem,
Şifam kimdedir bir bilebilsem,
Bunca eziyet kimdendir düşünebilsem,
Mağara benliğimi yâre teslim etsem.
Kime ne?

Gayri isyan ediyorum Allahsız dertlere,
İsyan ediyorum Muhammedsiz günlere,
İsyan ediyorum, isyan dillere,
İsyan ediyorum, ölmüş gönüllere!
Kime ne?

Ne Ali’yim ne Osman’ım ne de bir veliyim,
Kapında haber bekleyen, mürteci serseriyim…