Bilim şaşkınlıkla başlar. -Aristoteles |
|
||||||||||
|
Yaşamak; göze çekilen sürme, caddelere çekilen taat gibi Yaşamak; yaylım alaz ortasında içilen tuzlu su gibi Ey Yar! Ben senin o gül hatrın için, Sarsılamaz denilen hakikatleri alaşağı ederim Gölgende güneşi kavur, dünyaya meydan okurum. Ortasından başlıyorum yağmaya bu yüzden hayatın, Diyorum ki yaranın kirini bıçağın koru çıkartır ortaya Bir yüz görümlüğüne sökün eden sancılar girer bağrıma Yar zülfüne ilişmenin kefareti, sancı sancı çıkar ortaya Anlarım ki kış gelir, dudaklarında şarkını sam yelleri kurutur Rüyama elimle koyduğum kâbusların kerameti çözülür Hep Sağlam davarlara yaslarım sırtımı, Duvarın sırtında sağlam kalsın diye yaslarım… Kapattığında gözlerini, yağmur boran getirir gözlerin Acımı duysaydı rahmetli babam, Yaşasaydı pay ederdi karanlığı yedi balasına Yasaktır ışık tutmak karanlığa dem bu dem Herkes olduğu yerde kendisidir, kendisiyledir, Sonra gençliğini düşünürüm babamın Damar damar sızısını düşünürüm “Oğlum” derken her kelimeye yüklediği sevgiyi Sonra barak havasının hüznünde ciğerinin nasıl yandığını O da insan, sevmiş Fatma’yı… 80’ninde bile ismi düşmedi dilinden, O derdi, “beni tamamlayan tek can” De hele bana Leylam; yüreğime yasladığın kimin yükü?! Ve artık ben şimdi, Leyla’nın adını, sobelenmiş tüm çocuklara öğreteceğim, İnce ayar ölümlerden aşkla dirilerek huzura gelmiş, Kulaklarına ezandan sonra kavganın okunduğu büyümüşte küçülmüş, Asil, yiğit, mert tüm çocuklara aşkın en şeddeli halini öğreteceğim… Hepsinin eline İbrahim’in baltasını vereceğim, Ve uçurtmalarının alnacına şirin ve tatlı dillerini asacağım, Kör bir çelik bıçakla hayalleri enine doğramayı; Dev kapılar kıran şahmerdan gibi, gönül yıkmanın enlerini öğreteceğim… Ah bir sen bilmedin, uğruna kuzu olduğumu kurtların sofrasında, Ah bir sen okumadın öfkemi kırık divitle yazdığım sayfalarda Marmara’nın tuzlu sularında yıkadım tüm renklerimi gayri; zifirim! Şimdi beyaz kağıtlarım mahşer meydanında imtihanda Neden böyledir bilir misin, sefa sürdüğüm için senle dört elif miktarı Borçlu saydılar beni, sen diye… Sen diye beni, borçlu saydılar ey canım! Böylelikle borçlarıma da varlığıma da el koydular bir canım… Sana göndereceğim yanık mektuplar uzağında kaldı bu şiirin Ne ben bulabileceğim seni bir daha, Ne de senin yüreğin yetecek bunları okumaya… Tepeden konuşanlar ahh onlar ne büyük konuştular Sevdirdiler şemsiyeler altında bir ölüye benzemeyi Oysa gün gibi, su gibi derine nüfuz edecekti Ali’nin elleri Elleri, Ali’nin elleri, sana ahdetmiş gürbüz elleri… Eskiteyim diye gönderdiğin resimlerini inceliyorum, Baktıkça her ikindide güle yatırıyorum kısık gözlerimi Kazıyorum yüzünü duman duman beynimin tam ortasına Bilirsin, kaşifler gibi bakıyorum müheyya faylar gibi kırılmaya hazır çehrene Rahmet gelip nasıl kurulduysa mevsimime, Sen de öyle gelip kuruldun işte döşüme… Oysa sana suni ışıklar vaat ettim, Göğün saçlarını süsleyen mühreli yıldızları değil Şirin ve tatlı masallarım da yoktu , Zaten sen öğrettin bana nasıl masal olunuru Sevdirdiler sana kuşları yutan korkuluklara benzemeyi Ama, fakat ve lakin ey can; Ben sana turnalar getirdiydim ki hepsi yüreğimin sıcaklığında büyüdü. Sana salkım saçak destanlar, inci boncuk dizeler, İçi ballı, özü tatlı, ekmek arası sözler getirdim… Sen de şahmerdan kesildin, güzeller şahım, Şedit olsam da çektiğim sancılara, açtığın yaralara karşılık Bir selamı, çok görmeseydin ah keşke son demeseydin, Şimdi ara da bul o kaybettiğin cenneti, Ne ayakların dayanır mesafelere, Ne de yüreğin yeter anlamaya, Benim kuşlarımı vurup gonca güllerimi ezdin bitirdin Olmasaydı keşke sonumuz böyle..
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Yûşa Irmak, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |