Hiçbir şey yaşam kadar tatlı değildir. -Euripides |
|
||||||||||
|
Seni senden alan bahar kapıya dayanalı hayli zaman oldu. Bir çare ki bu benim için heder oldu… Muştumu unutmaya çalıştım. Ey leyl… Ey gözü-gönlü dîldâr! Bana bak bir defa çok anlatacaklarım var sana… Kapında bir dilenciyim… Sadakanı benden eksik etme… Sevgine, muhabbetine, sesine, gözlerine, himmetine muhtacım… Tam bin yıldır yolunu gözlüyorum. Kaç mekân oldu hayalini belirledim… Bilemezsin… Mevleviler, rubaîler ne derse desinler… ben senin gönül cennetinin bülbül-i Bir canımı dinlemek isterim… Herkes öğle arasında ben odamda gözlerimi kapatır kapatmaz yanındayım. Evet, yanında, Efelerin minik tepelerinde çam diplerindeki kozalakların yanında hazanın bestesini saza çaldığım vakitlerde kulağıma gelen o tatlı gülüşünü hiç bir zaman aklımdan, fikrimden, zihnimden çıkartamadım.. Büyü gibisin… Sanki sır gibisin… Sanki benim bilmecem gibisin ki ben anlayamadım bari gel sen Tez anlat… Anlatacaklarım vardı ama şimdiden unuttum her şeyi. Seni konuşmak, seni anlatmak, seni seyretmek ne güzel… Ahh Hüdam… Aklımı yitiriyorum ben, çünkü düşünemiyorum, hissedemiyorum, bilemiyorum ben sanki deliriyorum. Tutulan aşk orucu Allah ayının gününü solladı… Ağzım kuruyor benim bu saatlerde ki halimi ne sen gör nede ben anlatayım… Çok yorgunum.. çok halsizim.. inan bana her şeye iştahsızım.. Ne vefa nede sadakat! Ben bir ahlaksızım! O cennet-âsâ gönül hareminde bir bülbül-i şadan olsaydım………… Orada yerimi alsaydım, orada ahdimi yaşasaydım… Bugün köprü altında dilencilik yapmışların azametten içre ağıtlarını virane gönlüme alırken senin kelamını, selamını, hisseder gibi oldum aşk hikâyesinde… İsyanı ve Hamd’ı birbirine saldım… O hengâmede gönül yangınımdan arzına düşen yangınlara alınma… Zira ne dediğimi bile bilmez haldeyim… Ahu gözlüm, uzakları yakın eden Allah’tır. Sevenlerin yar ve yardımcısı Allah’tır. Vallah, Billah iliklerime kadar selamını hissettim. Sana ne dargınım, ne küskün… Asıl ben kendime lanet ettim. Senin cennet-i ala gönlüne hep dua ettim… Kelâmını, selâmını çok görenlere ne diyebilirim ki? Sen sukut ettin.. Ancak ben sukut edemedim… Ben senin cennet-asa bahçenin kulu olmak istedim. Hakkıyla gönlünü tavaf etmek istedim.. Benim cennetim sensin. Başka cennete ne lüzum var? Kader planında nelerle karşı karşıya kalacağımı bilemesem de senin için şiirler devşirdiğim akşam, âhıma bir aşkla yine seni bırakacağım… Duan! N’olursun bir -C- an! Dua dua yağ üzerimden! Ben kâben de tavaf ede ede yoruldum… bir defa olsun tebessümünü göster bana ki yere düşmeye yaklaşmış ihramımı düzelteyim.. n’olurdu sanki bir defa tebessüm etseydin, sesini duysaydım. N’olurdu bir defa bana da selam verseydin… Ümitsiz değilim, bilakis çok ümitliyim. İstediklerim hayal mi? Asla… inanıyorum, istiyorum, bin yıl da geçse senli olacak her şeye razıyım, kaniyim. duam sensin… mesaim sensin özüm sensin gözüm sensin sen, sen, sen…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Yûşa Irmak, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |