Gerçek sanat, gizlenmesini bilen sanattır. -Anatole France |
|
||||||||||
|
Yine de cumhurbaşkanına ve de onun görevlerine baktığımda aklımda kalan tek görevi sanırım veto etme yetkisinin bulunmasıdır. Oldu da meclis bir yasa tasarısında karar kıldı, cumhurbaşkanı da veto etti, ikinci kez aynı tasarı önüne gelirse o kararı imzalamak zorundaydı. Bu durum işte eskiden çok canımı sıkardı. Kardeşim! Madem yetkin bir kere veto etmeyle sınırlı, zaten ikincisinde iktidar partisinin çoğunluğu ile tekrar kabul edilecek, niye en başta sıkıntı çıkarıyorsun ki derdim. Yaşlandım, yaş aldım, biraz da araştırdım… Şimdi tekrar düşündüğümde aslında Mustafa Kemal’in yarattığı sistemin çok manidar, akıl ve vicdan dolu olduğuna kanaat verdim. Neyse, neyse oraya sonra geleceğiz ama şimdi günümüze bir bakalım. Ülkemizin adı ne? Türkiye. Bu kadar mı? Hayır tabi ki. Ülkemizin tam adı Türkiye Cumhuriyeti. Ülkemizin şu anda yani 2019 yılında Cumhurbaşkanı kim? Ahmet Necdet Sezer. Eee evet. Ülkemizde eğer cumhurbaşkanlığı mevkisi devam etseydi bu kişi Ahmet Necdet Sezer olacaktı. Eee? Ülkede cumhurbaşkanı yok mu? Var. Fakat bir o kadar da yok. Nasıl mı? Şimdi ülkemizdeki şu anki durum şöyle… Cumhurbaşkanı; başbakanın yetkileriyle donatılmış olup dolayısıyla sanki bir başbakan gibi bir partiye, bir düşünceye ve de bir tarafa ait. Aynı şekilde cumhurun yani cumhuriyetin başkanı olduğu için de ülkedeki yani cumhuriyetteki hemen hemen her alanında tüm yetkiye sahip. Onun bu yetkilerine nazaran bir de ayıp olmasın diye tıkındırık ve de yetkisi kendi halkı tarafından sınırlandırılmış öylesine bir meclis var. Meclistekiler de, ne kadarı cumhuriyetçi bilinmez ama ya o başkanın düşüncesinde ya da ondan menfaat peşinde… Bu yüzden gün sonunda güç haliyle tek bir ideada yani tek bir tarafta toplanmış durumda. Güç; tek bir tarafta toplandığı için gerçekten cumhurun yani cumhuriyetin başkanı mantıken var mı? Tabi ki yok. Çünkü cumhurun başkanı partisiz olmalı. Parti – idea – değer gibi değerlerden ırak sadece salt ülke bekası için mücadele etmeli. Fakat ülkemizde milletin kararı adı altında yedi kere sekize onaltı cevabı veren, Allah – Muhammed ve vatan aşkıyla her Allah diyeni müslüman sanıp onlara boyun eğen naif vatandaşlarımız, bakarayla makarayla katakulliye getirildiği için iktidar partisinin başkanı aynı zamanda da cumhurun başkanı… Dolayısıyla kim olduysa ya da olacaksa olursa olsun öncelikli olarak kendi düşüncesinin savunucusu olduğu ve olacağı için; Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu olan Mustafa Kemal’in belirtmiş olduğu cumhuriyetçilik, laiklik, devletçilik, milliyetçilik, inkilapçılık ve de halkçılık düşüncelerini anlama, kavrama ve de uygulamada bazı problemler yaşayabilir. Sanıyorum yaşıyor ki iki yazıya, iki tweete tüm güç kendisinde diye insanlar dokuz – on seneye kadar hapis yatıyor. Sanıyorum ki insanlar hamam böceğinden bile korkacak kapasitede olan ana muhalefet liderinin partisinde olan İstanbul belediye başkanından umut bekler hale geliyor. Sanıyorum ki insanlar başkentin belediye başkanı sayesinde biraz daha özgür dolaşabiliyor, kendi olabiliyor. Toparlayacak olursam cumhuriyetin yani cumhurun başkanı Mustafa Kemal Atatürk ve Ahmet Necdet Sezer gibi büyük ağabeylerden olmalı. Küçük bir yanlışında, bir nevi yanlış ve zararlı olabilecek yasa tasarında sana hemen ceza vermek yerine seni uyarmalı, bak burayı yanlış yapmışsın sanki, tekrar bir kontrol et istersen diyerek seni kollamalı. Asla seni özgürlüğünden de alıkoymamalı. Sadece uyarmalı, doğru yolda ışık tutmalı… Böylelikle bizlerden de kendileri gibi doğru insanlar yaratmalı. Sen ”cumhurbaşkanlığı” sistemi ve mantığını ta o zamanlarda görüp yarattın Mustafa Kemal… Sen gençlik yıllarımda hiç sesini çıkarmayıp cumhuriyeti ve cumhuriyet hazinesini sessiz sessiz yükselttin Ahmet Necdet Sezer… İkinizde övülmek istemediniz, gerekeni yaptınız ve tarihte yerinizi aldınız. Ben yani sizlerin naçizane vatandaşınız Alp Şahin olarak şimdilerde esas değerinizi anladım… İkinize ve de sizin gibilere teşekkürler. Dilerim Türkiye cumhuriyeti ilelebet payidar kalır.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Alp Şahin, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |