..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
İnsan gülümsemeyle gözyaşı arasında gidip gelen bir sarkaçtır. -Byron
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Bilimsel > Felsefe > Bayram Kaya




2 Eylül 2019
Nasıl Yaşar Nasıl Ölürüz 8  
Bayram Kaya
Bunların hepsi 48i verir ama bunların her birinin ilişkisi ve ilişki düzeni ve bağıntısı, çekme itme; özellik ortaya koyma, özellik kazanma bağıntıları hiçbir zaman aynı değildir. 44+4=48 bağıntısı, 34+14 = 48 bağıntısını çekmez.


:EJD:
Hayatın da kendisine özgü bir çekim yasası vardı. Bu çekim yasasının adı birlikte yaşama (eşleyişle simbiyoz yaşamaydı). Büyük olamıyorsan büyüklüğün etkisine karşı birleşerek büyük olma. Yardımlaşma. Zıddı olma gibi alan durumlardı. Bu süreçler belli bir birim zamanı daha küçük parçalı süre durumlar kılmanın umulmadık avantajıydı.

Yalıtımlı bir inşa içinde parçalı bölüklü olan hayat, dış fonundan ayrıldığı evrensel bütünlüğün eksiğini; bütüne doğru olan imge ve eğilimini, dıştan birlik yapan organizmaların bu tür simbiyoz yaşam biçimi ile sağlıyordu.

Dıştaki olup bitenin girdisi yapılırken hücre zarının tepki koyması, kendi seçme ayıklamasını yapması karşısında yapılan bu tür tekrar ve çevrim yapan süreçlerin tekrarlarını öğrenen baskı ve yansıması vardı. Yansıma karşılığı sitoplazma içinde birçok çelişkin durumlardı.

Bu çelişkin durumlar, derişimdi. Derişimle oluşan baskı basıncın çekme itmesiydi. Derişmelere dek her bir yolun yaptığı her bir iz de fazdı. Farklı zaman ve başlanış eylemli bu eğimi takip eden eşzamanla zekâ bu izlek oluşu tamamlıyordu. Bunların protein kalıplarını çıkarıyordu.

Aynı zamanda simbiyoz yaşam parçalı tekli organizmayı birlikte yaşama içinde tutuyordu. Bağıntılıyı ilişkili yordu. İlişkin oluş birbirinin boşluk olan yandan eksiğini tamamlama yardımlaşması oluyordu. Böylece süreç bu tür parça olanın her bir ilişkin ligi içinde devamlı olanı sürekliliği ortaya koyuyordu.

Dalganın sürekliliği ve parçacığın kesikli oluş ikilemi içinde olan özdeksel yapı bu düzlem halin ;sürekliliği içinde organizmalar bu süreklilikle kendi dışında simbiyoz yaşamla; sosyal, toplumsal yaşamla; her biri kendi parçalı yaşam durumlarını ortaya koyuyordular.

Makro düzlemdeki yasalar, kuantum alemindeki yasaya benzerle ama kuantuma göre çok farklı koşulların içindeydi. Ve bambaşka düzlem ilişkileri içindeydi. Kuantum düzlemde kuantum durum içindeki her bir gerçekleşmelerin makro dünyaya doğru imaj ışığı altında yansımaları vardı.

Bu tür kuantum yansımalar, makro dünyanın makro düzlemi içindeki kendi derişim ve faz farkını veren özgünlüğün tekrarı ve çevrimleriyle makro olana dönüşecekti.

Tekrarlar zıt durumlardan kaynaklıydı. Kuantum imajlı yansımalar, evren sel yasanın faz geçişi içindeki imajına göre inşa olacaktı. İnşası olan imaj olandı. İmajın kendisi, makro alemdeki temel çalışma ilkesinin aynısıydı. Ve bu transformasyon hayat gibi kuantum süreçler ortaya koyan, artan birim zaman devinmeleri içinde olmakla, mikro olanın benzeriydi.

Makro alanda kuantum durumu veren süreçler; simbiyoz yaşamla, sosyo toplumsa yaşamla, üreten ilişkilerle ortaya konuyordu. Nasıl ortaya konuyordu? Süreçlerin her biri, bir birimlik kendi zamanını çok yüksek sayısal değerlerde parçalı süre durumlar etmesiyle, bu yapılar birim zamanı adeta kuantum zamana çeviriyorlardı.

Böyle olunca nasıl yaşarız diyen sorgulamayı anlamak, bilmek; nasıl varız demeyi anlamaktan, bilmekten geçer. Yaşam bir tanıma göre bir ortaya konuş değildi. Aksine yaşam ortaya konan ile ortaya konuş üzerinde okumalar yapıp, anlamlar çıkarmanın kendisiydi. Sürekli olanın parçalı kılınması, parçalı olanın sürekli olana refedilmesiydi.

Yaşam bir türlü de değildi. Yaşam çevreye göreydi. Deniz de başka, kara da başka, havada başka, stratosferde başka, 150° sıcak ve kaynar su ortamı içinde başkaydı. Kükürtlü ortamda başka, oksijenli oksijensiz ortam da başka. Normalden biraz fazla ışınlı ortamlarda başkaydı.

Bu nedenle kesikli sınırlı sonlu parça durumunu sürekli; sürekli olanını da parça durumlarıyla sınırlı sonlu yapmadan evrimini oluşmayan süreçle bir çırpıda olmuş bitmiş bir hayat olanaksızdı.

Şimdi bile hayat bir çırpıda olmuş bitmiş değildir. Hayat suda başlamıştı. Çünkü ultraviyole ışınları sentezleri parçalıyordu. 3-5m kalınlığındaki bir su kütlesi ultraviyole tehdidine karşı korunaktı.

Karalar, su içinde başlayan hayata göre ultraviyole ışınından zararsız miktarlara kadar arınan bir evrimle yaşanır bir durum olmadan bir çırpıda hayat olanaksızdı. Bir çırpıda olacak hayat dünyanın ilkine göre mi yoksa şimdisine göre olan evrimsel sürecine göre mi olacaktı?

Hayat dünyanın ilk duruma göre bir çırpıda olacaksa, evrim niye vardı? Yok eğer hayat şimdiki gibi baştan beri böyle var olacaksa, üç milyar yedi yüz elli milyon yıl önce insan niye yoktu?

Bu günkü hayat başlangıçta asla var olamazdı. Başlangıçtaki hayat ta bugün asla var olamaz. Bugünkü hayat başlangıçtaki hayatın değişen çevre koşullarına göre evrimle oluşan hayattı. Denizlerde karaya göre uyumlu, denizlerden havaya göre uyumlu bir hayat, bir çırpıda ve tek seferde olamazdı.

Yaşam birçok hamuleler bileşmeli düzenliliğin ortaya konuşuyla başlayan birçok sınama yanılma entegrasyonların evrimiyle kesikli sürekli devamla olmasıdır. Evrimsel yasaları olmayan hayat, değişen her çevre koşulları içinde yeniden, yeniden oluşamayacağı gibi çeşitlenemez, sürdürülebilir de olamazdı.

İşte çeşitliliği ve sürdürülebilirliği veren birçok durumlar entegrasyonunu bilmekle, bilgiyi demlendiren süreç bağıntılarıyladır ki, nasıl yaşarız türü sorusunun cevabını kendiliğinden bir anlama yapmamız olacaktır.

Geçmişte ve şimdi de geleceğe göre nasıl yaşarız sorusunun bir cevabı yoktu. Ve bu tek, tek cevapların hiçbiri, tek başına tam cevap ta değildi. 6x8 = 48'di tamam da 48 nasıl vardı? 48i elde etmek için illa 48 tane biri yan yana mı getirmeliyiz.

Bazen 48 tane biri yan yana getiren ilişkiyle 48i elde ederken; bazen 45 + 3le = 48 elde ederiz. Bazen 47,9 + 0,1 = 48i elde ederiz. Bazen 24+24 = 48, bazen 40+8 = 48di vs. 48i elde edişin her biri apayrı bir düzen ve inşa ilişkisidirler.

48 sayısı 47 + 1 miydi? Yoksa 30 + 18 Miydi? veya 25+ 8+2+7+ 6 mıydı? Sayısal ilişki düzenini belirtmekteki amacım, örnekte verilen ve örnekte verilmeyen onlarca sayı düzen ilişkisindeki hiçbir sayı düzen ve ilişkisi, kendi başına 48 tanımını tam olarak veremez.

48 sayısı sadece 13+13+13+9 olan sıra ve ilişki diziniyle var olmuyordu. Yani 48 sayısı bir kes de, bir türlü var oluşla var olmuyordu. Kendisini ele veren bütün sayı kombinasyonuyla 48 sayısı vardır.

Böyle olunca hayatın bağ ilişki düzeni ve dizilimini içinde de hiçbir türe göre olacak tanım hayat değildi. Hayat ta zaten bir türlü oluşla belirecek bir ve kavranacak bir şey değildi. İşte bunu kavramak için bu sayısal örneği verdim.

Bunların hepsi 48i verir ama bunların her birinin ilişkisi ve ilişki düzeni ve bağıntısı, çekme itme; özellik ortaya koyma, özellik kazanma bağıntıları hiçbir zaman aynı değildir. 44+4=48 bağıntısı, 34+14 = 48 bağıntısını çekmez.

48 tane 1+1+1+1...= 48 olarak vardı. 24+24 = 48 olarak vardı. 47+1= 48 olarak vardı vs. 14 x3 +6 = 48 olarak vardı. 50-2= 48 olarak vardı (108/ 2) -6 = 48 olarak vardı. Dahası 1 nasıl vardı? Örneğin 0,9 +0,1 = 1 olarak vardı. 0,3 + 0.3 + 0,3 + 0,1 = 1 olarak vs. vs. vardı.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın felsefe kümesinde bulunan diğer yazıları...
El Bel Baal 2
Tarihsel 2
İrade 1
Tarihsel 1
Anlamak Gerek 71
Kurtuluşun Felsefesi (Açkı 2)
Sosyal İlişki Toplumu Hedeflemez 2
Anlamak Gerek 43
Anlamak Gerek 70
Anlamak Gerek 55

Yazarın bilimsel ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Müruru Zaman 14
Sahiplik İmanı 1
Hatırlama 1
Mal mı, İnsan mı?
Mamon'du Belirme 1
Müruru Zaman 7
Denge ve Dengesizlik Süreçleri 24
Anlamak Gerek 26
Bağ Enerjisi 1
Sistem 15

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Aslına Yüz [Şiir]
Vah ki Vah [Şiir]
İsis Dersem Çık Ereşkigal Dersem... [Şiir]
Görmez Şey [Şiir]
Tekil Tikel Tükel [Şiir]
ve Leddâllîn, Amin [Şiir]
Mavi Yare [Şiir]
Mevsimsel [Şiir]
Yıkılışa Direniş Direnişe Yıkılış [Şiir]
Meşrep 3 [Şiir]


Bayram Kaya kimdir?

Dünyayı yaşantılaşan çabalar içinde duygunun önemi hiç yitmezse de, payı giderek azalmaktadır. Sosyo toplum bazlı, genel bir açılımla başlayan çalışmalarım da; bilim felsefesi içinde olunma gayreti güdüldü. Bu nedenle yazıların tarisel, sosyo toplumsal evrimli ve türlü doğa bilim verileri güdülü çalışma olmasına gayret edildi. Genel felsefem içinde bir bilgi; ne kadar çok bağıntısıyla söylüyorsanız, o bilgi o kadar bilinir bilgidir.


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Bayram Kaya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.