..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Roman yazmanın üç kuralı vardır. Ne yazık kimse bu kuralların neler olduğunu bilmiyor. -Somerset Maugham
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Bilimsel > Felsefe > Bayram Kaya




22 Haziran 2019
Kurtuluşun Felsefesi 155  
Bayram Kaya
Şimdi ezilen kesimlerin mülksüz olmaları, geçmişteki kolektif yaşayış içinde oldukları zamanı gizemli bir varlığın çekimini, düşünce dünyası içinde çağrışıyordular. Kendisini belli edip, kendisini çağrışan çekim; kolektif birim zamanlı, kolektif bir irade olan EGEMENLİKTİ. Kayıp üreten bileşenli kolektif paydaşlıktı. Kaybedilen kolektif oluştu. Kayıp yeni fark edilmişti.


:GIC:
“Egemenlik milletindi”. Kime karşı milletindi? demez iseniz sorunun cevabını alamazsınız. Siz egemenliği veren süreçleri yitirmedikçe egemenliğin farkında olamazsınız. İttifaklar mütekabiliyeti süreçlerle başlamakla ikinci tür egemenlik belirmişti. Görünüşte belli belirsizdi.

Egemenliğin temeli üretim ve üreten ilişkidir. Üretiyorsanız ve üreten bir ilişkiniz varsa, önce doğa karşısında, güdülmekten kurtulup egemen olurdunuz. Sonra da üreten başka bir üretim ilişkisi olan grup karşısında; muktedirlikle egemen olurdunuz.

İnsanlık üretmekle doğa karşısında egemen olmuştu. Ön ittifaklar içinde de diğer totem meslekli üreten grup sektörler karşısında, ilahi temsilci ilikle egemendiler. Üreten ilişki de üretim de kolektifti. Sahiplik te kolektifti. Dolaysıyla egemenlik de kolektifti.

Kolektif egemenlik kolektif mülkün özelleştirilmesiyle, mülk sahibi kılınan efendi saltanatı karşısında yitirilmişti. Artık egemenlik saltanat olan güce karşı verilecek olan bir kitle ve sınıf mücadelesiydi. Saltanatın gerisinde de El vardı.

Şu halde egemenlik saltanata ve onun inşacı mana anlayışı olan El ‘e karşıydı. Böylece egemenlik demokrasi tarihi ve özgürlük uğraşı olacaktı. Bu tutum üçlü bir sarmal egemenlikti.

Üçlü sarmal içindeki, güç te; mütekabiliyeti tutum olan demokrasi de; özgürlük te; kolektif olandı. Şu halde egemenlik şimdiden sonra yitirilen kolektif oluşun güncel şartlar içinde, güncel duruma göre, güncel konusu içinde; kolektif orjinli kökenin, adım adım geri alınmasıydı.

El, kendilerine mal-mülk vermediği kişiler karşısında kimilerine zenginlik vermişti. Böylece El 'in bu eylemi sınıfları veya kast sistemini doğurmuştu. El 'in keyfi paylaştırma yapan bu takdiri bütün kendi kötülüklerini ve çatışmacı çelişkilerini ortaya koymuştu.

Takdirde bulunduğu sürecin çatışma ve çelişkilerinden sonra El mülksüz olanların sefaleti karşısında mülksüz olanlara vaat etmeye, acımaya, lütfetmeye başladı.

Böylece El 'in ikinci bir karakteri belirecekti. Sonraki süreçte tevhidi olmak isteyen El' in bu tür ikili karakteri El' in kendi düalizmini ortaya koymuştu.

El mana anlayışına göre El istemedikçe siz ne emek harcamanızla ne de çalışmanızla malın mülkün sahibi olamazdınız. El 'in bu tür söylemleriyle tüm tarihi süreç, karartılmıştı.

El söylemi tek heceli ilk tür konuşma dilinin "L" sesinin al, el, ıl, il gibi sabit olmayan heceli okunuştu. El kolektif olana karşı kolektif olmayan ilk sahiplik ve özelleştirme ifadesini belirten mana anlayışıydı.

Mülk benim. Ben mülkümü dilediğime dilediğim kadar veririm. Dilediğime de vermem. Ve ben dilemedikçe kuluma hak ettiğinden başkası yoktur diyen bu söylemleri ile EL, tarih sel gerçeğin üzerine şal örtüyordu. Dahası bu tarz El mantıklı bu strateji bir gerçeği aramak yerine inanmayı tarihin başına bela edecekti. Bu inanma tarihsel olan groteskti anlamadan da çok farklıydı.

Üzeri örtülen gerçekliğin gizemi (okültizmi) adeta açığa çıkarılması gereken bir kara delik etkisi veren, kara enerji çekimini oluşturmuştu.

İnşacı ve tarihsel süreç kolektif birim zamanlıydı. Ola gelen nesnel ve somut süreçti. El 'in geçmişi yok sayıcı en belirgin söylemi, kuluma hak ettiğinden (kaderinden) başkası yoktur söylemiydi.

Kişi için hak edilen gerçeklik ve somutluk kolektif birim zamanlı çalışması ve bu çalışmaya katılan emek gücü filan değildi. El 'e göre hak, "Mülk benim" diyenin keyfi bir rızk takdiriydi.

El söylemine göre emek ve çalışma mülk sahibi olmaya meşruiyet veren bir dayanak değildi. Mülkün iyeliğine dayanak ve meşruiyet olan şey El 'in size mülk vermesi gibi afaki ve gerçek olmayan bir anlayıştı.

Mal mülk sahibi beyler, efendiler bu tür anlayış içinde; kolektif ve somut belirmenin üreten iradesi olan ilahın yerine geçen; özelleştirmeci ve soyut belirmenin mülkünden veren irade olan El gibi sanal bir meşruiyet üzerine oturmuştu.

Şimdi ezilen kesimlerin mülksüz olmaları, geçmişteki kolektif yaşayış içinde oldukları zamanı gizemli bir varlığın çekimini, düşünce dünyası içinde çağrışıyordular.

Kendisini belli edip, kendisini çağrışan çekim; kolektif birim zamanlı, kolektif bir irade olan EGEMENLİKTİ. Kayıp üreten bileşenli kolektif paydaşlıktı. Kaybedilen kolektif oluştu. Kayıp yeni fark edilmişti.

Bu kayıpla EGEMENLİĞİN farkına varmışlardı. Kayıp olan EGEMENLİK, ÖZGÜRLÜK ancak ve ancak kolektif birim zamanlı, kolektif güçle ortaya konurdu. Tekil süreçlerin egemenliği ve özgürlüğü yoktu.

Aksi olan durum belirmedikçe; bir durum zıddıyla kıyas olmadıkça neyi yitirdiğinizi bilemezdiniz. Keyfi mülk dağıtımı karşısında maldan mülkten yoksun kalan mülksüz lük; kolektif iliğini bilmişti. Neyi yitirmiş iseniz, neyi bulacağınızı da bilirsiniz. Eş deyişle ne bulacağınızı bilmezseniz, neyi bulduğunuzu da bilemezsiniz.

EGEMENLİK tarihi diyalektiğin ya da tarihi bilincin; kendi yitiği ve kendi aradığıydı. Bu süre durum halkın "hakimiyeti millet" te dediği, şimdiki koşullarda halk egemenliğiydi.

Yaşam içinde olup biteni beyazı siyahla; küçüğü, büyükle; uzunu, kısa ile özelleştirmeyi, kolektif karşıtı ile öğrenmiş olan insanın, bu tür imaj düşünceleri kişinin düşünmesine, aklı işletmesine bol bol yetiyordu.

Çözümleme ve birleştirme düşünmesini yapan yetenekli kişi, tarihsel süreci analiz ediyordu. Kolektif düşünce ve kolektif deneyler içinde inşacı olmuştu. Bu inşa içinde yaptığı kolektif üretimlerle ortaya konan süreç; olup biten nesnel süreçti. Bu nedenle insan kolektif oluşu, kolektif egemenliği, kolektif özgürlüğü; gördü.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın felsefe kümesinde bulunan diğer yazıları...
El Bel Baal 2
Tarihsel 2
İrade 1
Tarihsel 1
Anlamak Gerek 71
Kurtuluşun Felsefesi (Açkı 2)
Sosyal İlişki Toplumu Hedeflemez 2
Anlamak Gerek 43
Anlamak Gerek 70
Anlamak Gerek 55

Yazarın bilimsel ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Müruru Zaman 14
Sahiplik İmanı 1
Hatırlama 1
Mal mı, İnsan mı?
Mamon'du Belirme 1
Müruru Zaman 7
Denge ve Dengesizlik Süreçleri 24
Anlamak Gerek 26
Bağ Enerjisi 1
Sistem 15

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Aslına Yüz [Şiir]
Vah ki Vah [Şiir]
İsis Dersem Çık Ereşkigal Dersem... [Şiir]
Görmez Şey [Şiir]
Tekil Tikel Tükel [Şiir]
ve Leddâllîn, Amin [Şiir]
Mavi Yare [Şiir]
Mevsimsel [Şiir]
Yıkılışa Direniş Direnişe Yıkılış [Şiir]
Meşrep 3 [Şiir]


Bayram Kaya kimdir?

Dünyayı yaşantılaşan çabalar içinde duygunun önemi hiç yitmezse de, payı giderek azalmaktadır. Sosyo toplum bazlı, genel bir açılımla başlayan çalışmalarım da; bilim felsefesi içinde olunma gayreti güdüldü. Bu nedenle yazıların tarisel, sosyo toplumsal evrimli ve türlü doğa bilim verileri güdülü çalışma olmasına gayret edildi. Genel felsefem içinde bir bilgi; ne kadar çok bağıntısıyla söylüyorsanız, o bilgi o kadar bilinir bilgidir.


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Bayram Kaya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.