Bir dost nedir? Öteki ben. -Zenon |
|
||||||||||
|
Demek ki bu aşamada sunu yapma nedeni içinde canını kurtarma ölüsünü yenmekten kurtarma elbette öncelikti ve vardı. Ama üretilen üründen sırf bunlar için kurtulmalık pay vermek ikinci önemde ve tali bir gerekçeydi. Ölüsünü ve canını kurtarmayı direnerek te yapabilirdi. Zaten bu güne kadar da hep öyle yapıp ayakta kalmıştı. Ama bu kez bir nedenden ötürü direnmeyi göze almak istemiyor, başaracaksa bile özellikle direnmekten kaçınıyordu. Üreten grup üretim yapmadığı dönemlerdeki saldırgan ve yamyamca olan tutumlarından empati ile kendisine bakarak bildiği şey, o grubun da kendisi gibi aç, bitkin ve bu nedenle saldırgan olduğuydu. Bunu anlamış ise bunu savuşturmayı da anlayacaktı. Tehdidin, üreten grup geleceğine de bir tehdit olduğunu kavramıştı. Bu tehdide salt savunmayla engel olunamazdı. Asıl neden üreten grubunu, kendi üretim gücünü korumak, sürdürmek zorunda olduğu sorumlulukla beliren bir mesleği vardı. Meslek öğretici ve meslek yapıcıların kaybı göze alınamamakla direnme yapmak istemiyorlardı. Üreten totem grubun bu mesleğe ve bu mesleği yerine getireceği bir nüfusa ihtiyacı vardı. Sonuçta bir sağlama şekli olan totem mesleğini grup koruyup kollama eğimi içinde oldu. Göze alamadığı direnmek değil buydu. Bunu da ona kimse söylemiyordu. Üreten mesleği söylüyordu. İçinde olunan üreten totem meslekli alanın sağlatması olan üretim grup ihtiyacının karşılanmasında bir güvenceyeydi. Üretim becerisi grup sağlatmasın içinde bir garantiydi. Üreten süreç grubunu bir rahata, bir konfora erdiren süreç olmasıyla bu ruh grubu sunu yapmaya eğim ve olanak ediyordu. Grup içinde grubu bu eğime göre sunu yapmaya götüren böylesi bir tutum alış, grubun öznesinde yeni bir çıvlama olarak yansıyordu. Grubun kavga içinde olacağı bir durum ya da direnerek savunma yapması; zaten grubun kırımı olması yanında fazladan bir durumla totem mesleğini yapacağı gücü de kaybedeceğini bilmesiydi. Tehdide karşı ola gelen savunma tipi, uzun erimde üreten durumun nazikliği ile çelişiyordu. Savunma ve doğada sağlamaya kodlanmış grup refleksi; ikiye bölünüp üreten ilişkilere doğru kayıyordu. Güçlenen yan, önem verilen yan yeni sürecin kodlarına eğilim etme refleksiydi. Güvence getiren durum karşısında kavga veren bir direnç yararcı, akılcı olmayacaktı. Gerek sahibi olduğu üreten iş gücü nüfus kaybını, gerek totem mesleği sahipliği olan kaybı göze alamıyordu. Göze alamadığı şey (üreten olanak) tehdide karşı barışçıl diyeceğimiz sunu yapma, sunuda bulunma yansımalı tutumu ortaya koymuştu. Sunu yapabileceği olanağına yönelmenin ortaya çıkmış olması, yeni zamanlı yeni boyutla grubun barışçıl olmasını açıklıyordu. Değilse üreten grup tesadüfen barışı sevdiği için, barışı düşündüğü için barışçıl değildi. Barış bir güce bir tehdide karşı denkleşme ilişkisi değildi. Barış Kayıplarını göze alamayacağınız durumların olanağıyla ortaya çıkan yararcı durumdur. Bu yararcı durum daha öncesinin olanağı içinde olmamakla tehdide konu olan durumu barış denen taktikle ortay koyuştu. Kendisini yemek için saldıran barbara kendi emek ürününü sunu yapmakla; emeğini kurban ya da kurtulmalık verip; yaşamını üretmesini tehdit eden gruba tehdidi savuşturucu bir tür tanışma, aitlik yaklaşması veriyordu. Bu yeni durum da tarihte bir ilkti. Denkleşen bir savunma ilişkisi değildir. Bu yeni turumu birisi ya da totemi ona “barışın iyi olduğunu söylediği için grup böyle bir tavsiye ya da öğüt durumla barışçıl değildi. Üstelik bu barışçılık ta tek yanlıydı. Hani alet işler el öğünür diye bir aforizma vardır ya. Bunun gibi üretim süreci işler öncede olmamakla akıl edilmemiş yepyeni olanak durumla yepyeni taktik süreçler ortaya konurdu. Karşı grupta yeni durumun değerlendirme bilinci ve olanağı oluşana dek karşı tutumda hiç barışçıl yaklaşım yoktu. Karşı barbar grubun böylesi bir tutum olanağı da yoktu. Eğer, zamanla ilk sunu yapan grubun karşısındaki bir grup ta, farklı bir totem meslekli üretim ilişkisi içindeyse; o da meslek sahipliğini ve mesleği icra eden nüfusu koruma pahasına, paha tehditti duyma kaygısı içinde karşı grup gibi karşılıklı duyulan barışçıl algı davranışı sergiler olacaktı. Barışın böylesi temeller dışında bir anlamı yoktu. Yok, sunu yapan grubun karşısındaki grup, sadece üretim yapamamasıyla barbarsa ve barbarlar yamyamlığa devam ediyorsa; bu süreç tek yanlı savunma ve barış sunusu olmaya devam edecektir. Üretim yapan süreç kırımı ve üretimi kaybetmeyi göze alamayacaktı. Barbarlık döneminde cana can savaşan grup şimdi üreten yapısıyla az çok sakin kaygıdan uzak tutumlaydı. Bu çok şeydi. Ta ki barbar ve yamyam grup üretim ilişkisi yapıp; av çıkanın da av olacağını düşünüp kendisinin de bir kırımla meslek sahipliği (üretim yapma sahipliği) kaybının olacağını duyma kaygısı; aksi bile olası olmakla beraber; bu gruptaki yeni eğilimi karşı grubun kaygısına denkle yen bir sunu yapana kadar bu tek yanlı durum, sürecekti. Aksi durum içinde olan barbar grup, sunu yapmayıp ta; sadece sunudan yararlanan kırım yapıcı süreç olmasıyla gelişmeyi bir süreliğine sınırlayan süreç olacaktı. Ama evrensel zamanın yönü enerji düzenlemeli bağıntı süreçler nedeniyle hep değişmede ileride olmadan yanaydı. Zamanın ruhu gidişata, konjonktüre, değişmenin gelişmenin ruhu olan akış yönüne uymamakla; barbarlar büyük oranda ve uzun sürede seçme ayıklamayla elenip yok olacaktı. Çünkü çevre av ve yiyecek toplama alanları otlak mera ve tarla bağ bahçe olmakla doğal yaşam alanı olmaktan az az çıkıyordu. Yani daralan yok olan sağlatma çevreleri nedenle barbarlar da uzun erimde ya barbar kalıp bu tür kıtlıkla yok olacaklardı; ya da üreteceklerdi. Veya yok olma karşısında uygarlara yaklaşacaklardı. Bu tür süreç gelişmeleri içinde tek yanlı ya da karşılıklı sunu yapılan kutsal buluşma ve sunu yerleri bir temas ve gözetleme yeriydi de. Buralar üretmeyen barbarlıktan teması gerçekleştiren uygarlığın iz bırakan anı yerleri olmakla ilk TAPINAK deniliyordu. Tapınak sunuları ve giderek tapınak buluşmalı ilk temasların uzun erimli yaşanan ortak anıları tapınak hukukunu kafalara istifam etmişti. Karşılıklı hediye sunumu yapmanın bir tür deneysel ya da tecrübi alışması olacaktı. Bu alışma tekrarları bir ilham, bir içe doğma bilinç yansıması olmakla; süreci çevrimli, kurallı akıl etme olacaktı.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Bayram Kaya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |