Edebiyat yaşamın öncüsüdür, onu öykünmez, ona istediği biçimi verir. -Oscar Wilde |
|
||||||||||
|
İttifak dediğimiz ilk tufanlar, Sümer ve Babil’deki anlatımlarda yeri gökten ayırıyordu. Aşağı topraklar olan Sümer’in Sinaar bölgesini yukarı Akad topraklarından ayırıyordu. Ve bu ayırma işlemi grup temsilciler olan ilahlara, daha sonra da ilah grubu insanlara isim vermeyle devam ediyordu. Bu yeni ilişkileniş biçimleri içinde olup bitenler tamamen totem hafızada olmayan bilinçlenme ve travmalardı. İttifaklar söze başlarken “Lam Abubi-tufandan önce” ve “Arki Abubi-Tufandan sonra” diye sözlerini sürdürüyorlardı. Tufan öncesi dönem, çevreden izole olan; etrafından soyut olmuş totem dönemdi. Tufan sonrası, üretim hareketini başlatanlardı. İnsanı ortaya koyanlardı. Uygarlığı ortaya koyanlardı. Ve Nippur, Eridu, Bad-tabira, Uruffak, Larak, gibi beş kült merkezini ittifak dediğimiz ittifakın merkezi yapacaklardı. Sırayla yönetimin üstlenileceği yapı konfederasyona katılıyorlardı. Eğer tufan söylendiği gibi su basması gibi bir durum olsaydı, hiç tufan gibi bir yıkımdan sonra “beş şehir” ortada kalır mıydı? İttifak yapmayanlar bu sayı içinde değiller bile. El iman ahdi boşuna mı ortaya çıkmıştı? El iman ahdi kendiliğinden ve zıddı bir durum olmadan mı ortaya çıkmıştı? Öncesi olmadan mı El konuşuyordu? Ya da El neye göre konuşuyordu? El iman ahdi neye karşıydı? El bir taneydi de iki üç beş tane El olduğu için mi öfkelenip, El ortaya çıkmıştı? El neye göre bir taneydi? Kuşkusuz ki çokluğun oligarşin tevhidinden ötürü bir taneydi. El’in tekillik çoğulluk mevzuu, ya da El’in tekillik çoğulluk bahsi. Yahut ta El’in tekillik çoğulluk hususu. Veya El’in tekillik çoğulluk konusu şöyleydi. Gerek makro düzlemde gerek mikro düzlemde 0°'nin 1°'ye oranı, akıl almaz denli davranış ve alan etkisinin basınç ve baskı farkını ele veriyordu. Var oluş bu zıt davranışlı baskı ve basınçla ortam içinde sahne (meydan) alıyordu. Var oluş bu tür özellikli belirmeydi. Ve her özellik te diğer bir duruma oranla zıt durumlar belirmesiyle var oluştu. Çoklu birlik tekil durum noktalarında, öz olarak değil ama görüntü bağı olarak, bir tekil görünümle gelip geçicilikler içinde birçok belirimleriyle gelip geçmiştir. Gelip geçmeye de devam ediyordu. Totem yapı sağlatan dayanışan gayret birliği ortaya koyan, güvenliği sağlayan süreçleriyle bir birlik ve tekliktir. Buna totem bağ ya da totem kardeşliği veya totem ata bağlacı gibi tekil isimler veriyorduk. Ama totem yapı kişilerden oluşmakla çokluktu. Yine totem yapı kişilerin farklı duygu düşünce istek ve eğilimleri ile nicelidirler. Yani totem alan tekilliği de birçok farklı belirimle davranışlar yığılmasıdır. Kişi dahi eylemsizlik yasası nedenle kendi içinde birbirine zıt durumların istek belirmesi içinde en az ikidir, ikilemlidir. İttifak içindeki her bir totem yapılar; bir ittifak içinde kendi üreten ilişkileri nedenle bir birkaç sektör hareketi nicelemeleri olmakla, bir çokluktular. Yani ittifaklı her bir grup niceli üreten ilişkiler nedeniyle bir çokluktur. Diğer yandan ittifak ta, ittifak çevrimi içinde kaç tane sağlatan sektör hareketi olurlarsa olsundu, ittifak hareketi olmakla (ittifaka özgü üreten ilişkiler olmakla) sektör hizmetleri toplamı da i ittifak nedenle tekil durumdular. Yani ittifak referanslarını veren durumla ittifak bir çokluktur. Ama aynı referanslara bağlı nicelikler aynı eksen çevirimiyle de bir birlik ya da tevhittiler. Tamlaşmaydı. Yani var oluş teklik ve çoklukladır. Teklik, çokluktaki tevhidin entegrasyonuyladır. Çoklukta zıddıyla iki yani bir ve çok olan var oluş içinde kişiler gibi niceli ve aynı üretim ilişkisi içinde bir buğday üretmek gibi tek bir nitelikti durumlar olmakla tekildi. Teklik ve çokluk aynı alan içinde bir bağıntı gereği birbirinin yerini alan gelip geçici durumlardır. Aradaki bağ “üretim” bağı olsun. Üretilen de buğday olsun. Üretim alanında üreten ilişki ile bir tek buğday üretimi yapılmakla ürün çeşidi tektir. Ama bir çeşit ürünü üreten kişiler de o üretim ilişkisi içinde bir çokturlar. Var oluş hiçbir zaman tekil durumla sürekli olamamıştır. Böyle tekli, zıttı olmayan; kutupları, çelişkileri olmayan durumlar içinde ne zamandan ne mekândan ne devimden ne değişip dönüşmekten vs. söz etmek olası değildir. Bunlardan söz ediyorsak, bunlar sadece tekil durumla söylenir değildir. Tekil durumu olmayanın zıddı olan çoğulu da olmaz. Var oluş ve var oluşları söylem sel olarak belirtme hiçbir zaman durduk yerde tekillik konusuyla ortaya çıkmamış ve çıkamamıştır. Ve tekilliğin şartlarını ortaya koyan bağıntılar olmadan çoğulluk; çoğulluğu ortaya koyan bağıntılar olmadan da tekillik olamazdı. Salt başına tekildi oluş ve tek başınalık ifade eden hiçbir söylem “inşa ve var oluş kuralı ya da dinamiğin yasası” değildir. Tekil durum salt başınalıkla oluşamaz da söylenemez, tanımlanamaz da. Güzeli çirkinle, açığı kapalıyla, az olanı çok olanla vs. söylersiniz. “Hava sıcak derken” 26° sıcağı 25°, 24°… 20° gibi birçok niceli duruma (azalan ısıya ya da soğukluğa) göre söylersiniz. Havayı da taş, toprak, ağaç, su, yağmur vs. gibi belli bir oluşum şekline göre başka türlü zıt bağıntı olan bir kontrasta göre söylüyorsunuzdur. Bir şeyin zıttı yoksa, tanımlanamaz. Ölçülemez. Kıyaslanamaz. Değişemez vs. olukla teklik; gereği (karşıtı-zıddı) yokken ben tekim, tek olanım deyip ortaya çıkmaz. Büyüğüm derken küçüğünün olması lazım. Ben tekim derken örneğin “matematik çözenler içinde” matematiği her haliyle çözen bağıntı olarak tektir. Ama aynı kişi (tek kişi), çok iyi bağlama çalanlalar birçok kişi içinde tek olan bir virtüöz kişi karşısında da “bağlama çalan bir çoklardan sadece” birisidir. Siz tekil bir kolektif yapı içinde iken açlığını karşılayan bir çoklara göre vücut olarak bir tek kişi iken tekilsiniz. Ama tekil kişi olarak siz kolektiften yol, su, elektrik, araba, sağlık, eğitim, televizyon, telefon, internet vs. isterken 9 kişisinizdir. Ya da kamudan dokuz parça iş istemekle, istediğiniz her bir parça işle bir çoksunuz. Her biri bir bağ ve bağıntıların zıt durum belirmesi olmakla her biri bir varoluşlar entegresidir. Her şey bir özellik bağı ile tekil, birçok özellik bağı ile de çoğuldur. Oysa günümüzün eytişim sel (diyalektik) anlayışı içinde baktığımızda, hiçbir inşa kuralı içinde olmayan varlığı bile olmayan tekillik tanımı El ile müsteardır (eğreti durur-takmadır). El ile müstear olan güya tekillik ikinci tanım ile “iradedir (muhtariyettir). İnşa kuralı olmamasına rağmen El’e tek denmesi ile ve iradesizlik karşısında iradesinin olması ile de El en az iki tanım üzerine oturmakla, çoklu ve çelişkili bir belirmedir. El’in tek olması sömüren adaletin mantıken yürür de olması için insanları konuşamaz eden, insanları suskunlaştıran bir söylem olmakla El’in kendi varlığının bilinmesi olarak ortaya atılan saçma bir savlamadır. Eğer evreni El yaratmışsa, evrenin işleyişi bile tekillik üzerine değildir. Evren görünen kadardan daha fazla ya da daha azı olan görünmeyenden oluşur (karanlık madde ile zıddında oluşur). Ki El’in kendisi bile bir şeye karşılıktır. Kendisi neydi? Ortak tanımazlıktı. Ortak tanır olan kimdi? İlahtı. Şu hal de El ilaha karşı ve ilahi mantık üzerine bir inşadır. İlah ta enerji sağlamalı süreçlerin kolektif paylaşanla iş bölümü ve yardımlaşma yapması üzerine bir inşadır. Değilse kimse ben ilahım diye ortaya çıkmamıştır. El’in baki bir teklik söylemi El’in zıttı olan kolektif (ortaklaşan) anlayışa karşı var oluşuyla da kökten çelişiktir. Hayat ve var oluş niceli ve niteli enerji akışlı düzenlemeler olmakla, zaten tekil değildir. Tekil üzerinde enerji akmaz. Tekil, olsa olsa akmayan dural bir enerjinin tümü olurdu. Ki bu da mevcut duruma göre anlaşılmaz olandır. Var oluş ve hayat akışlı devimli vs. türü niceli olmak dışında hiçbir amaç içermez. Akış ve niceli oluş bir amaç değildir. Akar su nereye ve nasıl gideceğini bilmez. Kesikli sürekli durum içinde alan eğimiyle sınırlı sonlu olur. Nehir kıvrılmak için baraj olmak, bulanık akmak için, insanı boğmak için, insan su içsin ya da içmesin diye akmaz. Şeyler zıt, niceli durumla vardır. Bu durumların birbirine bağ enerjisi olan bağıntı durum belirmeli çevrimleri (tekrarları9 içinde biz onları amaçlı görürüz. Daha doğrusu bu bağıntı durumları bizler, kendi öznel mantıklı anlama ölçeğimize indirgemekle süreci yamultup bir amaçlılık atfederiz. Bunun nedeni kendi yalıtımımız içine “en az dış dünyayı almakla” dış dünya davranışı gibi düşünememenin daracık sınırlanması içinde oluşukla groteski ilikti. Olgu, olay ve süreçleri değerlendirip onları anlamak için amaçlı davranış atıfları söyler olmamız da evrenin davranış biçimi olmamakla doğru değildir. Şu da var ki kolektif davranış gerçeğin uzağında değildir. Yani dünya ölçeğinde insanlar bir kişinin asla yapamayacağı kadar birçok deneyin bir anda vücut buldururlar. Bu deneyden gelen bilgileri bir araya getirirler. Bunu kolektif deney ile kendi anlama ölçeğimize indiririz. Üretilen bu bilgiler gerçekte olup bitenin öyle çok ta uzağında değildirler. Totem yapı hem 50-60 kişi ile hem sağlasan iş bölüşümü yardımlaşma gibi parçalı süre durumlar birleşenin çokluğuyla tekildir. Ve Totem alan enerji sağlatımını yardımlaşma üzerinde düzenler. Yardımlaşma süreçler entegresi olan tekil çevrim üzerinde oluşan bir enerji çevrimidir. Kolektifi iliğin ikinci aşaması olan üretim alanının istihsal yapması da böyledir. Çoğulluğun üreten ya da yardımlaşan bağ üzerinde tekil olmasıyla toplum da böyledir. Yani toplumlar üreten ilişki üzerinde sağlanmalı olmakla toplumlar teklik te çokluğun enerji düzenli kolektifi iliğidir. Var oluş kendisinin beliren bir durumu karşısında, var olup ta beliremeyen birçok oyuk alanları üzerinde de yine kendi zıddıyla birlikte, bir ve çok oluşla bir arada belirişti. Bu bir asalağın oluşmasındaki “oyuk alan etkisiydi” de. Ve eylemler karşılık oyuk alan etkisiyle (zıddıyla) var oluştu. Yani var oluş çoklu “alan etkili” bir belirme durumuyla bir ve bir çoktu. Kolektifi ilik üreten bağ enerjisiyle TEKİL, paylaşan enerji ile ÇOĞULDUR. Totemi sosyal yapı ve toplumsal yapı; kolektifiydi. Kolektif iliğin kişide olmayan yükselmiş bir enerji bant seviyesi vardır. Bu kolektifi ilikten ötürü kolektif yapı kişi ve kişilerine yüksek bir enerji bant seviyesi bilinci yükler. Kişi bu bilinçle totem alan içinde sağlatan organize eylemlerle olurlar. Üreten ilişki içinde de yüksek enerjili bant seviyesi kişileri sektörlere göre dağılan parçalı bir enerji bant düzeyi içinde duyarlılıkla özellikle kılarlar. Demem şu ki alan içindeki o kişilerin ilişki bağ biçimine göre sahip olduğu sinerjilerinin yükselmiş bir enerji bant düzeyleri vardır. Toplumun yükselmiş enerji bant düzeyi toplumun içine bir baskı basınç kuvvet türü olan bir alan etkisi uygular. Buna “toplumsal düzeyli enerjinin etki alanı” diyorum. Yani toplumun kişilere yükseltgenmiş “alan etkili bir var oluş etkimesi” vardır.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Bayram Kaya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |