Kötü bir barış, iyi bir savaştan daha iyidir. -Puşkin |
|
||||||||||
|
70 ışık yılı öteye gitmeyeceğiniz bir uzay yolculuğu için durup dururken; 70 ışık yıl öteye gidecek donanımla bir uzay gemisini pek pek inşa etmezsiniz. Ama yetmiş ışık yılı öteye gidecekken de, Dünya yörüngesinde olan bir uzay aracı teknik ve teknolojisiyle bu yolculuğa çıkamayacağınız da, pek açık olup; bu uzaklığa uygun araçları geliştireceğinizin diyalektik ve geri beslenin yasaları da zorunludur. Enerji sağlamalı ve enerji kullanımlı üretim; sizin dışınızdaki kişilerin, sizinle aynı özel bağıntı içindedir. Sizinle aynı bağıntı içinde olmakla; o kişilere göre ve o kişilerin de size göre olan bir kullanım değeri üretmelerinin ara bağlacı sizi çekimler ve çevrimler. Ortaya konma ile size çekim, çevrim olan farklı emek konuları; değiş tokuşları ön gören zorunlu bir bağ enerjisidirler. Bu nedenle sizin için olmamakla görmeyen kişiler için üretilen bastona, sizin arz ve talebinizin oluşmaması gibi uzaya gitmeyi siz yararlı görmeyebilirsiniz. Uzaya gitmenin arz talebi sizde oluşmamış olabilir. Uzaya gitmenin gerekli olup olmamasını kararını siz de değil; arz talepte de, değil; kolektif bilinçte oluşmasının vermesi yeterlidir. Üretim mutlak tüketim için vardır. Üretimin içinde kişi tasarrufu yoktur. Çünkü üretim kişisi değildir. Kendiniz için yaptıklarınız da zaten üretim değildir. Üretim de kolektif, tasarruf ta kolektiftir. Ve dahi üretemediğinizin tasarrufunu yapamazsınız. Tasarruf kişisi birikimle, hemcinsleri üzerine egemence bir güç ihraç etmek için değildir. Belki sizin olduğunuz yerde değil ama kolektif inşanın kapsama alanı içinde olan bir yerde; zıtlığın mutlak dönüşümü olan İyi ve kötü günleri gören kolektif güç; ortak emek güçleri üzerinde biriktirir. Toplum zaten “kolektif üretim olmakla, zorunlu bir kolektif tüketimi (payı), destekler. Tüketim süreci özel ve sosyaldir. Sosyalleşir. Üretmeden özel sosyalleşme içinde olamazsınız. Özel bir sosyalleşme ortaya koymadan da Zeki Müren’i tasarruf eden girişmeli birikimler yapamazsınız. Bu nedenle olası olmayan kişisel üretim ve kişisel birikimli tüketimler; toplumun değil; sömürünün öngörüsüdürler. Üretemediğini tasarruf eden kişilikler; sömürü olmanın adalet ve hukuk yoluna sapma olmaktadırlar. Kendiniz için hıyar yetiştirebilirsiniz. Ama kanser ilacı üretemezsiniz. Hıyar yetiştirmekle meşgul olan kişi polinomları, integral ve türev hesaplarını; elektroniği, transatlantiği vs. ortaya koyamaz. Ortaya konulamayanlar hıyar yetiştiricisinin salaklığından değildir. Bunlara üretir muktedir yetenekte olsa zamanı olamayacağı için kişinin bu konulara diyalektik eğilimi de oluşamaz. Hıyar yetiştiricisi hıyar yetiştiricisi olduğu için hıyar yetiştiricisi gibi düşünüp çevresini etkilemez. Hıyar yetiştiricisi olmakla hıyar yetiştiricisi, hıyar yetiştiricisi gibi düşünür ve çevresini öyle etkiler. Hıyar yetiştiriciliğini seçen kişiye bu yollar daha başta tıkanır. Meyve için dala tırmanan süreç ile güvenlik tedbiri alan süreç, çocuğa bakan süreç, ateş yakan süreç vs. hep aynı anda olup bitmek zorundadır. Değilse önce ağaca çıkıp sonra güvenlik tedbiri alınmaz. Kolektif oluşun ana sosyo toplumsa kuralı budur. Bu parçalı ve bir arada olur süreçlerin kendi genelliklerinin birlikte gideni, eş zamanlı olmak birbirine denk ve karşılık gelmek zorundadır. Siz buğday üretirken birinin size kumaş dokuması, diğerinin sizlere sağlık ve bilgisayar üretmesi vs. vardır bu denk gelen süreçler içinde. Yani bu; üretim sürecinin kolektif olma karakteridir. Kolektif girişme varsa, üretim de vardır. Kolektifi oluş yoksa yalın yapılan işler için üretim de yoktur. Yetiştirdiğiniz hıyar akıllı telefon almaya dönüşmüyorsa bu yetiştiricilik üretim değildir. Üretim; emeği ve emek ürünlerini başka kişilerle paylaşır. Ve bunları birlikte götürmenin işbirliği veya yardımlaşan dayanışma takasları olur. Üretim iş bölüşümü olurlu süreçler toplamlıdırlar. Sömürülen siz olmadıkça sömürme size çekici gelebilir. Sömüren anlayış ta sizin ufuk vukuf yetinizin olmadığıdır. Diyalektik olur ve tarihi olur bir bilinç içinde olmadığınızın göstergesidir. Kolektifin gücü üzerine oturan El; kendi uhdesindeki sahipliği olan malını mülkünü kendi emek gücü iyeliği üzerinde kazanmış olmasını hiç açıklayamaz. Bu yüzden burayı inanmanın imanın (yalanın) konusu yapar. Bu nedenle köleci sistem içinde; ön ittifakların aksine somut; üreten ilişkilere dayanmanın, bağıntısı olan ahit girişmeleri yerine; somut olan yerine somut olanın işlerliği üzerine soyut iman akdini modüle ederler. Oysa El üzerine iktisap edilen ortaklığın gücü, kişinin değil; değiş tokuşa konu olan üretimlerin ortak eylem sahipliğidir. Üretimden gelen gücünüz nedenle, anlaşmalı sözleşmeli ahit içindeydiniz. Üreten ilişkiyi yok sayıp; mal sahipliğini anlaşmanın ya da ahidin temeli yaparsanız; mal mülk sahipliği karşılığında sizin de mal sahibine emeğinizi sunmaktan başka çareniz yoktu! Sistemin en başına konulan illüzyon buydu. Mal mülk sahipliğinin (üretim gücü sahipliğinin) baskı ve basıncıyla siz de mülk sahibi efendiye çalışma sunmayı zekâ olarak (!) algılarsınız. Yanılsama olan bu aldanmayla sizin çalışmanız size lütfa uğrama gelir! Efendi de size karşı lütfetmiş olur! Bu da göstermektedir ki üreten ilişki El yasası içinde tamamen sanal, yalan ve aldatan bağlar üzerine inşadır. Sistemin başında ne iyelik ne de çalışmanın lütuf olması vardı. Aldatan sanal bağlar (putlar), hiçbir üretme ve girişme yapmazlar. Üreten ve giriştirir olan bağ, üreten ilişkilerdir. İşte bu tür üreten ilişkilerin her bir gerçek devim alanlı nişleri; yalan ve aldatan put anlamlarla doldurulur. Böylece gerçek olanın işlerliğinin gizlenmesi, sanal olanın; süreçleri çekip çevirmesi sanılır. Hiçbir şey tekil olukla sürekli değildir. Yağmaz olan yağar. Yağacak olan da yağmaz oluşuyla süreklidir. Zaten yağacak olan ve kesilecek olan yağmur vardır. Aynı yerde ve ayrı ayrı mekândı alanlar içinde dua eden kişi tekrarları dua sürekliliğini oluşur. Bir özel bağıntı içinde soyut ya da somut olan İki genellik mutlaka karşılaşır. Kesikli süreklilik içinde edilen duanın yağan ya da duran yağmura mutlaka denk gelmesi kaçınılmazdır. Siz tokken çevrenizde bir açlar kesikli sürekliliği vardır. Siz açken de çevrenizde de bir toklar kesikli sürekli liginin devamlı oluşu vardır. Tokluğunuza denk gelen tokluğun soyut şükrü, açlara neyler? Açlığınıza denk gelen yalvarma duanız tok olana ne gelir. Ayşe’nin dua eylemi biterken, Zeynep’in duası çoktan bitmişti. Ama bu kez de Yasemin’in duası henüz başlamıştır. Ve dahi sırada Gülcanların duasıyla, dua etme süreci bu kesikli tek tek durumların kendi tekrarı olan akışlarıyla sürekliliktirler. Siz kesikli durumunuzla bir an hastasınızdır ya da dua ediyorsunuzdur. Oysa hastaneye gittiğinizde hastalık ve hasta hizmeti sürekli olukla bir akış içinde, devamlılık arz eder. Dua beyhudedir. Çünkü dua ne üretimin ne çalışmanın ne sahipliğin ilişkin nedeni değildir. Ama böyle sandırılır. Devamlılık ya da genellik sizin parça veya kesikli oluşunuzun dışınızdadır. Duanızın da dışındadır. Yani kendi neden seli oluşunun içindedir. Ve genellik sizden, sizlerden bağımsızdır. Siz kendi ufkunuz içinde zaten birlikte olanla birlikte giden genelliğin beliren durumlarından birine ya da her ikisine birden; mutlaka denk gelirsiniz. Yani siz hasta ya da sağlıklı olan veya aç ya da tok olan genelliğin her birine; dua etseniz de; etmeseniz de; mutlak denk gelirsiniz. İşte dua süreci de böyledir. Sizinle ve sizin duanızla bu süreç kesikli olurken; sizin dışınızda olan kişilerin de aynı ve farklı zamanlar içinde olacak dua süreçleri de bitmez. Başka kişilerin sürece katılan duaları ile dua eylemi de süreklidir. Yani somut (yağmur) ve soyut (dualı) eylemler, sizin dışınızda ve sizden bağımsız olurla da devamlı bir akıştırlar. Süreklilikleri vardır. İşte yağan ya da kesilecek olan yağmura mutlaka denk gelmekle edilecek olan duaların genel durumlarla karşılaşması bu süreklilik içinde olacaktır.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Bayram Kaya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |