Dünyayı isteyen bilime sarılsın, ahireti isteyen bilime sarılsın; hem dünyayı hem ahireti isteyen yine bilime sarılsın" -Hz. Muhammed |
|
||||||||||
|
Ya da bazıları çok meraklı Osmanlıcılık adı altında pis kokular yayan gizli oyunlar oynamaya. Hile ve desise ile bin türlü dolap çevirmeye… Üstelik bu tipler, çoğunlukla da -bendenizin tavsifiyle- ya cehl-i rubadırlar, ya da cehl-i nısıf… Hani meşhur sözdür ya: “En tehlikeli cahil, yarı okumuş cahildir” diye… Bizde her cenahtan mebzul miktarda var bunlardan, ibadullah… *** Bin dört yüz yıl evvel, İslâm içine nifak sokan bir mel’unun başlattığı “kara propaganda” geleneği, hiçbir devirde bu kadar revaçta olmamış, toplumu bu kadar zelil eylememişti… Bugün, İslâm ümmeti de, Müslüman Türk toplumu da zilleti, açıkça zulmeti yaşamaktadır… Tıpkı Karabağ’da olduğu gibi… Tıpkı Kudüs’te olduğu gibi… Tıpkı Yemen’de, Suriye’de, Irak’ta olduğu gibi… Heyhat ki heyhat! Mahut kara propagandanın etkisinde kalan saf ve temiz Müslümanlar da, birer bakar köre dönüştüklerinden; çıplak gerçekleri göremiyorlar… *** En başta Osmanlı’ya vurgu yapmama gelirsek… Osmanlı’nın en güçlü zamanında dahi, okuryazar sayısı en çok yüzde on civarındaydı… Artık yıkılmaya yüz tuttuğu on dokuzuncu yüzyıl ile yirminci yüzyılın başlarında ise en çok yüzde beş… Bu ne hazin bir durumdur ki; Günümüz Türkiye’sinde okuryazar oranı yüzde doksanın üzerinde olmasına rağmen, yüzde beşlik Osmanlı döneminde çıkardığımız münevverlerin, düşünürlerin, aydınların sayısı kadar aydın çıkaramıyoruz… Aman Allah’ım, aman… Devr-i istibdat ’ta bile susmayan, susmadığı için zindanların karanlıklarına atılan, sürgünden sürgüne gönderilen Osmanlı aydınlarının yerini; günümüzdeki müstebit şakşakçısı cehl-i nısıflar aldı… *** Cehl-i nısıf derken; en üst kategoriden bahsediyorum… Oysa çoğunluk, cehl-i ruba ile cehl-i mürekkebin elindedir… Okumaz… Okuduğunu anlamaz… Okuyanı, okuduğunu anlayanı hedef tahtasına oturtur… Tek bildiği şey: Gez, göz, arpacık… Yukarıdan emir gelse de, gelmese de… Toptancı cehaletinin kustuğu tek şey yaylım ateşidir… Müdde-i umum da, müstantik de, kadı da odur… Kararı da o verir, infazı da o yapar… *** Hâl böyle olunca; toplum olarak zifiri karanlıkta cehlin pençesine düşmeyip de ne yapacaktık? Kendi pençelerimizle zulmeti tırmalayıp yırtamamışsak, zilleti yaşamayıp da ne olacaktık ki?.. *** (Burada bir haşiye açalım: Toplumun en alt katmanından bir bende-i hakirim. Kendimi beğenmişlikten, kibirden Allah’a sığınırım… İnsanları küçümsemek değil amacım. Bir faktın altını çizmeye çalışıyor ve durum tespiti yapıyorum. Mesele budur.) *** Son tahlilde… Bari Osmanlıcılık oynamayı bırakın hiç olmazsa! Osmanlı’ya kurban olun siz… Fatih Sultan Mehmet de onların bağrından çıktı, Mustafa Kemal Atatürk de… O yüzde beşlik okuryazar içinden Namık Kemal’i, Mehmet Akif’i, Ziya Paşa’yı ve dahi nicelerini de onlar yetiştirdiler… Yüz bin tanenizi toplasak bir Nef’i etmezsiniz. *** Dünü yazan tarih, yarın da bugünü yazacak… Arkasında derin iz bırakanlar tarihe düşerler… Hödükler ise çöplüğe… *** Namık Kemal’i rahmetle yâd edelim ve onunla bitirelim yazıyı… Kilâb-ı zulme kaldı gezdiğin nâzende sahrâlar Uyan ey yâreli şîr-i jeyân bu hâb-ı gafletten... Cahit Kılıç İstanbul, 29 Temmuz 2017
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Cahit KILIÇ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |