CHP adalet için Ankara'dan İstanbul'a yürüyor. Kutluyorum CHP'yi... Bir ülkenin olmazlarından bir şey yoksa olması için çaba göstermek vatandaşlık görevi değil, bir insanlık görevidir. Mutlaka bir eylem yapılması ve bu eylem sayesinde isteğin gerçekleşmesi için ilgili mercilerin zorlanması gerekir.

Ben de hiç bir şey yapılmamaktansa bir şey yapılması çok asil bir davranış. Başlatılan bu davranışı can u gönülden destekliyorum. Ancak Demirel, Cumhurbaşkanlığı döneminde, memurların yurdun çeşitli yerlerinden Ankara'ya yürümeye hazırlandıkları zaman, bir gazetecinin konuyla ilgili düşüncelerini sorması üzerine "Çok iyi yapıyorlar, bu onların en demokratik hakları. Yürüsünler. Yürümekle yollar aşınmaz. Ancak hafta sonu yürüsün ve işleri aksatmasınlar." demişti. Yani yürümenin hangi şartlarda etkili olacağını göstermişti bir bakıma.

Bu eylemde bir başka hata daha var bana göre; bu ülkeyi Kadir Topbaş yönetmiyor. Başkentte İstanbul değil. Eğer yürünecek ise Ankara'ya, ülkeyi yöneten ve adaleti sarsan yöneticilerin oldu yere yürünmeli. Bu eylem "Siz işinize bakın. İyi gidiyorsunuz. Biz de bir şey yaptığımızı gösterip toplumun belli kesimlerinin gazını alalım. Sonra yola devam..."

Ülkede başlatılan bu eylem bende, biri tarafından mercimek yedirilerek gaz verme işlemi sağlanırken, başka biri tarafından maden suyu ikramı ile gazının alınması benzetmesi düşüncesine sebep oldu. Her iki kişiye de hem minnet duyuyoruz, hem de karşı tepki. Böylece toplumsal denge de sağlanmış oluyor. Referandum gibi yarı yarıya…

İnsanın Gandhi olabilmesi için, Gandhi kadar sağlıklı düşünmesi, kararlı olması, tutarlı olması gerekir. Bizdeki gibi muhalefetin birinden birinin, birbirine nispet yapıyorlarmış gibi, iktidara sürekli destek vermeye çabalamamaları gerekir.

Ben bu eylemin de AKP'nin işine yarayacağını düşünüyorum. Umarım haksız çıkarım.

Samimiyetle adalet arayan insanların ülke hayrı için aradıklarını bulmaları dileğiyle...

15 Haziran 17
Gölcük