..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Herşeye imgelem karar verir. -Pascal
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Bilimsel > Felsefe > Bayram Kaya




18 Mayıs 2017
Ekici ve Çoban Grupların Diretisi 6  
Bayram Kaya
Bu çobanın ve El’in adaleti oluyordu. Adalet bir gerçekleşmeydi. Gerçekleşmenin nasıl olacağı da kaderdi. Ne den kaderdi? Girilen yolun kendine özgü yola giren kişinin istek ve bilinci olan iradesinden bağımsız bir var oluşu vardı. El bunu değiştiremiyordu. Onun için El’e göre kaderler vardı.


:GHG:
Bundan ötürü ön ittifaklı ortaklaşan yapılı alanlar içinde onlarca El toprağı ve her bir El toprağı içinde de onlarca El düşüncesi bağlıları (köleler) oluşmuştu. Böylece kuvveden fiile geçen EL mana anlayışlı düşünce içinde El; somut olarak EL-MÜLK olmuştu. Artık El topraklarına izinsiz girmek olası değildi. Artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacaktı. Hayat takdirli, taksirli, kaderci, acılı, merhametli oluşla da sadakaca hayatla, hayatlar arabesk bir yaşam olacaktı.

Ortaklaşmacı ilahi sistem eskiydi. Ortaklık tanımaz olan özel mülkiyetçi köleci El düşüncesi, yeniydi. Eski ile yeni çatışıyordu. Yeniye taraf olanlar gibi yeniye karşı olanlar da, vardı. Eski direniyor; yeni yol alıyordu. Yeniye karşı olan totem meslekli gruplardan biri de tohum ekiciler dediğimiz tarımcı ya da çiftçi gruplardı.

Yenileşme içinde olan (köleci inşa içinde olan) gruplar daha çok çoban gruplardı. Çoban gruplar kendi içinde hızla, daha alt meslek gruplarına ayrılıyordu. Daha çabuk ve daha hızlı nicelim veriyorlardı. Bu demektir ki çoban meslekler hızla düşünce, anlam ve dil üreten meslek grubuydu.

Çobanlık kişi sahipli bencilce olan düşünceye; sürü başındaki yalnızlıklarıyla inzivaya zaman bulan gruplardı. Çobanlığın El düşüncesine ilham olmasına ve El fikirli oluşma düzlemindeki kuvvece olan düşüncesinin taşınmasına çok yatkın bir temsilcilik olma gibi bir yapısı vardı.

Bir çevre kendi içinde aynı çevrenin birçok alanlarla yansımasından oluşur. Çobana göre otlu yer, otlu alan olarak; bol koyun, kuzu, eşek sıpa, süt, yoğurt vs. demekle; sürünün otlaması esnasında sırt üzeri uzanılan, kaval çalınan zaman mekân devinmesiyle davranır.

Otlu alan içinde olmakla çoban kişinin öznel dünyası; bol yoğurt, peynir dünyalı; iştah devinmesini oluşan düşünsel geçişlerin duygu ve düşünme devinmeli algı yansımalarıyla geçer. Çobanın zamanı, mekânı, devimleri böylesine akar.

Ekicilere göre otlu bir tarla verimi düşürecek; hatta hiç verim olmayacak tarla olmakla hevesi kırar. Ve otlu tarla istenmeyen, durum olmakla değil sırt üstü yatıp kaval çalıp çalmamayı düşünmek; hatta müdahale ve mücadele edilen zaman mekân devimli akış olmanın öznel geçişlerini ortaya koyacaktır.

Otlu alan ekiciler için daha çok çalışma, daha çok yorulma, gözlerde bir bezginlik olmanın dirençleriyle akan kendi süredurumlarını ortaya koyacaktır. Bu çaba ekiciler üzerinde ve ekiciler gözünde emeğin sahiplik değerini kat be kat büyütür.

Çobanlar otlak alan için bir gayret ortaya koymazlarken; ekiciler otlak alanı, otlak olmayan bir başka zaman, mekânın akış ve devinme etkileşmeleri içinde olmanın, biçimlerine dönüştürürler.

Otlu bir tarla ekici grup için verimsizlik yansıması olmakla fakirliktir. Otlu bir alan çoban için semirmiş bir sürü sahipliği olmakla; verimli ve zenginlik sahiplenmesi olan süredurumla akıştır.

Görüyorsunuz ki aynı alan ekici grup için zaman, mekân ve devim oluşuyla ayrı ayrı akmaktadırlar. Otlu alan ekiciler üzerinde sırtında ter çıkaran süreç olmakla; ekicilerin soluğu omuzlarında alma, olmaktadır. Çobanda ise otluk, ağaçlık alan etkisi; gölgesinde oturulup kaval çalınan zaman mekân akışına dönüşür.

Bunlar aynı alanın üst üste binmiş, aynı anda olan zaman ilişkilerini ve aynı alanın üst üste binmiş mekân, devim boyut geçişleridirler. Aynı alan av ve avcı için de; iklimi olaylar için de vs. farklı ve üst üste zaman, mekân, devim akışları olmasının frekans ve boyut geçişleri olacaktır.

Otsuz yer otsuz alan olmakla davranır. Otsuz alan, çiftçiye göre verimli, tahıl alanı olabilecek yer olmakla verimli, etkili süredurum olarak davranır. Otlu yer ekiciler için verimi düşüren, verimsiz tahıl alanı olmakla davranır.

Böyle olunca otlu yer, otsuz yer, verimli alan, verimsiz alan; ekli yer, ekilmemiş yer; inişler, çıkışlar; bataklık, çöl; orman, savana; düz, engebe; açık alan, kapalı alan; kuytu yer, cereyan yapan yer gibi birçok etki alalı zaman mekân devinmeleri olmakla, üst üste zamanlardır. Üst üste zamanlar sizin bağıntı kurma bir ilişkinler ortaya koymanıza bağlıdırlar.

Her alan, bir devim alanı ve zaman alanı, mekân alanı, manyetik alan vs. şekil ile parçalı kesikli sürekli akış olur. Bir orman tehlikelerle dolu zaman mekân olmanın yanı sıra; manzara olan zaman mekân ve duygu oluşla da, sizin ilişkinleriniz içindeki yansıma geçişli frekansları, akıtacaktır. Manzara fazlı frekansın zaman mekân devim ilerlemesi korkunuzdan biraz önde olmakla korkularınız bastırılır.

Aynı zaman mekân devimli akışın manzara süreçleri çıplak bir arazi zaman, mekân devinmesi içinde aynı şiddet ve aynı oranda yansımadığı gibi hatta hiç yansıyamaz da. Yansıyamayanın girişme bağıntısı olmaz. Bu nedenle çevrenin kendi içinde, birçok etki düşünce, etki duygu vs. alanları içinde olması demek; sizin de pek çok etki ve farklı düşünce duygu alanının yüklenmesi içinde olmanız demektir.

Meslek grupları da çevrenin içindeki birçok olan üst üste alan, zaman, mekân ve devim özelliklerden olmakla çevre etkili alan oluculardan birileridir. Böyle olmakla o meslekler kişilerine bazı duygu ve düşünceleri diğerine göre daha etkin, daha baskın, daha önce daha belirgin ve daha sürekli yükler. Böylece aynı frekansla olunmayan geçişleri itme, aynı frekansları çekme seçiciliği (seleksiyonu) oluşur.

İşte çoban ve ekici meslekli grupları arası duygu, düşünce ve sahiplikle bir şeye yatkın oluşa yönelim vs. türü hissedici devinmeler oluşur. Oluşmaların farklı zaman, mekâna bağlı faz açılı akışları ile sürecin firen ilişkileri böylesine bir süredurumla, devim ilişkilerine çevirir.

Bir süredurumla beliren alan etkisi içindeki kesikli sürekli oluşları, böyle örneklerle ortaya koyan bu örnek düşünceleri ilk kez olmakla benim ortaya koyduğum örnek düşüncelerdir.

Bu düşünceler tıpkı anne, eş, sevgili, öğretmen, müşteri, dost, düşman vs. de olan aynı kişinin birçok durumla; durumsal yansımaları vardır deme belirtmesini defalarca belirten örneklemelerde benimdir. . Durumsal yansımalar kişi üzerindeki sosyal olucu girişme giriştirme bağıntısıdırlar.

Siz Özlem'i anne olarak kucaklarken; Özlem’in farklı zaman mekân ve devinmeli yaklaşımını ya da kaçınmasını sizler farklı duygu, düşünce ve sahip olmakla bağıntılarsınız. Anıl da Özlem'i öğretmen olarak saygılayacaktır. Anıl, Özlem'deki anne bağıntısını yansıtamayacaktır.

Özlem, Anıl’a karşı Anıl’ın anne sahiplenmesine kapalı olacak, seçme ayıklamalar ortaya koyacaktır. Barış Özlem'e eş olarak yaklaşırken, Deniz, Özlem'i müşteri görüp, aynı çevrenin (kişinin) farklı alan etkili "girişme bağıntısını" kuracaktırlar.

Kişi üzerinde de özellikler geçişli; zaman, mekân bağıntılı; davranışsa bağıntıları vardır. Bunlar da üst üste zaman ve frekans geçişli giriştirmeleri ortaya koyarlar. Bu örneklerim gibi diğer birçokları benim birçok yazı içeriğimle ortaya koyup belirginleştirdiğim, anlam ediş tez kullanımlarımdır.

Herkesin gözü önünde olup biteni ortaya koymak, pek çok kişinin yazı, söz ve davranışlarıyla ortaya koydukları deneyimlerdir. Böylesi fark eder olukla, hiç kimse bir Newton ya da bir Arşimet değildir. Ama herkesin gözü önünde olup ta herkesin fark etmediğini fark edenlerin gerçekliği de vardır.

Bunlar fark edilenleri elbet kanunlar haline getirememekle, neyi fark ettiklerini bilememekle bilim adamlarından tümden ayrılırlar. Elde bırakılan taşın herkesin gözü önünde yere düşmesini çekim kanunu olarak Newton’un söylemesi bilim adamlığıdır. Bu kanunlar çerçevesinde çevrenin kendisini organize ediş bağıntılarına, tarihin geçiş ve kırılma süreçlerine bu kabil örnekleri ortaya koyup bilimsel temele oturtucu karınca kararınca olan yazı çalışması gayretleri de, benim söylemlerimdirler.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın felsefe kümesinde bulunan diğer yazıları...
El Bel Baal 2
Tarihsel 2
İrade 1
Tarihsel 1
Anlamak Gerek 71
Kurtuluşun Felsefesi (Açkı 2)
Sosyal İlişki Toplumu Hedeflemez 2
Anlamak Gerek 43
Anlamak Gerek 70
Anlamak Gerek 55

Yazarın bilimsel ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Müruru Zaman 14
Sahiplik İmanı 1
Hatırlama 1
Mal mı, İnsan mı?
Mamon'du Belirme 1
Müruru Zaman 7
Denge ve Dengesizlik Süreçleri 24
Anlamak Gerek 26
Bağ Enerjisi 1
Sistem 15

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Aslına Yüz [Şiir]
Vah ki Vah [Şiir]
İsis Dersem Çık Ereşkigal Dersem... [Şiir]
Görmez Şey [Şiir]
Tekil Tikel Tükel [Şiir]
ve Leddâllîn, Amin [Şiir]
Mavi Yare [Şiir]
Mevsimsel [Şiir]
Yıkılışa Direniş Direnişe Yıkılış [Şiir]
Meşrep 3 [Şiir]


Bayram Kaya kimdir?

Dünyayı yaşantılaşan çabalar içinde duygunun önemi hiç yitmezse de, payı giderek azalmaktadır. Sosyo toplum bazlı, genel bir açılımla başlayan çalışmalarım da; bilim felsefesi içinde olunma gayreti güdüldü. Bu nedenle yazıların tarisel, sosyo toplumsal evrimli ve türlü doğa bilim verileri güdülü çalışma olmasına gayret edildi. Genel felsefem içinde bir bilgi; ne kadar çok bağıntısıyla söylüyorsanız, o bilgi o kadar bilinir bilgidir.


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Bayram Kaya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.