Olgunluğa erişmemiş şairler ödünç alır, olgunluğa erişenler çalar. -George Eliot |
|
||||||||||
|
Saf etnik kişiler (ilahlar), ittifak içindeki totem temsilciler olmakla, "ittifakın kararını alan İLAHLARDILAR". Bunlar saf totem soy temsilcisi olan etnikti ilahlarken; kült çevresi; ilahların soyundan olmakla en az iki grup totemi ilah temsilcilerinin çiftleşmesinden doğan, “melez ve melez soylu insan” kişilerden oluşuyordular. İlah ilah çiftleşmesi melezlerdi. İlah melez çiftleşmesi yarı ilah neflimler ve titan olan varlıklardı. Melez titan ve melez melez çiftleşmesi insandı. Kült merkezi; ilahi özgül ağırlığın oluşmasıyla sırf ilahlardı. Giderek sayıları azalan saf ilahlar, kült kasrında (evinde, beytinde) oturacaklardı. Kült merkezinin çevresi melezlerdi. Yöneten, karar alan ilahlardı. Yönetilmekle birlikte yönetimin kararlarına uyanlar melezler ve insanlardı. Mukabele yani karşılıklı sözleşme seremonisi; yöneten, karar alan, aldıkları her bir kararlarına uyulan, kült merkezli anlamıyla soyu tükenen ilahlarla; melez insanların arasında olan kutsal ahit nameydi. Karşılıklı ant içmeydi. Melezler karşı gruptan ilahların çiftleşmesinden doğanlardı. Her biri bir ilah görünüşüyle doğan melezler, saf olan kendi totem atalarından çok; ilahlara benzemelerinden ötürü; ilah suretle olmalarından ötürü melez doğan kişiye ilahlar, insan dedi. İlk insanlar (ki ittifak ürünü melezler) zorunlu olarak ilahlardan doğan ve ilahların doğurduklarıydılar. Bu sosyo biyo kültürel sentezli süreç içinde saf ilahlar vardı. İlahlar gruplar arası temastan önce salt kendi totem eşlerinden doğmuştular. İttifak kararını aldılar. İttifak yasası olan ahit nameyi ortaya koyan kişilerdi. Saf ilahlar, ilerleyen süreçteki ittifakı yasa gereği oluşla, kendi totem eşleri ile aralarındaki münasebetle çoğalamaz oldular. Böylece kendi ecel ömürleri ile saf olucu kendi totem soyları bitene kadar insanlar arasında ömür sürdüler. İlahların soyları azaldıkça ilahı kutsamanın alan şiddeti çok artmıştı. Günü gelince bütün ilahlar insanların arasında çekildiler. Melezler yani ilahın tohumu olan ilah çocukları, kendi aralarında da üreme yapabilecek olgunluğa erişene dek durumları böyle sürdü gitti. Bir yanda ilahlardan doğan melezler; diğer yandan da melezin melezle olan münasebetinden yeni doğumlar sürdü gitti. Yeryüzünde bu ilk ve saf melezler; yani ilahlardan doğan ilahların çocukları, ilahların oğul ve kızları olmakla, yeryüzünü (yani kendi kült merkezlerini) yönettiler. Ön ittifakın başlangıç süresi içinde bir müddet daha ilahlar kendi totem eşlerden doğmaya devam ettiler. Çünkü bu sıralar bir yandan kutsal tapınak buluşmasını yapanlar özel görevli kadınlardı. Özel görevi olmayanlar kendi aralarındaki eski totemi münasebete bir süre devam edeceklerdi. Ta ki iç münasebet, tümden yasaklanana kadar bu süreçte yeni süreç eşliğinde sürdü gitti. Bu tür saf ilahi oluşlar böyle devam etti gitti. Yani o zamanlar ilahlarla, ilahların oğulları kızları ve insanlar bir arada yaşayıp münasebet ediyorlardı. İman etmek melez insanların işiydi. Melezler kime sözleşme (iman) ediyorlardı? Kuşkusuz ki uygarlığın ve ittifakın kurucusu olan ilahlarına (saf totem atalarına) imanilik ve otoriterlikle sözleşme ediyorlardı. Çünkü onlar tümden kendileri olanlar, değildiler. İttifak kararı alan ilahlar; işleri görüşmek için bir arada toplandılar. İlahi kurulu oluştular. İlahların aldıkları kurul kararları, kült merkezli olmanın tevhit kararıydı. Yani ittifakın imanı, ittifakı bilinçle ittifakı vicdandı. İttifakı bilinç ve ittifakı vicdan ittifak aitlerinin pusulası olmakla, ittifakın yol haritası olan kararlardı. Melezler gruplar arası kült merkezli tevhit kararlarına inanmakla; kurul kararları, melezlerin ahdi ve imandı. Yani iman; kült merkezindeki totemdik grupların temsilcisi ilahların bileşmesi olan (tevhitleri olan) kurul kararlı hüküm ve yargılardı. Bu hükümlerin geri beslenme kaynağı her bir kişi için totemi mana etkisiydi. İlahların sözleri de tıpkı totem sözü gibi kutsal ve mutlaktı. Kişiler ayrı totem temsilcisi ilahlardan olsalar dahi, bu sözler kendi totem temsilcisi olan totemi aslının aynısı gibi oluşun takdir edici, karar kılıcı olmalarına olan bağlılıktı. Modern insan, güncel insan ve aydın insan; günümüzden geriye doğru bu bileşmenin çözümlemesini (analizini) yapmalıdır. Ayrışmakla totem düzleme doğru kayan senteze ait parça unsurların, ittifaka göre hiçbir şey ifade etmediğini görmelidirler. İttifaka göre hiçbir şeyi ifade etmeyen parçaların ancak ittifakı sentezle yeni özellik içinde bir bağ enerjisi kazanma ile yeni bir yansıma yapmasıyla; yeni yansımaların toteme göre pek bir şey ifade etmediklerini de, görmelidirler. Analistler ittifakın birliğinden ayrışan parça unsurları tekrar birleştirmekle (sentez etmekle) ittifakı süreci ve ittifakı sürecin aşamalarını kavrayıp, bağıntılıya bilen insanlardır. İttifak içinde totemler meslekli yoğunlaşan üretim ilişkisi, artık ürün ilişkisi olmakla, çoklayıcı katlama yapıyordu. Bu çoklu katlama daha fazla neslin çoğalması bakımı demekti. Kült merkezinin melez çevresi açılıp kapanma yapan, kendi iç salınımlarıyla büyümeye başladı. Büyüyen salınımlarıyla kült merkezinin ilk başlardaki melezi çevresi zaman mekân uzaklığı oluşla kült merkezinden giderek insan oluşla ıradı. Melezlerin kült merkeziyle bire bir yüz yüze olan denetilme, yönetilme ve ritüelime olucu süreçleri vardı. Melezlerin kült merkeziyle iç içe olan süreçleri de önce gevşedi. Sonra da somut olan bu tür bağ girişmeleri somut, olmaktan koptu. Kişinin kült merkezi ile somut bir bağ ve bağıntısı olmadan da kişilerdeki ittifak bilinçli vicdan ve ittifakı tasavvurla yol haritaları da pek bir işe yaramıyordu. Bu nedenle ittifakı basınçlı bilinç ve ittifakı vicdanları melezleri ittifaka doğru çekmekle, kişileri ittifakın merkezine yönelimli yapıyordu. Kişilerde oluşan bire bir ve yüz yüze olan ittifakı kaynaklı kült merkezli bilinç ve vicdani oluşma, birinci türden oluşmadır. Bu birinci türden oluşma kişilerini nerede olurlarsa olsunlar ittifakın merkezi olan, kült merkezlerine doğru kişilerini bu odağa çeker. Bu bir kutup ekseni çekim hareketidir. Bu ana çekilirdik, ırama yapan kişilerde kült merkezine duyulan özlem şeklinde tarif edilmenin ikinci türden soyut çekim alanını doğmuştu. Özlemi çekime dönüşen ana çekim ile birlikte her iki çekim alanının şiddetini iki kat artırmıştı. Yani kült merkezden uzaklaşma, ters orantı oluşla merkeze bağlı melezlerde özneli, özlemin alan şiddetine dönüşmüştü. Bu türden alan şiddeti, kült merkezine yönelmenin, gönül bağıydı. Manevi ve soyut bağdı. Kült merkezlerinde bire bir, yüz yüze; kanlı canlı olan iletim ve yönetime dek somutluğun baskı ve basınçları uzaklaşan merkezle görünmez dağların ardında kalmakla soyut şeyler olmuştu. Bu yeni durum, ittifak içi somut iman bağına göre görünmez ilikti. Bu görünmez ilik te gaibe imandı. Gaibe iman kişilerde çok farklı fantezilerini oluşmaydı. Fanteziler üzerlerine yeni modülasyon bindirilmeğe de, çok uygundu. Kişiler iman yarışına girebiliyorlardı.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Bayram Kaya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |