Yaşamın her anı hakkını ister. -Goethe |
|
||||||||||
|
Şu küçücük ellerim mahşerde yakanızda. İnancınız zayıfsa bu yüzden yoksulsunuz, Merhametiniz yoksa, geçmez para, pulsunuz, Rızkı veren Allah 'tır sizler yalnız kulsunuz. Ahmet Mahir Pekşen Nefes alıp vermek, hava ile dolan ciğerler, kalbin ritmi, kanın küçük ve büyük damarlarda dolaşımı, hücreler, vitaminler, enzimler, sinir uçları ve daha ötesi… Sempatik sistem, duygular, duygulanmalar, beyin fonksiyonları, gelecekte bir nokta, umut, umuda doğru koşmak, başarılar, gurur ve hüzün veya heyezan… Sayılamayacak kadar kelime ve kavram. Peki, yaşamak kavramlar mı yani sadece? Veya hepsini yaşayabiliyor muyuz gerçekten? Yaşarken anlayabiliyor muyuz biz bunları? Ya ölüm? Kalbin durması, kanın damarlar içinde donması, sönen gözler, havasız bir ciğer, ölüm katılığı ve sarılığı, kokuşma veya daha ötesi… Yeni hayatlara yaşama hakkı tanıma, toprağı doyurma, yeryüzü mutluluklarının bitimi, belki bir acının başlangıcı, matem, ölmeyenler için? Ölüm, hayatın bittiği nokta ve aynı zamanda hayatın bir parçası. Kimileri için hayatın anlamı. Ölüm bir ders, zorlu bir hayat bilgisi değil mi? Neler Oluyor? Güneşin muhteşem ışıkları her gün aynı pencereden içeriye süzülerek giriyor. Bazı evlerin ışıkları, güneşten de önce yanıyor. İnsanlar evlerinden bir zaman diliminde sokaklara doğru akıyor. 76 Y numaralı İhlas Marmara – Bakırköy otobüsü de durağa geliyor. En fazla 12 dakika gecikiyor! Mustafa her gün okula gidiyor. Mustafa üç aydır sokakta top oynayamıyor, çünkü Mustafa’nın üç ay önce annesi vefat etti. Her Perşembe Sultan teyzenin evinden hamsi tava kokusu yayılıyor 11 katlı binaya. Pazartesi günleri semt pazarı kuruluyor Marmara mahallesindeki sokakların birinde. Bu arada Sultan teyze Trabzonlu. Asansörde sigara içeni 47 dairede yaşayan insanlardan hiç bir kimse bulamıyor... Yani öyle bir hal ki öyle yeryüzü sandığınız gibi büyük filan değil ve insanlığın tarihi de en fazla 10 bin yıllık… Adem (a.s) sanki dün yaşamış gibi geliyor bana… İsrail oğulları hala yaşıyor. Hala katliam yapmaya devam ediyor! “Burma, Arakan” ismini ilk kez duyuyor dünyanın insanları… Amerikan uzay bilimleri NASA aracı Satürn’ün fotoğraflarını durmadan merkeze yolluyor. Afrika güya aydınlanıyor. Bilgisayarlar ve akabinde internetin girmediği hiç bir köy kalmadı.. Artık herkes boyun fıtığı olma eğiliminde! Çünkü ellerindeki telefonlara bakmaktan dik oturamıyorlar. Yani, iletişim bütün yeryüzünü kuşattı böylelikle kutuplar bir tık kadar insana yakınlaştı. Fakat, aileler paramparça oldu, kardeşler ise birbirini görmemek için başka illere taşındı! iş yerlerinde herşey sunileşti, naylonlaştı! Öyle ki, özürler, “Sorry”, Teşekkürler “Thanks” li. Yaşamayı anlamak gerçekten çok zor. Ya da ben anlamakta zorlanıyorum belki. Fakat, insan anlayabildiklerini yaşamakla başlamalı hayatta…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Yûşa Irmak, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |