..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Umutlar, tersine çevrilmiş anılardır. -Anonim
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Bilimsel > Felsefe > Bayram Kaya




4 Eylül 2016
İmanı Sahiplik 3  
Bayram Kaya
Uzaklaşmanın nedeni insan öznelliğinin sosyo toplumsa sisteme ve başlangıç koşullarına yeni durum ve şartların olanakları dâhilinde oluşmakla sisteme salt öznel müdahaledir.


:AJDC:
Merhamet ve acıma belirten efendi hissi ile diğer efendilerin aynı iştiyakla büyümek isteme hislerinin birbiriyle karşılaşıp çatışma yapan rekabeti sürtüşmeleri de vardı. Yani egemenlerin büyüme istekleri hem birbiri ile çatışıp rekabet ediyorlardı. Hem de köleci dirençler karşısındaki egemenlerin büyüme istekleri onların diğer yandan aynı amaçlı çıkarlarını birlikte savunmaları nedenle egemenleri birleşme yaptırabiliyordu.

Aynı ortam içindeki mülkiyeti olanla mülkiyeti olmayanların iki temel sistem yansıması sistemin yeni firen ilişkileriydi. Mülkiyetçi eğilimleri, kendi mülkiyetlerinin kendi alanı içinde tutmak isteye kölelerle; mülkiyet kendi alanının dışına doğru olan baskı ve basıncıyla mülkiyetçi egemenliklerini çevreye doğru yaymak isteyenler vardı. Ve bunlar sistemin yeni tür ön görülemez olmanın yansımalarıydı. Günümüz süreçleri bu hal üzere biçimden biçime girmekle başlangıç; köleci süreçler içinde olmakla orijinde bir hayli uzaklaşmıştı.

Uzaklaşmanın nedeni insan öznelliğinin sosyo toplumsa sisteme ve başlangıç koşullarına yeni durum ve şartların olanakları dâhilinde oluşmakla sisteme salt öznel müdahaledir.

Ortaklaşmacı ön ittifakların gruplar arası üreten işbirlikleri, üstel etkili bir büyümeyi de ortaya koydu. Bu büyümendi gerçeklik, daha öncesi içinde olmayan onlarca yepyeni yansıma olanaklarını da ortaya çıkarmıştı. Bunların içinde yansıma olan özel mülkiyetçi köleci ilişki bu yansımalardan sadece birisiydi.

Köleci ve özel mülkiyetçi yaklaşım nedenle köleci ve özel mülkiyetçi istek sahiplerinin tasallutu ön ittifaklı sisteme; sistemin dışında sav ve meşruiyetler olmalarıyla sisteme sanal bir iddia ile eylemli şekilde müdahil oldular. Sistem dışı meşruiyetlikleriyle sistem içindeki müdahiller inşacısıydılar.

Köleci ve özel mülkiyetçi sistem dışı meşrutiyetçilerin siteme olan her etkileri sisteme iki kat frekans (salınım) çığlaması olmakla, köleci ve özel mülkiyetçi sisteme üstel birçoklaşan katkı sağlamaktadırlar.

Aslında sistemin kendi üzerine kendi katkısı sisteme dıştan müdahale arz eder bir hüviyettir. Bu kabil hüviyetle, köleci mantığın mana ettiği sistem dışı etki olan, ikisi; çok farklı bir anlama ve anlatımdırlar.

Yani gerek sistem içindeki bu nesneli süreç etkileriyle, gerekse sistem dışındaki sanal etkiler belli süre sonra sistemin kendi üzerine kendi etkisi olacaklardı. Sistemin kendi üzerine olan bu, “ kendi üzerine kendi etkisi”, sürecin sür git olur artan üstel büyümesi için de çok etkilidirler. Hem de kendi üzerine kendi etkisi “taşınamaz ilişkiler olacak” bir büyümeye engel olmakla, sistemin fren etkisi olacaklardı.

Çünkü başlangıç koşulları içinde büyüyen ilişkilerin karşılığı olacak cevap ve beslenme meşruiyetlikleri olmadığından sistem kendi kendisine otomatik kontrol dediğimiz fren etkisi içine girer.

Gerçi atalarımızın ya da canlıların kişilik oluşla, grup oluşla sahiplendikleri bir yaşam alanı vardı. Hayat bu tür kendi yaşam alanına sahip çıkmakla genel ve özel yaşamları koruyorlardı. Hayat için (varlık için) hiç bir sürecin garantisi ve devamlılığı yoktur. Akış yığılarak tan (fren etkisiyle de) akıyordu. Verili oluş buydu. Verililiğin içinde aç kalma pahasına da olsa, haram helal; doğru-eğri tarzı “duygu” hiç yoktu.

Bitki; haram mı, helal mi? Demeden doğanın sunusu olan yağmurdan yararlanıyordu. Dereler kaynağı haram mı, helal mi demeden birleşmekle gürül gürül akan çay suyu olup çağlıyordular. Su yuvarı da (su kütlesi olan okyanuslar da) Güneş’teki ısının bana hakkı geçti demeden su buharı oluyordu. Güneş zorunlu olurla ışıyor, kimseden hak talep etmiyordu. Meşruiyet böylesi girişmeleriyle karmaşık olup; sıklaşıp, seyrelen ilişkiler içindeydi.

Yine de bu tür korunmaları içindeki hayatlar sürprizlere açıktı. Alanların değişmesi içinde de kalmakla hayatlar yeni şartları içinde yaşamaya dirençleşerek te hayatta kalıyorlardı. Cenderenin biri buydu. Hayatın sürprizlere açık olmasıydı. Sürpriz olan cenderenin diğeri de bir hayatın yurt tuttuğu yeri, biri gelip te bu yeri elinde almak isterse; burayı yurtlanan kişi ya da grubumuzun da, burayı savunacağını gözü kesmiyorsa, o alanı terk etmekti.

Burayı terk ederken de terk ettiği işgalciye "burası benim"; "burayı bana bu mülkün sahibi olan “o” verdi" demiyordu. Dahası böyle diyemediği için sen bana verilen mülkü elimde aldın. Sen El’e ait olan iradeye karşı gelmekle yarın narı cehennemde yanacaksın (cehennem narında, cehennem ateşinde yanacaksın) demiyordu. Doğadaki sahiplik böylesine bir sahiplik olup inşası sömüren sahiplik değildi.

Köleci sistem ön ittifakın ortaklaştıran, paylaştıran yapısına karşı; kendisinin keyfe keder olucu kader, kısmet işi dağıtım yapmalarına da; doğru olan bu diyordu. Hak olan bu diye kendi mana anlayışlarını zikrederek kendi mana anlamasını sufle edip kendi mana anlamalarının propagandalarını yapıyorlardı.

Neydi köleci sistemin kendi mana anlayışı? Köleci sistemin mana anlayışına göre malın, mülkün sahibi El'dir. Aslında bu anlayış böyle durduğu sürece bunda sakınca yoktur. Amma, El malını mülkünü rızk olmakla istediği kişiye istediği kadar dağıtmıştır demekle zurna zırtlıyordu. Bu söz sakıncasız durduğu gibi durmuyordu. İstediğine de rızktan, nasipten hiç vermemekle pek çok kişinin rızkını, nasibini, kısıp; kişilerin maldan mülkten sahipliğini kesmiştir diyordu.

İşte köleci sistem: ön ittifaklı yasa içinde olmakla herkesin olan; ortaklaşma olan başlangıç koşulları içindeki mala mülke karşıydı. Bunun için mülk benim diyordu. Ön ittifakın malını, mülkünü, servetini keyfine göre dağıtması için böyle demeliydi. Fataliteye göre doğru olan bu. Hak olan bu. Doğru söze ne denir? El'in çizdiği, El'in belirlediği, El'in kader ve hüküm kıldığı gerçeklik anlamına EL hak denirdi.

Bölgesi içinde kovulan; sahiplik olan konuya geri dönersek, sahiplendiği yerde kovulan kişimiz bilir ki; “hiç kimse bu hemcinsimize, yurtlanmış olduğu bu yeri ona vermiş değildi”. Veya hiç kimse olan o; o yurdu akşam ona vahiy yoluyla vermiş te, hemcinsimiz de akşamdan sabaha kadar olan süre içinde kendi sahipliğine dayanakla " tapusunun ona verilmesi" olan beraatı unutmuş ta değildi.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın felsefe kümesinde bulunan diğer yazıları...
El Bel Baal 2
Tarihsel 2
İrade 1
Tarihsel 1
Anlamak Gerek 71
Kurtuluşun Felsefesi (Açkı 2)
Sosyal İlişki Toplumu Hedeflemez 2
Anlamak Gerek 43
Anlamak Gerek 70
Anlamak Gerek 55

Yazarın bilimsel ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Müruru Zaman 14
Sahiplik İmanı 1
Hatırlama 1
Mal mı, İnsan mı?
Mamon'du Belirme 1
Müruru Zaman 7
Denge ve Dengesizlik Süreçleri 24
Anlamak Gerek 26
Bağ Enerjisi 1
Sistem 15

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Aslına Yüz [Şiir]
Vah ki Vah [Şiir]
İsis Dersem Çık Ereşkigal Dersem... [Şiir]
Görmez Şey [Şiir]
Tekil Tikel Tükel [Şiir]
ve Leddâllîn, Amin [Şiir]
Mavi Yare [Şiir]
Mevsimsel [Şiir]
Yıkılışa Direniş Direnişe Yıkılış [Şiir]
Meşrep 3 [Şiir]


Bayram Kaya kimdir?

Dünyayı yaşantılaşan çabalar içinde duygunun önemi hiç yitmezse de, payı giderek azalmaktadır. Sosyo toplum bazlı, genel bir açılımla başlayan çalışmalarım da; bilim felsefesi içinde olunma gayreti güdüldü. Bu nedenle yazıların tarisel, sosyo toplumsal evrimli ve türlü doğa bilim verileri güdülü çalışma olmasına gayret edildi. Genel felsefem içinde bir bilgi; ne kadar çok bağıntısıyla söylüyorsanız, o bilgi o kadar bilinir bilgidir.


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Bayram Kaya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.