"Bir kitabın kaderi okuyanın zekasına bağlıdır." -Latin Atasözü |
|
||||||||||
|
Evrenden sömürerek aldığınız şey, bir düzlem ilişkisi olmakla yine evrene verip, başka bir biçimde yine evrene kattığınız şeydir. Ne var ki özel bağıntı içinde sömürme ile insanda eksiltilen çok şey vardır. Özel bağıntısı içinde eksiltmenizin özel bağıntıya bağlı oluşla yansıma stresleri içinde insanda eksik kıldığınız şeyden, geçmişe ve şimdisine dönük; sömürülmeyi karşılayacakla insana vereceğiniz hiç bir şey yoktur. Ama ardıllarına verebilirsiniz. Manadı anlamalar; köleci sistemle beraber oluşmakla, oluşma dinamiğinin var-yok göreceliği içinde istismar edilmesi, hızlanacaktı. İnsan kendi manadı anlamalarının içindeki bilimsel gayretlerine uygun önlemleriyle, bu anlamaların içinde kendisine baskı yapan sürecin niceli oluşlarını geciktirebilir, çabuklaştırabilir vs. İnsanın yaygın mana gücü içinde yaptığı anlamaları, evrensel olan yaygın mana gücünün kendisi değildir. İnsanın mana anlaması evrensel genel bütünlüğün içinde özel bağıntılı kılınmış olmanın parça yansıması ve yansıtmadır. Yani parça olan, bütünün kendisi değildir. Parça-bütün bağıntısı, görece ilişkilidirler. Ve görece ilişkiler, görece yansıma bağıntılı çekimleniştirler. Özel bağıntı içinde olan bütün de, bağca ya da yansıma olmakla görece parçalardan oluştuğu gibi; parçalar da, bütünden karekter yansıtmayla oluşurlar. Parçalar bütünden olmakla, bütüne yer zaman bağıntılı uygunluğu da yansıtırlar. Bütün parçalanır. Bu nedenle bütün ve parçası oran sal, eksikli ve göreceli oluşla manadır. Az olan, bütünden parça olandır. Azlar bir araya gelip çokladırlar. Bütünü verirler. Bize göre biz; birincil (bencildi) mana anlaması içindeki parça zorunluluklarımızın farkına ve bilincine vardıkça, muktedirleşiriz. Bilincine varılan zorunluluğun yasal oluşuna uygun davranmamızla; yaygın mana gücü içinde parçalı kıldıgımız dalga üzerine bindirişli kıldığımız şeylerle; akan sürece egemenleşip özgürleşiriz. Bu egemenleşip özgürleşme de ancak ve ancak toplumların eliyle olur. Toplumlar da birçok parça üreten ilişkilerin kendi özel bağıntısı içinde girişmelerin toplamı oluşla bir bütünlüktür. Toplum; parçalanan ilişkiyi (yetenekli uzmanlıktı kişilikleri), bir başka bütün sel ilişkisi içine (toplumsal bağıntı içine) bütünler bağıntı girişmesi içine sokmakla; toplum egemenleşme ve özgürleşme olur. İnsanın bunlardan anladığı, insanın kendisi dışındaki bu yasallığa sonsuzca kendi karışmalarının olamayacağıdır. İnsan bilincinde ve insan iradesinde bağımsız olan bu alan, bu yönü ile ikincil mana olan sosyo-toplumsa mana anlamasından ayrılır. Sosyal alan insan bilincinden ve insan iradesinden bağımsız olan burayı ritüelime eder. Toplumsal alan bu insanın kendisinin dışında olan bu alan içinde deneysel uygulamalı çalışma süreçleri oluşturmakla teknik, teknolojik olur. Ve insan görece kesikli sürekli olan eksikli gelişmelerini de bu alan içinde kaydeder. Lütfen çok dikkat ediniz. Aşağıda "verili temel düzlem" kavramında söz edeceğim. Şimdiye göre oluşmuş olan Yüce Tanrı fikrini de bu kavram içinde andım. Bu anılışı yaygın bir mana gücünün içinde içkin olmasıyla belirttim. Yaygın mana gücü, parçalanmış olan bütünden gelmektedir. Yaygın mana gücü bütünün kendi etkisinden ve bütünün parçalarının görece bütüne göre olan eksikliğinden, noksanlığından oluşan çeken, iten eğimiyle oluşmaktadır. Çekim; bütüne doğrudur. Tümlüğe doğrudur. Noksan olan parça; bütünle parça olan kendisi arasında oluşan eğim ve alan etkisi olmakla; çekilim bütüne (merkeze) doğrudur. Bütün içindeki ilişkisel yerine göre olmayan parça; çekim alanı etkisi içindeki, çekim alanı etkisini; iten ittiren bir alan etkisine dönüştürür. Parça; bütün içindeki yerine, zamanına elektriksel oluşuna, doku uyuşmazlığına vs. türünden nedenleri ile bağlı olmanın uyumsuz luğundan ötürü itilen bir dirençle karşılanmakla, itilir. Çeken ve iten şey, aynı şeydir. Eşiniz olan kişi, eş olarak sizi çekerken; eşiniz olan kontak yer bağıntısı sizin eşinize ananız, babanız olmama çekimiyle yaklaşımınız karşısında da eş olma yer bağıntısı bu uyumsuzluktan ötürü sizi itecektir. Veya bu çerçeveye uymayan kapı, çerçeve içi olan yere bağıntı oluşla uyum sağlamayacağından, kapı; çerçeve tarafından itilecektir. Kasa örtülmek için ortam içine çekimli davranırken aynı kasa; örtülmeye uyumsuz olacak davranışlara karşıda da aynı ortamda aynı anda iten süreç gibi davranacaktır. Dikkat edilirse, kapının çerçevesi hem çekendir, hem itendir. Kasa bu kapıyı itiyor ise kasa bir başka kapıyı da çekiyordur. Sizin partner oluşla yaklaşan davranışınızı anne oluşla iten kişi, aynı anda aynı ortamda bir başkasını da partner oluşuyla çekecektir. Bütünden kopan; Bütünle uyumlu olan parça; bütünden koptuktan sonra bütünde boşluk çekimli oyuk bırakır. Kendisi de o boşluğun uyumlusu olmanın alan etkisini yansıtan parçacık gibi davranır. Oyuk ve parçacığın bütün üzerindeki bu uyumunun parçalanması nedeniyle bütün parçalandıktan sonra, bütünün her bir parçası ve her bir oyuğu kendilerine özgü zaman, mekân, elektrik yükü vs. davranışı nedeniyle farklı farklı mana ifade eder şeklinde yansıyacaktırlar. Evrenin her yeri merkez gibi davranan çekim ve itim alanıdır. Dikkat edilmesi gereken konu özellik şudur. Temel düzlemli referans güdüleri içinde olmakla bu temel referansı mana edinmiş hemcinslerimiz, mana ettikleri temel referansın her bir parça ilişkisini, kendi düzey düzlem bağıntılı alan etkisi içinde, yaygın mana gücü bütünseli içinde parçalı ettiği izole parçanın alan etkisiyle; kendi düzey ve düzlem bağıntılı bencilliğe özgü mana etkilerini birbirine eşletmekle bindirişti kılarlar. Kendilerine özgü çeken iten bir mana anlamaları vardı. Bir dolma kalem bütünlüğü içinde; ince uzun silindirik olan yapı vardır. Bu biçimim belli yerini örten belli şekillerde modüle kapakları vardır. Mürekkep haznesi vardır. Mürekkebi emme boşaltma yapan pompa işlevli donanımı vardır. Mürekkebi uca kadar akıtan kanalı vardır. Kanalın ucunda mürekkebi yazı şekline dönüşen uç gibi birçok yer, zaman, anlam, şekil bağıntılı girişmelerin bütünlüğüdür. Bunların tümü birden belirim verir bağıntılı girişme olmakla dolma kalemdir. Ne mürekkep dolma kalemi verir ne ucu örten kapak vs. dolma kalemin kendisini verirler. Bir dolma kalem kapağı, bir dolma kalem ucu vs. bütün değildir ama bütünden bir parça olmakla, işlev yansıtırlar. Dolma kalemden parçalarına ayrılan bir kapak artık dolma kalem gibi davranamaz dolma kalem gibi davranamama eksikliğini (uyumunu) bir alan etkisi oluşla; bir işlev oluşla çevresine yansıtmakla; dolma kalem kapağı ortam içinde özgün bir davranış yansımasına sahip olur. Kapak bu durumlu oluş çekimiyle, özel bağıntılı ortamı içinde, bir böceğe yuva olabilir.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Bayram Kaya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |