..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Kendi görüşlerim var -sağlam görüşler-, yine de her zaman onlara katılmıyorum. -G. Bush
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Dinsel > mehmet avcı




7 Ağustos 2016
Aldatanlar ve Aldatılanlar  
mehmet avcı
Her alanda aldananlar ve aldatılanlar


:BAIG:
Tarikat geleneğinden gelen bir toplumun evlatları olarak bugün, tarikat ve cemaat akımlarına karşı çıkan bir duruma evrilmişsek sebeplerini, cehaletimizden istifade eden, ben bilmem şeyhim bilir diyen akılcı ve sorgulama yerine teslimiyet prangasını önümüze set olarak çeken köhnemiş zihniyetlerin zihinlerinde aramalıyız.

Devletleri oluşturan topluluklar devlete değil, devletin düzenine karşı fikir telakki etme yetkisine sahip olduğu gibi, tarikatları oluşturan cemaat müntesipleri de intisap ettiği topluluğun yanlışlıklarını sorgulama yetkisine sahip olmalı ve o iradeyi bağlı bulundukları liderlerine hissettirme mecburiyetlerini kendilerinde görme cesaretini ve duruşunu net ifadelerle ortaya koymalıdırlar.

Aksi takdirde bugün her hangi bir siyasi partiye üye veya taraftar olan bir seçmen, liderine "yanlışları dahil" söz söyletmiyorsa, yine bugün bir cemaat mensubu veya potansiyel tarikat taasubu olan her hangi biri, şeyhine kutsiyet yükleyip eleştirmiyor, eleştirtmiyorsa yapılacak bütün hataları baştan kabul ediyor demektir.

Toplum olarak zaten cahil bir milletiz. Okumayan, araştırmayan, sorgulamayan bir milleti her türlü aldatmak gayet açık ki mümkündür. Zira; bu aldatmalar beraberinde bir nesili, bir kuşağı sürü psikolojisiyle uzun süre peşinden sürükleyebiliyor.

Yüzünde zerre meymenet olmayan bir parti liderine okuduğu ayeti yanlış mı, doğru mu okuduğunu telakki edemeden ön hükümle nurlu Süleyman yaptığımız ve toplum olarak yıllardır peşinden gittiğimiz gibi; her sözünde keramet aradığımız, aciz kulları ALLAH ile aldatan çakma hocaların da yanlışlarını kalp gözümüz kapalı diye anlamadığımızı sanabiliyoruz.

Ticaretin her türlüsüne bulaşmış; ulusal ve yerel gazetesi, televizyonu, hastanesi, pastanesi, kendine ait STK'sı, kendine ait sendikası, hasılı her alanda boy gösteren cemaatleri, helal kesim, yanmaz kefen gibi dini argümanları kullanarak milleti söğüşleyenleri kalp gözümüzün açılmasını beklemeden de görebilmeyi öğrenebilmeliyiz. Aksi takdirde tarikatlere sadece hakikat penceresinden bakar, Şeriati , bir kenara bırakıp marifeti şeyhimizden bilip keramet kutsiyetiyle hakikat teslimiyetine teslim olursak nihayatetimiz hüsrana ermeye devam edecektir.

Bugün bir cemaate mensup olmak için şeyhe veya hiç bir ilmi derinliği ,bilimsel paradigması olmayan vekiline müracaatte bulunan bir bireye, Kuran ve sünnetin reddettiği İslamın temel felsefesine aykırı işler, cemaatin edebi ve adabı süsü verilerek aşılanıyorsa kısacası cahil ve mazlum müslüman dinini dinayetini bağlı bulunduğu cemaatten öğrenmek zorunda kalıyorsa o kişinin, bağlı bulunduğu cemaatini kendi dininden bile koruma gayretini normal karşılamalıyız.

Her müslümanın kendine yetecek kadar fıkhi meseleleri öğrenmek üzerine farzken; bugün bu önceliklerin yerini cemaatlerin virt ve benzeri dersleri alıyorsa önceliklerimiz bilinçli bir şekilde değiştiriliyorsa burada fikir telakkisi yerini o cemaatin mecburiyet önceliklerine terk etmiş demektir. Dinine sövene hoş görü gösterip (dinimi Allah korur, sen cemaatime dokunma) cemaatini eleştireni tartaklayan hatta fitne çıkarmakla itham eden bu müridler bu yapının eserleri olarak karşımıza dikilmektedir.

Her cemaat mensubu kendi mürşidini asrın veya son beş yüz yılın müceddidi olarak görüyor. Eğer öyleyse dahi, kişinin ameli dışında şeyhinin kendini kurtarma yetkisi olmadığını bilmiyor. Son nefeste İmanını kurtarma garantisi bulunmayan bu ululaştırılmış, kutsiyet yüklenilmiş insanlardan medet umma yerine, cennetle müjdeli olduğu garanti olan Peygamber'den şefaat ummayı ne Zaman hatırlayacağız.

Ayda bir şeyhini ziyaret etmeyi kendine ilke edinen rabbini günde bir kez namazla ziyaret etmiyor. Yakın akrabasının hatta anasının babasının ihtiyaç duyduğu her bir şeyi daha sevap diye cemaatine götürüp verebiliyor. Eşini tarlada namahremlerle yalnız bırakıp kendi cemaatinin tarlasına çalışmaya gidebiliyor. Ve ömrünü cemaatine hizmete adamış birinin tüm hizmetlerinin bir vakit namazın sevabına denk gelmeyeceğini bilmemesi garipsenmiyor.

Sonuç olarak biz ayni cemaate mensup olduğumuzu başımızdaki takkaların renginden, Sufi oturuşundan, kisvemizden ıspatlama yerine, kendimizi ümmeti Muhammed olarak etiketlemeli ve ümmet bilinciyle ortak paydada birleşebilmeyi kendimize şiar edinmeliyiz.

Bir cemaat ki, kendi içerisinde beşe bölünmüş ve her ayrılanı ayrı bir Post kapmanın telaşına düşmüş ve diğerine reddiye yayımlamış, hatta ötekine selamı kesmiş, ötekileştirmiş ise burada hala hakikatı "sen bilmezsin şeyhim bilir" sırrında aramak cehaletin dışa yansımasının en büyük kanıtıdır.
Namazını eda edecek kadar fıkhi bilgiden mahrum olan müslümana, tarikatın adaplarını ezberletirsen öncelikler değişir. Bir karar vermeli şeyhler.
Allah'a kul mu ? Kula mürit mi devşirmeli.! İstisnalar hariç bir çoğu, mürşide mürid bulma telaşında. Cemaatlerin sayısal çoğunlukları cennetin anahtarı gibi herkesin yakasında. Allah'a isyan edene hoş görü, şeyhe bayrak açana recm uygulanıyor...
Hep cüppeli giyinip cüppesizler doğuruyoruz..

Yakın siyasi tarihimizi irdelediğimizde cemaatlerin kahır ekseriyetinin her seçim öncesi çeşitli partilerle temasa geçtiğini ve toplu oy vermenin karşılığında partilerden neler talep ettiklerini hep birlikte görmekteyiz.
Külliyelerinin kürsüsünden cemaat mensuplarına para karşılığı oyunuzu satmayın telkininde bulunanlar vaaz ettikleri müridlerin reylerini siyasilere para ya da makam karşılığı satabilmektedir.

Ve bugün gelinen nokta da görülmüştür ki; cemaatlerin ve tarikatların asli alanlarına geri çekilmesi, siyasete, bürokrasi'ye Adam yetiştirip ve oy karşılığı yetiştirdiği "tek merkezden yönetilmeye müsait" bu kişileri pazarlamaya girme yerine topluma faideli insanlar yetiştirip kenara çekilmeyi kendilerine ilke edinmelidirler.


Ve son olarak esas endişe verici olan hakiki tarikat ve cemaat mensuplarının bunları görememesi ve hâla cehaletimizden istifade edilerek "bu işi cemaat yaptı" cümlesi, camide Cem olan cemaatlere söylettirilebiliyorsa, tehlike geçmemiş, vehametin bir potansiyel suçlu gibi ortada dolaştığını Görmezden gelmemeliyiz.


Mehmet AVCI
- [x] 07 08 2016



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Çocukluk Anılarım
Düşünüyorum…
Küçük Bir Anı...
Dedemin Hayatı...
Geçmiş, Bende Hiç Geçmemiş
Beyaz Türkler
Bir Anı
İmam Hatip Nesli
Ahde Vefa Bekleyen Katır
Sebastian,maria ve Pembe Köşk

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Yakamoz [Şiir]
80’lerde Çocuk Olmak... [Şiir]
Bir Umut [Şiir]
Ey Yâr [Şiir]
Gidiş - Dönüş [Şiir]
Yürümek... [Şiir]
Siyasi ve Fikirsel Evrilmeler [Şiir]
Eski Günler [Şiir]
Ölüm Bizi Eşitledi [Şiir]
Sen Olmayınca [Şiir]


mehmet avcı kimdir?

yüreğimden kopanları cümle olarak yazıya aktarmak istiyorum. . . Güzel olması için özel bir gayret sarfetmekten uzağım. . . Hayat nasıl spontane olayları bize yaşatıyorsa bende o an içimden geçenleri yazmaya çalışıyorum. .

Etkilendiği Yazarlar:
herkesten alınacak birşey vardır


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © mehmet avcı, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.