..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Kötü bir barış, iyi bir savaştan daha iyidir. -Puşkin
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Bireysel > mehmet avcı




25 Nisan 2019
Küçük Bir Anı...  
mehmet avcı
Gurbetteki çile.. Çile yi çektirenler öldü de, çileler hala yaşıyor.


:BAFE:
Yaşadığım şehirde gurbetten çile çekmeye ve bu çileyle birlikte nafakasını temin etmek için bedenen çalışıp ekmek parasını tedarik etmeye gelen doğulular vardı..

Hamal ismiyle anılan bu yorgun bedenler, şehrin ortak adresi olan ortacami isimli bir mabedin önünde her sabah erken saatte toplanır ve iş beklemeye koyulurlardı..
Şehrin en pejmürde evlerini sekiz on kişi birlikte kiralar ve o küçücük soğuk odalarını nefesleriyle ısıtırlardı..

Caminin arka bahçesinde yaşlı kadınlar vardı. Kimi bahçesinde yetiştirdiği sebze meyveleri kullanılmış poşetlere koyarak götürür orada satar, kimi sabah ahırdaki ineğini sağar sütün doğal sıcaklığı soğumadan ora da satışa sunardı..



Bir diğer köşede yün patik ve çorap ören yaşlı teyzeler el emeği göz nuru eşyalarını sergiler, aralarında sıcsk muhabbetler eder, aynı zamanda cağ örer ve müşterilerin alımına sunarlardı....

İşçiler işe çıkmadan önce kuyumcular sokağının girişinde her sabah aralıksız hazır bekleyen cimilli mahmut dayının kapalı camlı el arabasında satışa sunduğu şehrin en ucuz böreğinden bütçeleri nispetinde tadarlardı.. Üzerine döktüğğ pudra şekeri böreğe ayrı bir lezzet katardı.

Bu durum aynı zamanda zengin sokak esnafının fakir hamallarla olan imtihanıydı.. Sınavı kaybedenlerin yanında az da olsa bu imtihanı başarıyla geçenler de vardı..



İşçi arayanlar bu cami in önüne gelir, ayak üstü pazarlık edilir ve en ucuza çalışmayı kabul eden iş verenin arabasına binip giderdi. İş bulamayanlar ise Yağmur yağdığında taksi 19'un önündeki büfenin daldasının altına sığınır ve orada rızıklarını beklemeye devam ederlerdi.
Büfe sahibi sürekli olarak onları alışverişlerine engel teşkil ettikleri için uyarırdı.

Uyarıyı dikkate alanlar yağmura kaçar ve bir süre sonra ıslanmamak için aynı yere geri dönerlerdi.

içerden bağırdığında uyarısını dikkate almayanları zaman zaman dışarıya çıkarak elleriyle iter ve iterken de müstehcen küfürler eder, ağır hakaretler yapardı.

Sokaktan geçerken çok kez şahit olduğum bu hadise karşısında aşırı acıma hissiyle derin iç çekerdim fakat, çocuk olduğumu göz önüne alarak fiili veya sözlü müdahele de bulunup gurbetten gelen o mazlumların hakkını savunamazdım.

Ve bir gün yine o büfenin önünden geçerken iş yeri sahibinin motodu değiştirip, sistem de bir değişikliğe gittiğine tanıklık ettim.

Çatının çıkmasını oluşturduğu ve hamalların yağmur yağdığında altına sığındıkları tavan zeminine su boruları döşetmiş, küçük aralıklarla borulara delikler açtırmıştı.

Mal sahibi artık sözlü uyarı yerine her yağmur yağdığında daldasına sığınan işçileri vanası içerde bulunan kendi icadını devreye sokuyor, zaten ıslanan bedenlerine takviye tazikli su ile katkıda bulunuyordu.

Gurbet işçilerinin bu duruma alışması çok kolay olmadı. Çoğu kez unuttukları bu sistemin acizliğine uğruyorlardı..





Ve ben büyüdüğümde orta da ne orta cami, ne büfe, ne de büfeci kalmıştı..
Herkes gittiği yerde ya cenneti, ya da kendi cehennemini yaşıyordu..
Fakat hayatta olanlar farkında olmadığımız bir çok yerde, çile çektirmeye ve hâla aramızda yaşamaya devam ediyor.
-Mehmet AVCI-



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Çocukluk Anılarım
Düşünüyorum…
Dedemin Hayatı...
Geçmiş, Bende Hiç Geçmemiş
Beyaz Türkler
Aldatanlar ve Aldatılanlar
Bir Anı
İmam Hatip Nesli
Ahde Vefa Bekleyen Katır
Sebastian,maria ve Pembe Köşk

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Yakamoz [Şiir]
80’lerde Çocuk Olmak... [Şiir]
Bir Umut [Şiir]
Ey Yâr [Şiir]
Gidiş - Dönüş [Şiir]
Yürümek... [Şiir]
Siyasi ve Fikirsel Evrilmeler [Şiir]
Eski Günler [Şiir]
Ölüm Bizi Eşitledi [Şiir]
Sen Olmayınca [Şiir]


mehmet avcı kimdir?

yüreğimden kopanları cümle olarak yazıya aktarmak istiyorum. . . Güzel olması için özel bir gayret sarfetmekten uzağım. . . Hayat nasıl spontane olayları bize yaşatıyorsa bende o an içimden geçenleri yazmaya çalışıyorum. .

Etkilendiği Yazarlar:
herkesten alınacak birşey vardır


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © mehmet avcı, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.