"Gülün dikene katlanması onu güzel kokulu yaptı." -Mevlana |
|
||||||||||
|
Öğretmen; sistem içinde, sistem içinin tümleri olur bir mantık üzerinde kendi anlamını bulur. Öğretmen sistem içinde kendi anlamını bulduğu bu bağıntıyla, sağlama yapar. Öğretmenliğe ihtiyaç duyan sistemdir, öğretmenlik diğer işlevler gibi sistemin tümleri oluşla sistemin, mantığı kapsamındadır. Ya da bunun gibi akülü bisikleti (özürlü bisikletini) üretmenin mantığı da topluma dek tümleşik mantık olmakla bu sistem mantığı içinde olmakla, kişilerdi kullanımına dönüşürler. Yani akülü bisiklet kişi için işlevdi düşüncenin kotarması değildir. Toplumsa mantığın ürünüdür. Akülü bisiklet sistem içindir. Öğretmenlik te, akülü bisiklet işi de; sistem mantığı nedenle sistem içindeki işlev olan kişiler içindir. Sistem dışında akülü bisiklet (tekerlekli sandalye) inşa olamaz. Totemi sosyal yapılar da neden akülü bisikleti yoktur? Bunu şu aşamada üç durumuyla söyleyebiliriz. Birincisi totemi sosyal yapılar, bencilliği güden imlerdi mantığın kotarmasıdır. Yani kişisi oluş, sürü yaşamlı bulunuşlar gibi çeşitli yapılar içindeki mirasları devir alıp; bunun seçme ayıklamalrını totemi sosyal mantık yapmar. Sözlü yasaoluşla alnında ilktir. Yani totemi mantığın kendisi üreten bir güç olmayıp; öncül oluşun düzenli çevrimleriyle kendisinden sonrakileri ortaya çıkarmaya anlam olur bir gücün ortaya çıkmasıdır. İkincisi; totemi sosyal yapılar bir entegrasyon değildirler. Totemi sosyal yapılar, farklı kültürlerden inşalı bir entegrasyon değildirler. Yani totemi sosyal yapı, bir sistem oluşu inşalaşmakla ve kendi çevrimiyle kendisine ilk kez sistem hüviyeti verir. Ama bu günkü sosyo toplumsa sistem mantığı karşısında tam bir entegrasyonları olmamakla üreten ilişkiler içerenli bir sistem değildir. Doğada hazır bulduğuyla yetinişleri, sağlamanın sistematiğidir. Üçüncü neden oluşla totemi yapılarımız; o düzlemle ve o aşamaların zorunlu görecesi içinde olmakla; toplumsa güç değildiler. Yani totemilerimiz üreten ilişkilere sahip olmamaları yüzünden, bugünkü sanayici, tarımcı, öğretmen, mühendislikti hizmetler gibi türlü türlü olur bir işlevler entegrasyonlu, ayrıntılı mantığa sahip değildiler. Yani totemi sosyal yapı, “totemi oluşun mana denetimiyle tümleştir.” Totemi sosyal yapı kendi sosyal mantığının karşısında, henüz üreten ilişkiler denetimli bir bağıntı mantığa sahip değillerdi. Totem düzlemden bu güne doğru olan gelişmelerden geriye doğru baktığımızda; totemi sosyal yapılı sistemler, bugünkü sistemin ve toplumların ayak sesidirler. Koloniyle yaşam, simbiyoz yaşam, sürü yaşam, totemi yaşamlar hepten sosyal hareketle sosyal yaşamdılar. Ön ittifaklı yaşamlar ise SOSYO-TOPLUMSA yaşam olmakla ilk enteğrasyonla sistemi yapıdırlar. Köleci dönem, günümüzü belirleyen üreten ilişkileriyle birlikte ittifakı dönem üzerine birer sistemdirler. İnşa sistem içinde kesikli sürekli bellek (hafıza) tutuşturlar. Sistemleşme, çevrimli bellekleriyle; karmaşık mantıki oluşumadırlar. Sistem, tarihsel oluşla kesikli süreklidir. Hafıza sistemin güncel oluşuyla kişi ömrüyle kesikli sürekli çevrimle tarihsel oluştur. Oysa sistem oluşan hafıza kişi ömrünün dışında ve üzerindedir. Kişi hafızasının kesikli sürekli oluşu, kişiyle biter. Oysa sistem ve sistemin hafızası kişi ömrü dışında sürüp giden ve geleceği de inşa eden bir kesikli sürekli tarih sel oluşturlar. Toplumsal sisteme göre kişilerin gördüğü iş birer işlevdirler. Bu bağlamda sistem içindeki kişisi işlevler birbirinin yerini alan kişiler sürekliliğinde sistem içinde taşınır bir hafızadırlar. Ama sistem hafızası ve sistem mantığı yine de bu kişiler, dışındadırlar. Kişisi yetiler sitem hafızasına ve sistem mantığına göre bağıntılarsan konumlanmakla birbirinin yerini alıştırlar. Sistemin öznel katılımlı, sosyo toplumsa yararcı seçme ayıklamalı belirleyeni sadece, insandır. Sitemin entegrelerle tümleşen bağıntılar girişmesini; bir yetiler havuzuna dönüştürür. Sosyo toplumsa sistemlerin bağıntılarsan mantığı içindekilerden seçme ayıklama yapar olmayı öznel insan belirtir. Belirleme (determine etme) işi, kişi dışındaki nesnel oluşun nesnelce olur yasal zorunluğu değiştirme üzerinde değildir. İçten yanmalı motor toplumsal güçle ortaya konur. Yani içten yanmalı motor kendi nesnel kural ve yasallığı olan hafıza ve mantıkla davranır. Bu yasal oluşu siz belirleyemezsiniz. Ama içten yanmalı motoru toplumda kullanıp kullanmamaya ve içten yanmalı motorun kendi zorunlu hafızası olan mantıktı yasallık şartlarına bağlı olmak şartıyla, nerde ne şekille ne süreyle kullanılacağına da siz karar verirsiniz. Kendi olan hafızaların içinde, hafızanın dışında olmakla hafızanın içine doğru olan sistem mantığı denen bağ enerjisinin yansıması vardır. Sistem içinde kesikliği oluşan hafıza dışında; sistemin sürekliliğini oluşan “bir mantığa göre olur” ikinci bir sistem sel davranış vardır. Sistemin, insan gibi kendi olur özneleri bu kendi hafızalı özneli oluş içinde bu türden ikinci bağıntıyı kendi içlerinde resmederler. Resmedilenler genelce olur bağıntılarıyla insan özgeciliğini oluşur. Kendisine göre kodlama ve okumalar yapan işlev bellekler, ikinci bir biçimde özgecil düzenlenmeleriyle sistem içinde öznel davranışların bilinç sel egemenliğini ele verirler. Sitem mantığımızın içinde, totemi oluşun tümleşirliğe katkısı; arkaikti etki bulunması yaparlığıyla vardır. Şimdiki sistem mantığı, totemi tümleşiği olur totemi manadı mantığa göre değil de; toplum sal güce göre anlam ve bağıntı ilişkisi olur nesnelce mana anlayışlı davranmalarına göre çıkarım yapmaktadır. Arkaikti olan totemi belirlenme şimdiki bizlerde, inanma düzeyine doğru gerilemekle bizde “inanmayı sevme” inancı takip etmenin sosyal duygusunu oluşabilmektedir. Sistemin doğrultması olan geri beslenişlerin bağıntılanması üreten ilişkilerce resmedilen sistem mantığına göre olur referanslarına bağıttırlar. Bir sistemin tümü birden söylenir ama yansıtılamaz. Çünkü sistemin tümü sistemin kendisidir. Kendisi olan da ancak kesikli (sınırlı-parçalı) oluşun sürekli yapılır olmasıyla olasıdır. Yansıtmalarımız ancak, her bir kesiki hafıza içine sistemin kendi görüntüsünden yansır resmedilen referansların çeşitli dağılımı olmakla bağıntılı ilişkilerden biri, ya da birkaçıdırlar. Bir işlev hafızanın kendi konum yansımalı dağılım mantığı 10 tür kesikli sürekli yansıma bağıntısı olabiliyorsa; bunun en fazla dokuzu, yansıma bağıntısı oluşla tümleşik içinde olasıdırlar. Geri kalan yansıma sistemin parçalı yapısının oluşması için bağ dokusu enerji şekline dönüşmekle, sistemde kendisini işler hale getirecektir. Bu sistemin ya da kendi işlev bellek oluşun kendisine enerji harcamasıdır. Bu 10 türlü yansımazdan önceki enerji, on türlü yansımaya göre dural gibi olan, donuk olan, dönüşmeden depo edilen tekil durumlu enerdir. Tekil durumlu enerjinin devinmesi özel bağıntılı sistemle birlikte sisteme dek bağ yansıması gibi bir devinim haline geçmesidir. Bir arada olan enerjinin bir kısmı, bir arada olmayı imler olmaktadır. O kayıp enerji görünümlü enerji, sistemi imletmenin ruh halidir. Ve bu yeni bir şeydir. O bağıntılar yoksa o ruhta (bilinç-davranış mantığı da) yoktur. Bu türden entegrasyonlar ruh dediğimiz enerjili dönüşümü veren durumları yansıtırlar. Ruh dediğimiz dönüşmenin tekil bencil belek ile özgecil oluşuyla sisteme ait olan bağıntı yansıması vardır. Ruh, bencil oluşla yerinde kalırken özgecil oluşla girişen mantıktır. Ama sistem ruhu manaca görünmez enerjili dönüşüm olmakla hem de ikinci türden imge olur eylemiyle yansır. Bu hal imin kendisini, sistemi ve sistem mantıklı hafızayı kopyalayışıyladır ki sistem ruhuna dönüşmektedir. Sistem içinde olmakla tüm sistem yansımalarına göre düşünmeyi yansıyamaz olan tekil bellek, onda bir gibi olan enerji ruhu içinde görünmez oluşu kadarla sistemde kendisine bir belirme alanı bulamaz. Bir yanda beliremeyip durmak; diğer yanda da her an belirimle olmaya hazır oluştur. İşte bu hazırdaki bağ enerjili duruş; yeni ortam içinde kendisine uygun bir alan bağıntısıyla hemen girişme yapar. Böylece ruhun yeni ortamla belirme yapması; sadece bu ruh haliyle ruhun geleceği bilir olmasıdır. Bu türden belirimler bağ enerji türü oldukları halde, artık sanki ilişkiler üstü bir bağıntı gibi yansıyan enerjidirler. Hani bir ilişki tipi içinde olam oluşuyla var olup ta; o ilişki tipinin özel bağıntılı çevre şartları içinde girişecek alan etkisi yokluğu karşısında kendisini yansıma yapamaz olan bu kabil zamana bağlı yansıyıcılar, yeni koşullarda; yeni alanı içinde bu potansiyelle yansır olmaları, da az çok geleceği bilmeleri olacaktır.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Bayram Kaya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |