Çocukların eğitimi, zaman kazanmak için nasıl zaman yitireceğimizi bilmemiz gereken bir meslektir. -Rousseau |
|
||||||||||
|
Ben Amerika’yı “Kıbrıs Barış Harekatı” ile ilgili verilen haberlerler doğrultusunda ilk defa babamdan dinlemiş ve tanıma ıstırabına nail olmuştum. "Kıbrıs Barış Harekatı"nın durdurulması için mevcut hükumete baskı yaptığını, meşhur altıncı filosunu Akdeniz'e koğuşlandırarak tehditlerine devam ettiğini dinlemiştim. Ama her şeye karşın Ayşe’nin tatile çıkmasını engelleyememişti. Gel, gör ki, o gün bugündür Amerika bizim müttefikimiz. Yıllar ilerledi ve ben 1977’de okuduklarımdan gerek ülkücülerin, gerek devrimcilerin 1967- 1969 yılları arasında İstanbul açıklarında bulunan altıncı filo ve Amerika protestolarını öğrendim. Amerika benim gözümde yıldan yıla daha çok küçülüyordu. Kovboy filmleri ve yerlilerin katledilmeleri... Bu korkunç manzaraya insan filmlerde bile katlanmakta zorlanıyor. O insanların nasıl dayandıklarına akıl sır erdirmek mümkün değil. Hangi insan bir kadına önce tecavüz edip sonra öldürerek kafa derisini yüzerek yanına alabilir? Hangi insan bir çocuğu öldürüp kafa derisini alabilir? Hangi insan getirilen savaşçı kafa derisine ayrı, köylü kafa derisine ayrı, kadın kafa derisine ayrı, çocuk kafa derisine ayrı meblağ ödeyerek mevcut Amerika’yı kuran canileri yerli öldürmeye teşvik edebilir? Okuyarak ve filmlerini seyrederek öğrendiğimiz bir başka Amerika katliamı da Vietnam... resmi kayıtlarda 1969 "Vietnamizasyon" dediği bir politikayı açıkladı: Güney Vietnamlıları silahlandırarak ve eğiterek ABD askerleri geri çekilecekti. Takip eden üç yıl içinde 500 binden fazla Amerikan askeri geri çekildi. Bu durum geride kalan ve tükenmiş askerlerin iyice çökmesine ve uyuşturucu kullanımının yaygınlaşmasına neden oldu. ABD'de sivil protestolar güçlenerek arttı, Kamboçya'daki gerilla üslerine yönelik 1970 ve 1972'deki saldırılar büyük protestolara neden oldu. Haziran 1969'daki "Hamburger tepesi" çatışmasında 46 Amerikan askeri yaşamını yitirdi. 1968'de My Lai'deki bir çatışmada Amerikalıların 300 Vietnamlı köylüyü katletmeleriyle ilgili görüntüler ortaya çıktı. Vietnam'ın bir diğer yüzü ise günah çıkarmaya uğraşan Amerikalıların yaptıkları Vietnam savaş filmleri... ciddi katliamların yapıldığı vietnamda tecavüze uğrayan kadınların ölüm korkusu içinde çırılçıplak sokaklarda koşmaları bir çok uluslararası medya tarafından görüntülenip dünyaya duyurulmuştu. Öldürülen çocuklar, kadınlar, yaşlılar bu ulusun ne denli merhametsiz, ne denli çıkarcı olduğunu savaş günahları adlı ABD 1998 yapımı film, Predrag Antonijevic tarafından beyaz perdeye aktarılmış, filmde, Stellan Skarsgård, Dennis Quaid, Nastassja Kinski rol almıştı. Film hem Vietnam’da yaşanan korkun olayları, hem de Vietnam’dan dönen askerlerin kendi ülke ve aileleriyle olan ilişkilerdeki buhranları anlatıyordu. Emelikan bu mu? Değil elbette... yıllarca İran Şahı Rıza Pehlevi’ye destek veren Amerika, zarar göreceğini anlayınca Ayetullah Humeyni’ye karşı desteğini çekip rıza Pehlevi’yi yalnız bırakmakta tereddüt etmemiştir. Baba Bush döneminde. İran Irak savaşı... İki ülke arasına nifak sokarak başlatılan bu savaş sekiz yıla yakın sürdü. Amerika muhtemeldir ki, her iki ülkeye de silah sattı. Açıktan Irak’ı destekler görünüyordu. Ama bence İran'la da gizli saklı görüşmeler yürüterek savaşı körüklüyordu. Derken bu savaş bitti ve Amerika kendisine çalışan Saddam’dan memnun olmamış olsa gerek ki, Saddam’ı önce Kuveyt’e saldırtıp, sonra Kuveyt’i koruyormuş süsü vererek Irak’a saldırıyor. Meşhur cumhuriyet muhafızlarının ellerini gözyaşlarıyla öpmeleri tarihi bir iğrençliğin görüntülerini beraberinde getiriyordu. 1991 yılındaki “Çöl Harekâtı” adı verilen bu kokuşmuşluğa kırka yakın ülke katılırken, neredeyse müdahale masraflarının yarısını Sudi Arabistan karşılıyordu. Saddam haklı mıydı? Hayır. Bir müdahale gerekir miydi? Evet. Peki Saddam’ı bu kadar pervasız hareket etmeye sevk eden kimdi? İşte bu Amerika'ydı yukarıda da söz ettiğimiz gibi. sular duruldu. Müdahale güçleri geri çekildi. 11 Eylül 2001 Salı günü ABD’de dört yolcu uçağından ikisinin New York’taki Dünya Ticaret Merkezi gökdelenlerine, bir diğerinin de Washington D.C.’de Pentagon’a çarptırılma sorumlusunu Hüsame Bin Ladine yıkmış, bu teröristi koruyor gerekçesiyle de Afganistan'ı işgal etmişti. Taliban ve Ladin adlarını yakıştırdığı herkesi her yerde öldürmeye başlaması ise ne denli amerikanın ne denli cani olduğunu bir kez daha ortaya koyuyordu. Bu saldırıyla Amerikan güvenlik algılamalarının değiştiği bir gerçekti. Bu olay adeta, hukuki meşruluğa dayanmayan tek yanlı Amerikan müdahalelerinin sözde gerekçesini oluşturacaktı. 11 Eylül sonrası Amerikan dış politikasının temel parametreleri; terör, kitle imha silahları, rejim değişikliği ve bir tehdidi daha ortaya çıkmadan vurmaya yönelik önleyici savaş (vuruş) olmuştur. Bu sözde gerekçelerle, terörizmin kaynağını (El Kaide’nin örgütlendiği yer olarak) yok etmeye yönelik önce 2001 Ekim’inde Afganistan’ı, işgal etmiştir. Yıl 2003... Irak’taki kitlesel imha silahlarının olduğu ve demokrasinin getirileceği gerekçelerini ileri süren Amerika 1991 yılında çekimi yarım kalan filmi tamamlamayı hedefliyorlardı. 20 Mart 2003 yılında film çekimi başladı. Oğul Bush ve Saddam... Irak müdahalesinde Saddam gitti. Ancak işgal kuvvetlerinin halk üzerinde yaptıkları tahribat Amerika'nın Vietnam’da yaptıklarından daha büyüktü. Gerek Amerika gerek İngiliz askerlerinin kadınları soyundurup hem taciz, hem tecavüz, hem işkenceyle sakat bırakmaları bir çok gizli çekilen fotoğraf ve videolarla dünyaya duyurulmaya çalışılmış, ancak bunlar da kınama ve birbirlerini suçlamadan öteye gitmemiştir. Biz yalnızca duyuyoruz, Irak halkı bu olayları yaşıyordu. Hangimiz onların hissettiklerinin kaçta kaçını hissedebiliriz? Irak sorunları bitti mi? Demokrasi geldi mi? Irak’ta bulunan kitlesel imha silahları ele geçirildi mi? Bu silahların akıbeti ne? Ve Suriye... iktidarı değiştirip, Irak’a getirdikleri demokrasiyi Suriye’ye de getirmeye çalışan yine Amerika. Esat hala başta... IŞİD bir taraftan, amerika bir taraftan, Rusya bir taraftan, İran bir taraftan PYD, YPG bir taraftan halkı yok etmenin bütün çabalarını birbirleriyle yarışarak yapıyorlar. Ülkelerinden kaçmak zorunda kalan kalan halk şanslıysa yolda çarçabuk ölüyor, şanssız ise onların yaşadıklarını anlatmaya bizim kelimelerimiz kifayetsiz kalıyor. Afrika’da açlık ve susuzluktan her gün ölenlere yardım yapmayı düşünme beceri ve zekasına sahip olmayan Amerika ve onun kahyalığını yapan Kirleşmiş Zilletler neden birden bire Afgan halkının, Irak halkının, Suriye halkının rahat ve huzurunu düşünüyor. Bu merhamet ve insani duyguları ne zamandan beri bünyesinde taşıyor? Galiba alçak gönüllülüğünden insancıl yanlarını sakladığı için biz göremiyoruz ama yöneticiler görüyorlar ve 1950’li yıllardan beri hala Emelikan ile müttefikiz. Yoksa bu IŞİD ya da DEAŞ ya da DAİŞ ya da DEİŞ (her ne haltsa) terör örgütüne sempati duyulmasına neden Emelikan’a benzemesinden mi? Aynı kan içici özellik ikisinde de var. İkisinin birbirini sevmemesi kıskançlıklarından mı? İnsan Amerika, Fransa, İngiltere, İtalya gibi batı uygarlığı denilen ülkelere bakınca Hristiyanlığın bir terör dini, İsrail'e bakınca Yahudiliğin bir terör dini, DEAŞ'a bakınca da Müslümanlığın bir terör dini olduğunu söylüyor. Ama bunu yapanlar bile kendi dinlerini temiz tutmanın yollarını arıyorlar. Dinlerini temiz göstermek yerine kendi yüreklerini din hükümlerine göre temizlemiş olsalardı buna zaten gerek kalmayacaktı. Kendileri din hükümlerine uymak yerine, din hükümlerini kendi yaşantılarına uydurmaya çabalayanlar yeryüzünü fesada verenler. Ne denli güzel ve huzurlu bir dünyada yaşıyoruz, değil mi? Hem batı dünyasının sağladığı demokrasi, hem de güzide müttefikimiz Emelikan sayesinde. Siz bu canavardan razı mısınız? İyi, Şeytanınız razı olsun. 7 Şubat 16 Bodrum
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Osman AKTAŞ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |