Ölümden sonra yeni birşeylerin olduğu konusunda umutluyum. -Platon |
|
||||||||||
|
Köleci sistemin "şimdideki olup bitenler” dediği şey; özel mal-mülk sahibi ve köle sahibi oluşla köleyi ve zenginliğin yoksulluğu hükmetmesi olan bu süreci, bu şekil takdir edilen anlayışla kabul etmek demekti. Devir alınan yapıda özel mal, mülk sahipliği yoktu. Köleci sistem içinde olduğu ve mülkün her ilişkiye temel yapıldığı durumlu mana anlayışını kendi öncesindeki atalar yoluna göre çelişmesini, bir türlü izah eden, olumlanışla meşrulaşamıyorlardı. İşte bu özel mülkiyetçi, köleci baskı karşısında, mülk sahiplerinin düşman kardeşler gibi mülksüzlerle yüz yüze kalması ortamı geriyordu. Yerleşmekte olan köleci sürecin iman mutabakatı; "şimdideki olup bitenler, ezelden beri böyleydi" demenin inandırmasını; kendisinin meşrulaşma ve olumlaşmasına dayanak yapacaktı. Yeni mana anlayışı da totemi mana gibi gizlide kalan bir manadı gücün, mana anlatmasına dönerek mal mülk sahibi olanların hukuki hali; bir gücün malı mülkü dilediğine dilediği gibi vermesi, anlayışı içinde mana edildi. Köleci iman, işte bu takdirli oluşu sembolize ediyordu. Anamalcı sistem, köleci mana anlayışının gizli açık destekçisi ve sürdürücüsüdür. Ve köleci mana anlayışı üzerine bağdaş kurup oturmakla; anamalcı mana anlayışına yeni yen giyinişler yaptırır. Söz gelimi; demokrasi, yardımlaşma şu bu anamalcı sistemin kendi tasallutunun, kendi üzerine bir fren etkili mana ilişkisi olmaktan öte bir şey değildir. Anamalcılık; kârı kutsayan, kar yapmayı merkeze alan post modern bir köleci mana anlayışı olmakla; gelişmeyi ve sefaleti alabildiğine büyüten yapının anlayışıdır. Anamalcılığın (kapitalizmin) yükselen yıldızı "bırakınız geçsinler bırakınız yapsınlar" deyişiyle; serbest pazar ekonomisidir. Kâr hırsı emek gücü burcunun merkezinde direk geçerek, Güneş ve Ay tutulumu etkisi nedenle, kendisini pek güzel gizleyip; gizlilik manası içinde görünmezleşerek kaderleri var edip, zenginlik ve fakirlik kaderini hayli etkilemektedir! Tüm sosyal yapıların merkezinde mana anlayışı vardı. Mana anlayışı empatiyi fark ederek sence olan tutumu, benci; benci olan tutumu da sence yapma başarısını göstermekle süreci düzenli ve kararlı yapmıştı. Mana anlayışının esasında çıkarımı yapılan anlayışın içinde; kendi ve kendi gibilerin yararını da ifade etmenin kurallaşması vardı. Siz totem gruba aittiniz. Totem grup ta size aitti. Böylece grup, her birinizin sahipliğiydi. Sahipliğiniz kadar bir payla grup ta size ait olmaktaydı. Grup ta sizin sahibinizdi. Bu sahiplik bir kral, bir egemen sahipliği gibi hükmeden bir sahiplik olmayıp; aitlerinizi kendinizle eşleyip; doyurulmasında, barınmasında vs. onları kendinizle; kendinizi onlarla bir ve eş, kılmadaki sahiplikti. Yani bu sahiplik; keyfinize göre hükmeden, buyuran, yaptıran, sahiplik olmayıp; birlikte davranan totem alan içi sosyal yapıyı bir vücut gibi davrandırıp; sağlamalarını kişi olarak özel tükettirmeye yükümsen oluşla pay edendi sahiplikti. Kısacası bu sahiplik tek yanlı olmayan bir yararlanım ve işbirliğinden gerektirmenin sahipliğiydi. Totem eşlerinizle sınırlı sonlu sahiplikti. Yekvücut olmanın mana anlayışından kaynaklı olmanın sahipliğiydi. Aitlerinizi kendiniz gibi sayıp, kendinizin; kendinize davranması gibi bir sahiplikle onlara özen gösterişti. Sahipliğinizdekilerin yasasını, tüzel oluşunu, gelenek olan kültürünü, kendinizle bilip, o aitliği kendinizle özdeşleşip, savunmak; onlardan sorumlu olmaktı. Onların da beliriminden sorulur olmaktı, bu sahiplik. Bu keyfiyet her bir aitte için böyle olup; karşılıklı yükümlenme olmaktır bu. Bu sahiplik ve sahipleniliş gücünün üzerinizdeki mana etkisi büyüseldir. Tüzelin oluşa katılış ve tüzel oluştu bu. İşte totem yasa bu yükümlülükle özdeşleşen bağlaşıklığın ortaya koyduğu süreç oluştu. Sizden sorumluydular. Siz de totem gruba ve totem yasayla, grubun her birinden sorumluydunuz. Sahip oluşunuz kolektif, yükümlersen ve tüzel sahiplik olmaktan öteye, bir keyfiyet ve tasarruf değildi. Siz gruptan sorumluydunuz. Grup ta sizden sorumluydu. Bu tutum ve yükümlenme, sürü yaşamda olmayan bir tutum olmayı akıl ediş kılmakla bağlaşmaydı. Totem grup içinde eski günlerdeki gibi sürü gücünün büyük oluş çekimine kapılmıyordunuz. Totemi mana eksenli alanın içinde seslendirilmekle yüküm edilen angajmanlara sahiplikle; bu totem etkiye riayet ediyordunuz. Küçük alan içi paslaşmayla, iletime gücüyle bir mana ifade ediyordunuz. Daha sonrasında da totemi alan içinde oturmuş; tutumu, gelenekleri edinilmiş; size göre gayet olağan ve böyle olması gereken kutsal, akılcı bir ortam içine doğuyordunuz! İçine doğduğunuz yapının alan etkisi olan sosyal öğrenmeyle de, sürecin içindeki akışa katılıyordunuz. Katılmak demeyelim de, totemi alanlı akışa kendinizi koyu veriyordunuz. Burada şunu vurgulayım ki bu sahiplik bencilce sahip olma tutum ve davranış olan duyguyu çoktan aşmış olup; özgecil bir tutum oluşla gruba paylaştıran grubu gözeten dağılımla sosyal gecikmelerinden sonra sabır içinde sağlatılana, bir sahiplikti. Bu bir önceki döneme göre çok gelişmiş bir aşama ve düzlem oluşun kültürünü üretmesiydi. Kısaca totem aitlik içindeki sahiplik; homojen, grubunu ortaklaştıran ve totem grup aitliğini kotarır olan, kaynağı atalar gücü olan totemi mana anlamalı bir sahiplenişti. İlahi sahiplik olan mana anlaması ittifakı ortaklaştıran; çeşitli üretim nesnesini üreten; takası ortaya koyan, heterojen olmayı yeğleyişle, dışa açılıp temas kurmaca bir mana anlayışının sahipliğidir. Köleci sahiplik kendisine aktarılan süreci ters yüz edip; herkesin kendi başının çaresine baktığı ve mülkün mana temeli yapıldığı, insanların köleleştirildiği; kimine keyfi ve hesapsız mal verilip; kimine de mal verilmeyerek sabırlarının sınavdan geçirildiği bir mana anlamasının sahipliği oluşla; yapı yine heterojendir. Totem dönemin inancı vardı. Ama imanı yoktu. İttifakı dönem totem dönemden aktarılan sosyal geleneğin kültürüne karşı, totem döneme göre kendi ittifakı kültür uygarlığının manifestosunu korumak zorundaydı. Bu yüzden ittifakı öğreti totem kültüre karşı iman oluşla ezberlenip kabul ediliyordu. Totem kültürle ittifakı kültürün arasında melezlere kapalı olan kısa bir yaşanmışlık oluşmuştu. Bu araya girme zamandan ötürü anlatılan totem kültür, ittifakı kültür içindeki melezin kendisine açık açık gelmiyordu. Açık açık olan ittifakın imanı, açık imanın zıttı olan açık açık olmayan imanı da yansıtmıştı. Köleci dönem en çok ta açık açık olmayan imanın yansımasını biçimleyip; köleci imanının ana hipotezi yapacaktı. Köleci yapı ittifakı kültüre karşı, köleci kültürü varoluşu pahasına iman edip savunacaktı. Köleci dönemde, açık açık olmayan meşruiyet eşme olan mana kaynağının sözlerine iman etmek, insanların eline verilmişti. İnsanların eline verilen köleci öğretiyle insanların büyük bölümü sisteme köle olmuştu. Köleci teslimiyetin sahibi olan köleler; asıl ellerinde olan emeği; emek ürünlerini; çalışma güçlerini; mal mülk sahibi olan efendilerinin ellerine teslim etmişlerdi. Daha doğrusu köleci manadı inşanın sözcüleri de mal-mülk sahiplerinden oluşla; açık seçiktiler. Ne var ki güç sahibi olan mal mülk sahipleri de, kendi sahibi oldukları mülkün tapusunu kendi kendilerine alamıyorlardı. Zilliyeti, kendi üzerlerinde olan bir mana gücünün keyfi lütfuyla izah etmek zorunda kaldılar. Bu izah görünenin görünmez olmasındaki diğer bir sair katkı yansımaydı. Bu oluşma günümüzdeki kooperatiflerin ilk toplantısında geçici divan oluşturup, kooperatif sürecini devir alacak olan asıl divan üyelerini oluşturup, kendilerini fesih etme gibi bir şeydi. Görünmez olanın mal mülk sahibi olması, böylesi geçici bir takdir edicinin takdiri olmakla canlı kanlı mal-mülk sahiplerinin üzerine de hükümran olan bir ikili mana anlaması kullanımını ortaya koymuştu.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Bayram Kaya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |