..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Kürtaj sadece kendileri bir zamanlar doğmuş insanlar tarafından savunuluyor. -Ronald Reagen
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Bilimsel > Felsefe > Bayram Kaya




7 Mart 2015
Totemden Kült Merkezlerine Dönüş 1  
Bayram Kaya
Her şey birden ortaya çıkmamıştı. insanın rahim içi bebeklik çocukluk delikanlılık yetişkinlik yaşlılık ve çöküş dönemi geçirmesi gibi insanlık tarihi de bu türden dönemler içinde geçmiştir. İşte bu anlatılanlar bu dönemlere ilişkin süreçlinlerdir. Sürü dönemi totem döneme başlamakla sosyal yaşam ay yuka çıkmıştı. Totem dönem ön ittifaklarla kült merkezlerine dönüşmüştü. Ve...


:ACDG:
Totem alan; grup aklı, grup tutumu, grup gücü, grup bencilliği ve grup tüzelliğinin konuşması oluşla ortaya konmuştu. Ortaya konan yasalar; bir çalılık, bir kayalık, bir ağaç, hayvan sembolizmli somut oluşlar üzerinde atalar ruhuna, söyletiliyordu. Totem gruplu yönetimin merkezi böyle oluşuyordu.

Totem meslekleri, üreten ilişki oluşla ön ittifakları ve ön ittifakı sentezi ortaya koyarken; ön ittifaklar ve oluşan biyo sosyal ve kültürel ve toplumsa inşalı adımın sentezi, genel olarak sosyo öznel anlayış paralelinde ve daha çok sosyo öznel anlayış içinde oluşla ifade ediliyordular. Bu dönemler bu nedenle ilahi anlayışlı dönemlerdi.

Totemi yönetimin merkezi olan süreç; ön ittifak içinde birleşti. Bağlaşık hareket eden ve sentezlenen gruplar ittifakı; üreten ilişkiler girişmeli oluşla ortak akla; ortak sentezi bilince ve tüzelin lige dönüştü. İşte bu kültürel ve yönetsel sentezli dönüşme, kült temsilciliği ve kült yönetimiydi. Artık saygılama tapımı totem yalınlığa değil sentezi kültür, sentezi aitlik ve sentezi yönetimin gücüneydi.

Bu sentezi kült merkezi algısının içinde her bir totem temsilcilerin birbirine göre temsilciliklerine ilah dendi. İlah kavramı, totem temsilciler eliyle, bir tek totem grup birliğine ait oluşla; tekildi.

Ama ittifak içinde üç grup varsa, üç grubu temsilen tekilliklerin her biri, üç gruba ait üç ilah olmakla çoğulluk oldular. Yine totem grup kişileri olup ta kendi içinde üremi çoğalmaları yasaklanan bu saf katışıksız etnik kişilerin her biri ittifakın melez insanlarına göre ilahtılar.

Yani "tekil görünümlü totem grup ilah algısı", grup kişileri sayısı kadar "ilah çoğullaşması" oluyorlardı. Grup 30 kişiyse, 30 ilahtılar. Bunlar totem grup temsilcisi oluşla ittifakı takdir eden, ittifakın melez insanlarına bilmediklerini öğreten ve ittifakı düzenleyen oluşla da ilahtılar. Ölmekle sayıları gün gelip tükenecekti. Tükenenlerin yerlerinde bıraktıkları boşluk devinmeli algı, sembollerle dolduruldu.

Ön ittifak içinde sentezi olana tapımlı yönetimin merkezi oluştu. Bu oluşma kült merkezli tarihselliği ortaya çıkardı. Böylece kült merkezli (tapım eksenli) yönetimin biçimlenen iskeleti ortaya kondu. Yönetimler bu biçimlenmeye ister bilinçli şekilde uysunlardı ya da uymasınlardı! Yönetenler bunun farkında olsunlardı ya da olmasınlardı! Kendisini kült olarak belirten bu zorunluluk, eninde sonunda kendisini duyurtuyordu.

Kendisini duyurtan bu zorunluluk; "yönetim olarak, kült merkezi olarak geçmişi sentezi arşiv etmekti". "Geçmişin seçme ayıklama yapılmış kısımlarını, inşanın kuralı yapmaktı". "Bu inşa, sosyo toplumun hafızası dediğimiz sosyo toplum belleğini ve sosyo toplumun unutmamasını oluşmaktı". "Bu sürecin devamlılığı demekti". "Sosyo toplumun hafızası; geçmişi depolamakla şimdinin inşasını ortaya koymak demekti".

"Şimdilik sözlü aktarımlar ve yontu üzerinde yapılan iletişmeler organik yollar üzerinde depolanan bu bellek içerikleri kategorize bilgi içinde kalıplanmakla, hafıza sürecini kategorize eden arşivlenmeydi". "Kategorize etmeli anlatış, düşünülüp taşınılıp, böyle olsun diye kesikli sürekli oluşla ortaya konmadı”. Söz gelimi, kült merkezinin çevresi yeryüzüne doğru genişledikçe, kült merkeziyle genişleyen alan arasındaki bire bir bağıntı kuran iletişimde gecikmeler aksamalar ortaya çıktı.

Böylece merkezden çevreye doğru genişleyen, uzaklaşan alan içinde yönetimin gözü, kulağı, eli, ayağı olan temsilcilikler kategorize edildi. Bu temsilcilikler bey, ensi (vali vs. türü) yetkilenmeli oluşla anlam genişlemesine uğradılar. Yani gelişen durumu yönetmenin organizesi, kendisini; biçim olarak dayattı.

Bu zaten başlı başına kategorize olma ve organize olmaydı. Kişiler üzerinde bellek ediş; bilinç kılış kişileriyle ölürken; sosyo toplumun belleği çocuk, genç, yetişkin kuşaklar kesikli sürekliliği aktarmalı zincirleme oluşuyla; ölmezlik kazanıyordu. Yani yönetim bir yandan organik tazelenmelerle, öznel hafızaydı. Danışılmaydı.

Sosyo toplumsa bellek, diğer yandan da hard disk olma, dividi, sidi olma türü maddi hafıza kayıtları olan verileri (dataları) de içeriyordu. Yönetim ve kült merkezi bilgi işlem ve bilgiyi değerlendirme oluşla karar alma, karar vermenin işlemler dizgeli oluşunun merkeziydi. İşlem merkezi de giderek karmaşıklaşıp entegrasyona dönmeydi.

Bu karmaşıklaşan entegrasyonlar ne tür tek tek uygulamalar eşgüdümünden oluşuyordu?

Söz gelimi kişi mülkiyetli bir imtiyazın ihtilafında ya da kişi ölümlerinde hafıza olucuydular. Veya kişi unutmaları karşısında, sosyo toplum belleği oluşla arşivdiler. Nitekim kişilerin akıl yitimleri sonunda oluşan bir mülk imtiyaz hakkı, sorunu; yönetimin belleği ve yönetimin depo bilgi arşivi oluşla devreye girer. Yönetim ya da kurumsallık, böylece kişilerine görevsel yükümlülük sunuyordu.

Yani yönetimin inşası birden değil, imbikten süzülen aynı süreçlerin yineleyen binlerce deneyin bir cümleye dökülen kural kaide olmasıyla inşalaşmaydı.

Geçmişteki erken dönem sosyo toplumlarının hafızasında ve inşanın kuralı içinde; "mülkiyet sahipliği" yoktu. "Rızk olma ve rızk kavramı" yoktu. Rızkları dağıtan güç olan; "rızkları tanrı verir" inandırılması yoktu. İnandırmak için gizlenen bir şey de yoktu. Her şey somut ve anlaşılırdı. Yine erken dönem içinde "mülkü dilediğine dilediği gibi dağıtmanın" söyletilmesi ve grup totem bilinci, edinmesi yoktu.

Bunlar bilinmiyordu bile. Ve bunların bilinme ihtiyacı dahi duyulmuyordu. Belki kişi egolu nedenle bir av veya bir yiyeceği ilk önce sahiplenme ve tüketme isteği kendini ara sıra olasılıkla deşifre ediyordu. Ancak sosyo toplumsa totemi hafıza, zaten bu içgüdüyü, öğrenme karşısında bir süre; birinci öncelik olma sıralamasında çıkarıp, bu bencil eğilimi ikinci üçüncü sıraya geriletiyordu.

Totemi öğrenme gündeminin içinde birinci sırada önceliği grup yararı ve grup zenginliği alır. Totem kişilerini bu davranışlara sevk eden tutumları meşrulaşıyordu. Kısacası köleci döneme dek, determine eden sosyo toplumsa hafızada ve inşanın temelinde; grup yararı ve grup zenginliği olan sağlama ve bunun bağıntı laması vardı.

Yani ilk belirlenim koşul ve kuralı içinde mülkü ve köleliği hafıza eden ve mülkiyetçi ilişkiyi inşa eden sosyo toplumsa sözleşme yoktu. Özel mülkiyetçi anlayış asla ilki olur sosyo toplumsa hafıza ve inşayı başlatmazdı, Doğada sağlama yapılan dönemde özel mülkiyetçi ilişki, bir çekim alanı değil; bir dağıtan inşayı ve sentezi bozan merkezi olurdu.

Özel mülkiyetçi anlayış, totem inşayı başlayış süreci içinde; zaten hiç olamazdı. Bu nedenle erken dönem içinde bilinmeyen özel mülkiyet, bu dönem içende ana belirleyenle inşa kuralı ve toplumsa inşa değildir. Ve rızk, rızkları dağıtma köleci toplum öncesi sosyo toplumsa hafızanın arşivi değildirler.

Bu nedenle köleci mutabakatın içine, kişi ve kişiler çıkarlı virüs bulaşmıştı. Bu virüs, geniş çoğunluğu mülkten yoksun kılışla bu kişileri mülkü olanlara ihtiyaçlı kılıyordular. Böylece mülkü olanlar ihtiyaçlı olanları kolaylıkla yönetip güdüyorlardı. İstediklerini yaptırıyorlardı.

Sürecek



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın felsefe kümesinde bulunan diğer yazıları...
El Bel Baal 2
Tarihsel 2
İrade 1
Tarihsel 1
Anlamak Gerek 71
Kurtuluşun Felsefesi (Açkı 2)
Sosyal İlişki Toplumu Hedeflemez 2
Anlamak Gerek 43
Anlamak Gerek 70
Anlamak Gerek 55

Yazarın bilimsel ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Müruru Zaman 14
Sahiplik İmanı 1
Hatırlama 1
Mal mı, İnsan mı?
Mamon'du Belirme 1
Müruru Zaman 7
Denge ve Dengesizlik Süreçleri 24
Anlamak Gerek 26
Bağ Enerjisi 1
Sistem 15

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Aslına Yüz [Şiir]
Vah ki Vah [Şiir]
İsis Dersem Çık Ereşkigal Dersem... [Şiir]
Görmez Şey [Şiir]
Tekil Tikel Tükel [Şiir]
ve Leddâllîn, Amin [Şiir]
Mavi Yare [Şiir]
Mevsimsel [Şiir]
Yıkılışa Direniş Direnişe Yıkılış [Şiir]
Meşrep 3 [Şiir]


Bayram Kaya kimdir?

Dünyayı yaşantılaşan çabalar içinde duygunun önemi hiç yitmezse de, payı giderek azalmaktadır. Sosyo toplum bazlı, genel bir açılımla başlayan çalışmalarım da; bilim felsefesi içinde olunma gayreti güdüldü. Bu nedenle yazıların tarisel, sosyo toplumsal evrimli ve türlü doğa bilim verileri güdülü çalışma olmasına gayret edildi. Genel felsefem içinde bir bilgi; ne kadar çok bağıntısıyla söylüyorsanız, o bilgi o kadar bilinir bilgidir.


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Bayram Kaya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.