..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Ağlamak da bir zevktir. -Ovidius
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Meslekler & İş Yaşamı > Onur Tekin




30 Aralık 2014
Saygıdeğer Öğretmenim  
Öğretmen

Onur Tekin


Ahh! Öğretmenlik... Sen ki bolca hayal kırıklığı, hayatını başkalarına adama işi, bol bol sabır, çokça cesaret isteyen, epeyce örnek alınacak bir kişilik sahibi olmayı gerektirensin. Sen ki öğretmenin sıklıkla başını avuçlarına aldığında yine bir yeniliğin geleceği kesin olan, sürekli değişim hali ve içi dışı huzur dolu olansın. Sen ki öğrenme aşkıyla öğretme aşkının bir bedende tutuşmasısın.


:ADJI:
Ahh! Öğretmenlik... Sen ki bolca hayal kırıklığı, hayatını başkalarına adama işi, bol bol sabır, çokça cesaret isteyen, epeyce örnek alınacak bir kişilik sahibi olmayı gerektirensin. Sen ki öğretmenin sıklıkla başını avuçlarına aldığında yine bir yeniliğin geleceği kesin olan, sürekli değişim hali ve içi dışı huzur dolu olansın. Sen ki öğrenme aşkıyla öğretme aşkının bir bedende tutuşmasısın.

Tutuşan, yanan öğretmen, hırsızdır aslında; zaman hırsızı ya da daha doğru ifadesiyle, öz zamanının hırsızı. Ahh öğretmenlik! Keşke bir meslek olsaydın ve günün bir zamanında başlayıp bir zamanında bitseydin de hırsızlık yapmak zorunda kalmasaydı mensupların. İşte o mensupların öyle bir tutuşur ve öyle bir yanar ki kaybeder kendini o minicik yüreklerde. Bu kayboluş varlığın fıtrat meselesidir onun nazarında. Nasıl ki bir yaban arısı fıtratı gereği “Sıkıldım, biraz da bal yapayım.” diyemezse öğretmen de o minicik yüreklere gark ettiğinde artık ‘zaman’ onun için “akıcı durağan” haline gelir. Evet, zaman akar gider bir taraflarda, birileri için üstelik dolu doludur onlara zamanın içeriği. Neler ve kimler yoktur o zamanın içinde. Oysaki bir yürekte kaybolan öğretmen için öyle mi? Aksine onun için artık zaman o yüreklerle doludur. Başka bir şey ya da başka birileri ve dahi çocuğu bile yoktur. Unutur acılarını, hayallerini, aile içi sorumluluklarını. Yanmıştır bir kere ve kül olmadan da görmez bunları aklı da yüreği de.

Ey öğretmenlik, şair bu dizeleri sana yazmış zannımca “Sana bakmak/ Bir mucizeyi anlamaktır..” Her gün yaşanılabilir bir mucizeyi yaşamaktır. Bazen bir hareket, bazen bir söz, bazen bir beceri görebilmektir, o minicik yüreklerde. Gördükçe mucizeyi hissetmek, hissettikçe mucizelere inanmaktır senin tanımın. Nasıl inanmasın ki gözleri ile gördüğüne, kulaklarıyla duyduğuna?

Bir bedenin ruhla buluşması gibidir öğretmenin öğrencisi ile buluşması. Adeta yaşadığını, nefes aldığını ve bir birey olduğunu öğrencisinin yüreğine girebildiğinde anlar öğretmen. Kolay değildir bir insanın hele ki bir çocuğun yüreğine girebilmek. Sevgi gerekir, inanç gerekir o masum yüreklere girmek için. Tüm bunları ona hissettirmekse bir sanattır. Dedim ya öğretmenlik sen bir meslek değilsin, sen bir yeteneksin, sen bir özverisin. Her bir mensubun hem sevecek hem de sevilecek, hem inanacak hem de inanılacak. Her canı hem ayrı ayrı hem de bir bütün halinde sevecek.

Bir öğretmen, her gün kurulan yüce mahkemenin huzurunda hesap verir. Bir öğretmen, her gün kurulan yüce mahkemede hesap sorar. Hesabı veren de soran da kendisidir. Bir insanın başka bir insana karşı acımasız olamayacağı kadar acımasızdır, kendisi kendisine hesap sorarken. Çokça kızar, azca beğenir yaptıklarını. Bolca uyarır kendisini yarın ve sonraki günler için. Yastığa beş kala uyuyanlardan olamaz bir öğretmen. Çünkü yatıp da gözlerini uyumak için kapattığında hemen kuruverir yüce mahkemesini ve hiç vakit kaybetmeden yargılar kendisini. Asla bıkkınlık hissetmeden “Neden ve Nasıl “ sorularını sorar durur kendisine ve yine hiçbir bıkkınlık hissetmeksizin cevap verir. Bu mahkemede hiç suçsuz bulmaz kendisini. Bulacak bir suç bulamasa “Yenilikçi olmamakla” suçlar kendisini. Düşünür neler yapabileceğini. Eğer ki bulamazsa bir yenilik işte o zamanlarda anlar bir gecenin ne kadar da uzun olduğunu.

Güzel öğretmenim, can öğretmenim. Bıkmadan, usanmadan varlığını sunarsın o masumlara. Birileri bilse de bilmese de umursamazsın onların düşüncelerini. Sen o sabilerle varsın ve o sabilerle mutlusun. Öz zamanından çalsan da eşine çocuğuna vakit ayıramasan da aman deyip de kendin için yıllar önce kurduğun o hayallerinin ne durumda olduğunu sorgulayamasan da sen öğretmensin ve sen saygıyı en derinlerden gelen duygularla hak edensin çünkü “Ben” kavramının çokluk bildirdiği ender insanlardansın. O kavramı senin için kullanmak hem seni hem de yüzlerce öğrenciyi bir arada anlamaktır. Saygıdeğer öğretmenim, saygıyı daha nasıl hak edebilirsin ki?

.Eleştiriler & Yorumlar

:: Teşekkürler
Gönderen: Onur Tekin / , Türkiye
30 Aralık 2014
Yorumlarınızdaki o güzel iltifatlara layık olmak her yiğidin harcı değildir. Kendi adıma daha o noktalara ulaşamadım. Henüz emekliyorum inşaallah zamanla sizin yazdığınız o özelliklere de sahip olurum. Yine de güzel ve değerli yorumunuz için çok teşekkür ediyorum. Allah razı olsun...

:: bir gönül ehlisin
Gönderen: osman demircan / , Türkiye
30 Aralık 2014
duyguların o kadar mantıklı ki... bu da gösteriyor ki aklın ve yüreğin birleştiği yerde gönül ülkesindesin. bir gönül ehlisin. allah gönlüne göre versin. selam ve dua ile...

:: Yotum İsteği
Gönderen: Onur Tekin / , Türkiye
30 Aralık 2014
Lütfen fikirlerinizi benden esirgemeyin. Olumlu ya da olumsuz eleştirilerinize ihtiyacım olduğunu ve olacağını düşünüyorum. Teşekkürler...




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Ezan, Varoluş ve Ölüm

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Kibir: Ateş ve Ölüm - 2 - [Öykü]
Bedevi Çoban'ın Hayalleri [Öykü]
Kibir: Ateş ve Ölüm - 1 - [Öykü]
Hayattan Kaçış [Öykü]
Buluş [Öykü]


Onur Tekin kimdir?

Elinde kalem, dilinde kelam. Fıtratının gereğini her şartta yapan ya da yapmayı arayan. . Dilin formülünü görüp özümsediğinden beri için için cehennem ateşiyle yanan ve yazmakla cennet bahçelerine dalan. .

Etkilendiği Yazarlar:
Erdem Beyazıt, Mehmet Akif Ersoy, Necip Fazıl Kısakürek, Nazan Bekiroğlu...


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Onur Tekin, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.