..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
"Çok söz hamal yüküdür." -Yunus Emre
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Bilimsel > Felsefe > Bayram Kaya




5 Mayıs 2014
Panteoni Tarihselliğe Bakış 1  
Bayram Kaya
MS. 7. yüz yıl Arap yarımadası iç sosyo-toplumsa habitat (fauna) alanı içinde; egemence sınıfın sosyal yaşantılımlı öznelce kullanımları, dış ticari temaslar etkili oluşla; toplumsal yaşama göre öndeydi.


:IBH:
Bir aslan avını yakalar. Avının işini hemen bitirir. Avı yer. Süreç bu kadar kısadır. Av, yakalanmayla işinin bitmesi arasında, öldürülüyor olmakla yaşanan duygu ve paralizeliği taşır olmaktan veya ölmekten öte; avın yaşayacağı hiçbir süreç yoktur.

Buna karşın aslanın avlanmayla avının işini hemen bitirme süresine dek birçok şeylerin yaşanması da, söz konusu olacak oldukça gevşek dokulu alt galerileriyle dolabilecek olan bir süreç boyut paket alanı vardır. İçine başka kesikli sürekli süreç parçaları alacak denli boşlukludur.

Oysa bu avlanmayı yapan aslan değil de "çita" gibi bir hayvansa; avla, avın işini bitirme gevşek süreç boyut alanı çitada daha da kısalır. Kendisini koruma olan alarmlı bir tetikte olma zamanıyla avı yeme girişmeli “yaşamsal olan” şeylerin üst üste aynı anda süreçler dokulu, süreç galerilerini oluşacaktır.

Çıtada avla, avın işinin bitmesi süreç uzunluğunu, kendi içinde bölünmüş eylemler dizili tezlikleriyle; "avın işini bitirme" boşluk eylem devinmesi, olaylaşan birçok daha küçük parça olaylar birikmesiyle dolar ve sıkışır. Av ve avın işinin bitirme süre kesikli sürekliliği başka kısa art arda devinim şekillerine bölünüşlere sokulurlar.

Avın yapılışıyla, ziyafet olan avın kan kokusuna; aslan, sırtlan, leopar vs. gibi daha başka yaman yırtıcıların doluşup, avı; çıtanın elinde alacaklardır. İşte yakalanan avla ziyafet edilen av sürecinde "avın işini bitirme" işi çıtanın elinde hem hızlanıp, hem kısalacaktır.

Dahası çıta tarafından tamamlanamayan avın işinin bitirilmesi süreci, çoğunlukla, başka avcılar tarafında tamamlanacaktır. Bunlar bir sürecin başlama, yansıma, bağıntılanma, yeni girişmelere neden olma evreleridirler.

Çıta bunu bildiğinden avın işini bitirme sürecini daha ivedilikle ve genellikle tamamlayamadan belki bir karnının doymasıyla, belki karnının yarı aç yarı tok oluşuyla, belki de ziyafetten bir lokma koparamadan, avından oluşuyla çıta sürecini bitirecektir.

Eğer çıta şanslıysa avını bir ağaca taşıyarak, avın işini bitirme sürecini diğer bir acıkma sürecine dek sindire sindire uzatacaktır.

Kısaca, çıtalar; aslan gibi avının işini bitirme sürecini, rahat oluşun zaman zarfı içine yayamazlar. Aslandaki avın işinin bitirilme sürecinde stressiz yaşanışla geçecek tüm zaman; çıta da daha hızlı ve daha kısa oluşlarını yaşayarak, karnını doyurmaya dönüşecektir. Çıta bunu başaramazsa çıtanın işi zorlaşacaktır.

Öz itibarıyla olaylaşan olgulaşan ve yeni oluşlara dönüşen tarihi süreçler, kendi içlerinde kendi zamanlarını sıkıştırıp bölen olgu ve olaylar bağıntılı oluşla, sentezi bir bütünlüktürler.

Miladi 7. yüz yıl Arap yarımadası iç yaşam şeklinde muhafaza edilen günlük tutum, "güncel ikameli zorunlu yaşamın hemen işinin bitirilmesi" şeklinde yerleşip, benimsenmişti.

Bu belki de çöl yaşamının, yeni sosyo toplumsa uygarlık olaylarının sıkışmasına pek elverişli sahnelere niceleyim olamaması nedenleydi. Kendisini hızlı ikmal ikameleri içine sokamayan güncel yaşam "hemen işinin bitirilmesi alan süreci içinde" olaylaşmalar yaratmağa uygun deneyimlere çok kıt sahne olmasıyla" verimsiz de olabilirdi.

Yani Arap günlük yaşamının; "hemen işini bitirme zorunluluğu", sentezi girişen olay deneyim bağıntılamalarıyla sıkıştırılamamıştı. Bu nedenle gerekli niceleyişlerle sıkışamayan süreç nitelik değişmesi yapamıyordu.

Ama "bu ne lahana turşusu, bu ne perhiz" kabili oluşla; "günlük yaşamın hemen işini bitirme alan boşluğu içine avara kasnak misali; gezilen, görülen, ticaret ve seyahatlerle etkileşilen dış konjonktürün sosyal yaşamlarını da bu güncel yaşam alanın içine enjekte edebiliyorlardı.

Miladi 7. Yüz yıl Arap dünyasına değin, o günkü yarımada Arap dünyasını oluşturan boşluk alan devinmeli ittifakı uygarlıkların her biri eğer o güne gelene dek en az 2000 kez ittifakı girişmelerin sentezi oluşla ortaya çıkmışlar da; buna karşın güncel olamayan Arap panteon belirsizliği de ortada duruyorsa; günceldeki Arap ittifak panteonu kendi ittifak süreçlerini, olgunlaşışla hızlandıran olaylaşma süreci yapamamışlar demektir.

O günkü ittifakı uygarlık sürecinin olay ufkundaki olaylaşma alanlı bağıntı boyut; kendilik gevşek zeminli olmasını kendi süreç dinamikleriyle ikmal etmemiştiler demektir. Ama güncel üreten, güncel örgütlenen ilişkilerle değil de; güncel zamanın kimi öznel oluşlarıyla sanki süreci altyapı oluşla tam etmişler gibi olmanın toplumsal değil de, sosyal oluşla kullanımı içindeydiler.



Bu kullanım olanağı çağdaş konjonktürden yansıyan, taşıma suyla değirmen döndürme yorulmasıydı. Bu tür kullanım olanağı içindeki konum girişmesinde özgün Arap genel yararlanılın uzlaşısını girişecek kültürlerini üretemiyordular. Böylesi natamam bir kültür, senteze girecekse; çevre kültürlerin hazır oluşundan öykünüşleriyle sentezleme sürecini çok kısaltan bir hızlanma içinde olabilirler.

2000 sentezli bir kültür, 1600-1700 sentezli bir kültüre yenilebilir! Bu yenilme teknik olmayıp kültürler farkı olan mantıkça düşünememekten kaynaklı bir yenilmedir. Konjonktür düzlemli güncellik düzeyine yakın bir sentezi yerde olmayan kültürler, Avının işini bitiren aslan gibi davranırlar. Kazanım eldeciyle, ele geçiriliş sonrasın da, ele geçirdiklerine; ele geçiriliş süreçlerini yaşatmazlar.

Ya öldürdüler, ya daha çetin şartlarla, baskı, sindirme, öldürme varyantıyla köleci çalışma alanlarına sevk ederler. Oysa 2000 sentezli kültür de esir etme çok farklı yansır. Esir öldürülmez. Esirin hayatı ve hakkı genel anlayışla ele geçirenin itibarı oluş sürecine dönüşür. Sorgulanır mahkûm edilir.

Öyle ki sorgulanacağını bilen kişi, sorgu esnasında neler söyleyeceğini ve kendi kültürünü ne gibi bir vakarla temsil edeceğini dahi düşünmeye başlar. Esir edilişle mahkûmiyet süreçleri arasında, bin bir yaşanma ve tesadüfi süreçlerin girişmesi yaşanır. Yani belirleyiciler de elde olmadan değişmiş olur. Ve süreç bambaşka anlamaların sürecine döner.

Kısacası güncel duruma göre gerekli sentezi kültür oluşumunu tamamlamış yapıyla, bu tamamlama eşiğine gelmemiş kültürün sürece bakış tarzları aynı olmamakla; gelişmiş kültürün, gelişmişlik bakışı; gelişmemiş kültür karşısında, zaafa dönüşmektedir.

Pekiyi de sen giderken ben geliyordum demenin, deneyimi ne olacak? Yani 2000 sentezli kültür 1700 sentezli kültürün duygu ve düşüncesini deneyim etmekten ötürü 1700 sentezli kültürün ne gibi nasıl davranacağını bilir olmayacak mı? Elbet bilir olacak! Ve o deneyim yabana atılmaz şekilde ve sizde durmaktadırlar. Ama özel durumlar yaratmadıkça bunlar çok kez inaktif gibidirler.

Aynı düzlemde iseler bilir olacaktırlar. Ama bu pek böyle olmaz. Bir zamanlar kendi ihtiyaçlarımızı, aile gücüyle; kendimizin karşılaması muktedirliği içindeydik. Yani kabaca her şeyimizi üretmenin bilgi ve becerilerine sahiptik. Şimdinin güncel kültürü içinde o yeteneklerimiz körelişle, zaafımız olmuştur. Şimdi ne buğday üretebiliriz, ne buğdayı hamur edebiliriz, ne de ekmek açabiliriz!

Bu hal şimdiki yaşantılaşma bağıntılarına bağlı oluşa göre düşünmenin, önceki düşünmenizi dumur etmesidir. Ya da sizin, traktör kültürlü düzlem içinde, karasabana dek süreçleri bilemez oluşunuz gibi bir düzlemsel paradoksunuz olacaktır. Kısacası kırkıncı yaşınıza ermeden, kırk birinci yaşınızın eşiğinde olamazsınız. Onuncu yaşınızı yaşamış olsanız da; 41. Yaşınızda, onuncu yaştaki gibi düşünemezsiniz.

Kültür düzeyi, bir kullanım dili oluşla; geleceği yorumlayan bir uygarlaşmadır. İçinde olduğunuz düzey ve düzlemle sizin sürece bakma çok farklıdır. Size göre gerekli sentez yinelemesini tamamlayamamış kültürler karşısında sizin düşünmeniz, o kültürlere göre sizin empatinizi çarpıtacaktır.

İslami kaynakların, yalancı peygamber dediği süreçlini oluşuşlarına tarih te; imani gözle bakarsa, tarihsellik mahiyet olarak anlaşılmaz olur. İmanın işi ayrı, bilimsel oluşla, düşünüp akıl etmenin işi ayrıdır. Biçimsel olarak görünüşte Mekke panteonun güncel özünün, imani oluşça süreçsel oluşması gerçekleşmişti. Ama analitik oluşla özdeki, olup biten çok farklıydı.

MS. 7. yüz yıldaki Mekke panteon merkezli süreç sentezleri içinde, sosyo toplumsa oluşmanın bilincini okumanın gerekliliğiyle ve bu okumayı yapılaştırmanın ihdas edilmesi nedeniyle süreç kıpır kıpırdı. Bu kıpır kıpırlığın dinamizmiyle bu dinamizmi eğimlenir olmanın süreciydi.

Totem süreç, çeşitli totem soy Arap kimliklerin adıyla belirtilebilir olmanın yoğunlaşmasıydı. Süreç Arap soy kimlikli parçalı düşünme bağıntıları olma biçiminde ortaya çıkabilmişti. Sürecin çeşitli sentezleri, çeşitli süreç okuyucuları olan Esved ül-Ansi, Tuleyha, Seah, Seacar, Müseylime vs. gibi 20 kadar çalışıcılarla başlamıştı. Bu gayretlerle birbiri içine yansımış totem soylu benzer ekseni oluşmalar çevrelerinde süreç topaklanmaları görülecekti. Süreç bir şekilde, bu çokluğu da eleyecekti.

Bu ekseni oluşmaları tutum ve söylem oluşla, pekiştirtmesi vardı. Yaygınlaşan taraftar kazanmaların ortak akıl oluşturması vardı. Bunların propagandif mücadelesini veren yardımcıları vardı. Süreççi odak yardımcılarıylan da bu süreci tartışma içindeydi. Süreç böylesi diyalektiki akış düzenlemelerini ortaya koydu. Mekke odaklı panteon kültürlü sentezi oluşmaya, mürit kabili yayıcıların da sürece emek verir oldukları unutulmamalıdır.

Bu nedenle Mekke panteon sentezinin bir çok okuyucuları vardı (kod çözücü peygamberleri vardı). Aynı merkezi işaret eden; ama aynı merkeze bu kadar değişik şekilli sentez içinde oluşla gitmenin, bir çok ayrı ayrı fikri oluşumlu tansıkları vardı. Bu tansıklar sürecin birinci olgunlaşma meyvesiydiler.

Ve bu nedenledir ki süreç; farklı farklı fikir oluşucu tansıklarının varlığından ötürü de kendi içi çatışmalarına giriyordu. Bu kabil çatışmalı girişmeden doğan sentez ürününün yeni düşünceleri ikinci bir olgunlaşma meyvesi oluşla çatışma; zıtların birliği ve zıtların savaşımı oluşla gelişme, kendi yeni sentezlerini ortaya çıkaracaktı.

Sizlerin, sadece Mekke odaklı sentezci oluşmayı okumsı gerekiyordu. Mekke odaklı bu çevre; kendi yapılaşma durumuna hazırdı. Siz, Mekke odaklı akış eğimi üzerinde sörfünüzü yapacaktınız. Hayli zorlu ve bir o kadar da keyfli kutsal süreçti. Sörfle Mekke panteonlu süreci, sizler; kodları üzerinde sembolleriyle anlatmanız gerekiyordu. Sizlerin bu sentezi, anlatım dili olarak açığa vurmanız, çok çok önemlidir.

Elinizde, kişilerin anlama mantık kalıplarına hitap ediecek çok etkili her şeyi o yolla anlayıp öğrenmeye hazır olmanın şartlanmışlığı ve bin yılların pekiştirmesi olan bir tarihsel yöntem vardır. Bu yol nübivet yoludur. Bu yolda size karşı pek pek bilgi ile karşı çıkmazlardı.

Sistem, sizin kendi çıkarları doğrultusunda olup olmamanızla mücadele ederdi. Bu nedenle ahlakçı sıfatınıza karşı tepki gösterirler. Panteon, panteon içindeki totemlerin yanında; kendi toteminin adını anmadan; “Rabbi, Allah” demeyi ortaya çıkarmıştı. Hac, zekat, namaz vs. zaten panteon öncesinden beri bilinen şeylerdi.

Siz sadece bunları düzenliyor, her birini, her bir totemler adına değil de; panteon sentezi teklik olan Allah adına ibadet edilmeyi ortaya koyuyordunuz. İlk başlarda size direnç şöyle oluyordu. “Senden önceki şunu şunu yapmıştı. Haydi sen de yapsana. Senden önceki kitap getirmişti, sende getirsene! Senden öncekine vahiy iniyordu, hani sana niye gelmiyor?” şekline pasif direnç oluyordu.

“Şundan bundan gayp haberleri ver de, sana inanalım. Şöyle mucizeler göster. Meleklerin nerede?” gibi sorularla bunalan önder kişiler; bu yolla ikna olmaya hazır kişileri kazanmak için, adeta bu yolu tutmaya mecbur oluryorlardı. Yolda zaten buydu.

Ortamda hiç eğim yokken. Siz; ortamın okuyucusu deyim olamazsınız. Bu yeni yol, panteoni oluşmalı sissi yeni duruma çekim ekseni olmanın bilincidir. Siz hiç bir sosyo toplumsa gücün uygulayıcısı değilken, bu sissi oluşumalı beliren duruma gücün uygulayıcısı olacaksınız.

Bu edenle bu yeni duruma taraftar kazanmanın ve bir potansiyel güç kazanmanın yolu, bu tür kahinlik ve belagati söylemci oluşunuzun dönemidir bu dönemler. Yukarıda ismi belirtilenlerin hepsinin bir kahinlik yanları vardır. Ve şiir okuma, şiir yazma, ya da şiir gibi konuşmacı olmanın belagatlerini taşırlar.

“İç” oluşmanız bu kabil durumlar üzerinde oluşla imani, kavli, ahitlersen yürümenin mücadelesidir. Bu mücadeleden oluşan güçle, “dışta”; siyasi ilişkiler üzerinde yürüme daha bir egemeni olacaktı. Bu nedenle “dış konjonktüre” söyleminiz Mekke kültürlü panteoni söylemleri, çok çok aşacaktı. Siz diyalektik içinde olan bir diyalektiktiniz.

Sürecek



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın felsefe kümesinde bulunan diğer yazıları...
El Bel Baal 2
Tarihsel 2
İrade 1
Tarihsel 1
Anlamak Gerek 71
Kurtuluşun Felsefesi (Açkı 2)
Sosyal İlişki Toplumu Hedeflemez 2
Anlamak Gerek 43
Anlamak Gerek 70
Anlamak Gerek 55

Yazarın bilimsel ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Müruru Zaman 14
Sahiplik İmanı 1
Hatırlama 1
Mal mı, İnsan mı?
Mamon'du Belirme 1
Müruru Zaman 7
Denge ve Dengesizlik Süreçleri 24
Anlamak Gerek 26
Bağ Enerjisi 1
Sistem 15

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Aslına Yüz [Şiir]
Vah ki Vah [Şiir]
İsis Dersem Çık Ereşkigal Dersem... [Şiir]
Görmez Şey [Şiir]
Tekil Tikel Tükel [Şiir]
ve Leddâllîn, Amin [Şiir]
Mavi Yare [Şiir]
Mevsimsel [Şiir]
Yıkılışa Direniş Direnişe Yıkılış [Şiir]
Meşrep 3 [Şiir]


Bayram Kaya kimdir?

Dünyayı yaşantılaşan çabalar içinde duygunun önemi hiç yitmezse de, payı giderek azalmaktadır. Sosyo toplum bazlı, genel bir açılımla başlayan çalışmalarım da; bilim felsefesi içinde olunma gayreti güdüldü. Bu nedenle yazıların tarisel, sosyo toplumsal evrimli ve türlü doğa bilim verileri güdülü çalışma olmasına gayret edildi. Genel felsefem içinde bir bilgi; ne kadar çok bağıntısıyla söylüyorsanız, o bilgi o kadar bilinir bilgidir.


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Bayram Kaya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.