Bildiğim tek şey, ben bir Marksist değilim. -Karl Marx |
|
||||||||||
|
—keşke uzaklaştığım nispette küçülebilsem… —keşke yüzünü görmeyecek kadar kaybolabilsem… —keşke unutabilsem… —belli ki, kolay kolay unutamayacağım; hiç değilse, biraz daha az nefret edebilsem… başlama noktası sonsuzluk. bitiş noktası sonsuzluk. atılan her adım sonsuzluğa. kısaldıkça uzayan yolculuklar yerine, ayrılıklarımı uzatmak için, abartısız nefretimle çabucak eskimeliyim, ha orada, ha burada, zaten, insan eskimek için yaşar her yerde. eskimek, aslında, terk ettiğim geçmişle, bu günün güncelliği arasındaki hiçlik. değil mi ki, hiç kimseyi sevecek kadar tanımıyorum, orada da, burada da… ki, Endülüs’e giderken Tarık bin ziyad gibi gemileri yakarak dönüşümsüzlüğü tercih edişim, ya da, herhangi bir gezegenin herhangi bir uydusunda yitmek isteyişim, bundan ötürü…. ölümüm nerede, ne zaman, nasıl olacak, bilmiyorum; zaten, bilmek de istemiyorum… benim ölümle bir hesabım yok. benim hesabım reddettiğim sözcüklerle, böyle gizlenişim ondan, irsiyet, intikal, tevarüs, kalıtım, miras… atavizme ait her sözcüğü sildim sözlüğümden, hiçbir izim yok dünyada, neslimi sürdürecek… gelecekte, hem de yakın bir gelecekte, büyük ihtimalle de bir yaz günü, evimin beton sıcağında öleceğim belki de… o gün değil ama, birkaç gün sonrasında, tam da bu adam görünmez oldu ortalıkta, diye fısıldaşmalar başladığında, bir komşunun leş kokusu aldığı gün yalnızlık yolculuğum bitecek… başucumda bir vasiyetname, tek bir cümle: “Cenazeme oğlumu çağırmayın!…” belki karıma haber verecekler, gelecek defnedilmeden önceki son anımda, yani morgda bekletilirken, kuran-ı kerim okuyacak demir kapağın önünde : ─ firavun, ordusuyla birlikte onların arkasına düştü. ama denizden onları sarıp kuşatan, sarıp kuşattı.─ ya da gelmeyecek, belediyenin görevlendirdiği bir imam ile birkaç işçi ceset torbasıyla, öylece, baştan savma atıverecek beni “çaresiz ruhlar mezarlığında” bir çukura; bir mezar taşına şunları yazarak: — kimin nesiydi, kimdi? siktiriboktan birisiydi, ot geldi, ot gibi gitti, siktiriboktan bir yaşam tüketti, bir çuval inciri bok etti…─
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Kemal Yavuz Paracıkoğlu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |