Mutlu insanlar tatlı şeylerden söz ederler. -Goethe |
|
||||||||||
|
"Yeni ceza yasasıyla isimlerimiz elimizden alınmıştı. Hepimize birer numara verilmişti." Bir süre sonra: Onun çığlığını duyduğumuzda şok geçirmiştik. Adeta böğürüyordu. Bazen hırlıyordu. O da diğerleri gibi yalvarmaya başlamıştı. Seslere alışkın olsak da içimizden birisiydi 6 numara. O gün sıra bizim koğuşa gelince önce onu almışlardı. Diğerleri gibi acı çekerken onlar gibi haykırıyordu. “Abi elinizi ayağınızı öpeyim yapmayın” diyordu. Beşimiz de dehşet içerisinde birbirimize bakıyorduk. Cezaevini inleten yasadışı bu sesleri cezaevi müdürü cezaevi savcısı acaba duymuyor muydu? Joplar, sopalar, tekmeler, yumruklar bizim 6 numaranın gövdesini dövüyordu. O bizim her şeyimizdi. Arkadaşımız, canımız, çaycımız, bulaşıkcımız, süpürgecimiz, ayakçımız, her şeyimizdi. Ama başgardiyan öyle düşünmüyordu. “Burada hiç kimse bir diğerinden üstün değildir. Söyle 6 numara seni bu hale kim getirdi. Bir an önce söyle de seni fazla ezmeyeyim” diye soruyordu. Birbirimize bakıyorduk korkuyla. Ne cevap verecekti ki? 6 numara delikanlı bir adamdı. Kesinlikle konuşmazdı. Beyoğlu, Aksaray sokaklarında, Cudi dağlarında dolaşmış bir adam olarak bu faşistlere sırrımızı veremezdi. İnlerken, böğürürken, hırlarcasına bir şeyler söyledi. “5 numara” diye haykırıyordu. Kulaklarımıza inanamamıştık. Dördümüz de yalvaran gözlerle 5 numaraya bakıyorduk. Heyecandan, dehşetten, korkudan dilsiz gibiydik. Koridordan gelen alelacele postal seslerini duyarken yine ona baktık. Onu almaya geliyorlardı. Çelik kapılar peş peşe açılırken ona soru soran yüz ifadesiyle son kez baktık. “Bize bunu yapma” diye. Gardiyanların askerlerin arasında bir top gibi yuvarlanırken kahramanca direniyordu. “Ulan Allahsızlar sizin kralınız gelsin” diye bağırıyordu. Dördümüz de mutluyduk, bizi yanıltmamıştı. Haydar delikanlı adamdı, mertti, aslan gibiydi. Hiç kimsenin gösteremediği cesareti, üstelik gözümüzün önünde göstermişti. Yine bağırtılar, yine feryatlar duyuluyordu. O hala kahramanca direniyordu. “4 numara” diyene kadar. Şok geçirmiştik. “Bari sen yapma diye üçümüzde 4 numaraya baktık. Roman mahallesinin en bıçkın delikanlısı “Bari sen yapma” dedik. Aylarca yıllarca sana baktık hırsız herif. Yedirdik, içirdik, sigaranı aldık, permatik bıçağını bile verdik. “Bari sen yapma” dedik. Boşuna bir çabaydı. Koğuş kapısı daha açılır açılmaz parmağıyla onu işaret etti. “Ben değilim be ya 3 numara” diyordu. İkisi birden tekme tokat götürülürken biz koğuşta baş başa kaldık. Az sonra kapı açıldığında yardımcımla çoktan helalleşmiştik. Onu da sürükleyerek çıkardılar. Koridordan duyulan sesler çelik kapıları titretiyordu. Başgardiyan yardımcıma öfkeyle bağırıyordu. “Sizi kim bu hale getirdi?” “Abi bilmiyorum” “Bize doğruyu söyle 2 numara...1 numara kim?” “Doğruyu söyledim abi vallahi billahi bilmiyorum.” “Eninde sonunda onu öğreneceğiz. Ölecek lan bu kaldırın şunu”
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Şenol Durmuş, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |