..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Deney, herkesin hatalarına verdiği addır. -Oscar Wilde
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Bilimsel > Tüze Felsefesi (Hukuk) > Ahmet Odabaş




25 Ağustos 2012
Türkiye  
Ahmet Odabaş
Bir ülke, zenginlikler içinde yoksul kalabilir mi... İlkel tutkuların kontrolünde olursa, asalak dediğimiz yabancı ajanların saldırısında olursa, canlı organizma, yabancı hastalık yapıcılar , yabancı virüslerin kontrolünde olursa, sorunlar bitmez.


:ADFF:

Bitki kökünün topraktaki suyu ve gerekli besin maddelerini bünyesine katması, fiziki bir olay... Topraktan alınan suyun, gövde içinde ilerlemesi, güneş enerjisi ile harmanlanması, yani fotosentez, yine fiziki olaylar...

Bu süreçte, meydana gelen karmaşık olaylar, ilkel bir süreç...

Doğanın bir parçası olan ve % 70’i su olan insan, karmaşık bir yapıya sahip, ama özde ilkel bir canlıdır.

Toplumsallaştığı oranda insandır... genlerinde tüm ilkel davranışları taşıyan, ancak toplumsallaştığı oranda gelişmiş bir canlıdır.

TOPLUMLARIN DURUMU

Toplumlar, insan bencilliğinin örgütlenmiş halidir. Fizik yasaları değil, ortak yararlar ve toplum düşüncesi hakimdir. Bütün insanların, ortak hareket etmesi, ortak düşünmesi, toplumların, doğanın yararınadır.

Ancak 5 parmağın beşi bir olmadığı gibi, insan genindeki ilkel tutkular, bulundukları ortama uygun olarak, değişik şekiller alabilir.

TÜRKİYE’NİN SORUNLARI

Bir ülke, zenginlikler içinde yoksul kalabilir mi... İlkel tutkuların kontrolünde olursa, asalak dediğimiz yabancı ajanların saldırısında olursa, canlı organizma, yabancı hastalık yapıcılar , yabancı virüslerin kontrolünde olursa, sorunlar bitmez.

Ülkemizde, Türk, Kürt, Ermeni, Arap... gibi sorunlar var mı.... Pasta dilimler gibi bölmek arkasında gizli hesaplar taşır...

İnsan hakları, özgürlük, eşitlik, savunulabilir, savunulmalıdır. Ancak, bu ideal kavramlar, bir topluma saldırmak için kalkan olarak kullanıldığında , evrim geçirmiş bir saldırı silahı olabilir.

Türkiye’nin sorunları, Türkiye’de çözülür... Bunun farklı bir seçeneği yok...

NUTUK VE ATATÜRK’Ü BİLMEK

Ezberlenmiş ve önyargı içeren bilgi, duygu ve propagandayı bir yana koyup, bilim ve fen yardımıyla olayları çözümleyelim.

Bu yazıyı yazan arkadaşımız, Atatürk hayranı... O sigara içiyordu diye, ben de sigara içmiyorum. Olayın özeti bu...

YABANCI

Yabancı bir devletin
koruyup kollayıcılığını kabul etmek
insanlık vasıflarından yoksunluğu,
güçsüzlük ve miskinliği
itiraftan başka bir şey değildir.
Gerçekten de
bu seviyesizliğe düşmemiş olanların,
isteyerek
başlarına bir yabancı efendi
getirmelerine
asla ihtimal verilemez.
Şu farkla ki,
istiklâli için ölümü göze alan bir millet,
insanlık haysiyet ve şerefinin gereği olan
bütün fedakârlığı yapmakla teselli bulur
ve hiç şüphesiz,
esirlik zincirini
kendi eliyle boynuna geçiren
miskin,
haysiyetsiz bir millete bakarak
dost ve düşman gözündeki yeri
bambaşka olur. (Nutuk’dan)



PROTESTO
16.3.1920

İstanbul'da
İngiliz,
Fransız,
İtalyan
Siyasî Temsilcilerine,
Amerikan Siyasî Temsilcisine,
Bütün Tarafsız Devletler
Dışişleri Bakanlıklarına,
Fransa, İngiltere, İtalyan Millet Meclislerine
verilmek üzere
Antalya'da İtalyan Temsilciliğine
Millî bağımsızlığımızı temsil eden
Meclis-i Meb'usan da dahil olmak üzere,
İstanbul'da bütün resmî daireler,
İtilâf Devletleri'nin askerî kuvvetleri tarafından
resmen ve zorla işgal edilmiş
ve millî dâvâ uğrunda çalışan birçok vatansever kimsenin de
tutuklanmasına teşebbüs edilmiştir.
Mustafa Kemal(Nutuk’dan)



OLTADA BALIK

dost ve müttefik
yardımlarına yön vermek için
Türkiye"ye gelen bir iktisatçı olan
Thornburg,
Karabük Demir Çelik Fabrika"sının
tasfiye edilmesini isteyen bir rapor hazırlar.

Zaten o dönemde , dost ve müttefiklerimiz
lokomotif imal etmek üzere
kurulacak fabrika için istenen krediyi vermez.

Buna paralel olarak
Türkiye"de
makine, uçak ve dizel motor üretme projeleri de
dost ve müttefiklerin
baskısıyla askıya alınır.

Önüne ket vurulan
çalışmalar hiç şüphesiz projelerden ibaret değildir.

1948"de
Ankara"da
Gazi Orman Çiftliği"nde
faaliyete geçen uçak motoru fabrikası,
dost ve müttefik baskısıyla üretime son verir.

Petrol kralı Nelson Rockefeller,
o dönemde dost ve müttefikimizin
Türkiye"ye yaptığı dış yardımlar için
şunları söylemektedir:

"Oltaya yakalanmış balığın yeme ihtiyacı yoktur.

Bu noktada Dışişleri Bakanlığı ile aynı fikirdeyim:
Genişletilmiş ekonomik yardım,
örneğin Türkiye"ye
bazı durumlarda düşünülenin
tersi bir sonuç verebilir,
yani bağımsızlık eğilimini artırıp,
mevcut askeri planları zayıflatabilir.
Bu tip ülkelere
doğrudan doğruya ekonomik yardım da yapılabilir,

ama bu bize bağlı hükümetleri iktidarda tutacak
ve düşman muhalifleri zararsız bırakacak
biçim ve miktarda olabilir".





SINAV

Efendiler,
dünya sınav meydanıdır.
Türk milleti,
bunca yüzyıllardan sonra
yine bir sınav,
hem bu defa
en çetin bir sınav karşısında bulunduruluyordu.
sınavda başarı sağlamadan
bize karşı lûtufkârca davranılmasını beklemek
doğru olabilir mi


Biz
büyük bir ciddiyetle
dünya önünde vereceğimiz
sınava hazırlanırken,
bir yandan da
yabancı gözlemcilerin durumlarını
ve bizim için neler duyup düşündüklerini
gözden uzak tutmamayı
her zaman yararlı buluyorduk.
Bu maksatladır ki,
bildiğiniz gibi,
önce Dışişleri Bakanı
Yusuf Kemal Bey'i
daha sonra da
İçişleri Bakanı olan Fethi Bey'i
Avrupa'ya göndermiştik.
İstanbul üzerinden
Avrupa'ya gidecek olan
Yusuf Kemal Bey'e,
İstanbul'la ilgili
bazı özel görevler verilmişti.

Yusuf Kemal Bey,
İzzet Paşa
ve arkadaşlarıyla
ve eğer gerçek bir istek
ve dilek olursa
Vahdettin ile de görüşecekti.

Vahdettin'in,
Büyük Millet Meclisi'ni tanıması,
İzzet Paşa ve arkadaşlarının
bizim çizdiğimiz hedefe doğru
yürümeleri gereğini
teklif edecekti.

Yusuf Kemal Bey,
İstanbul'da aldığı talimat çerçevesinde hareket etti.
Fakat, ne yazık ki,
İzzet Paşa ve arkadaşları
kendisini oyalayıp aldatarak
Padişah'a
bir müracaatçı imiş gibi götürdüler.

İzzet Paşa ve arkadaşları
bununla da yetinmeyerek,
Yusuf Kemal Bey'in
Avrupa'daki teşebbüslerini karıştırmak
ve güçleştirmek için,
İzzet Paşa'yı
Yunan işgali altında bulunan
yerlerden geçirerek,
Yusuf Kemal Bey'den önce
Paris'e ve Londra'ya gönderdiler.
İzzet Paşa, bu yolculuğunu
son dakikaya kadar gizlemiştir.

Yusuf Kemal Bey'in
Paris ve Londra'da yaptığı görüşmelerden
bir sonuç çıkmadı.

Yalnız şu anlaşıldı ki,
İtilâf Devletleri'nin Dışişleri Bakanları
yakın bir zamanda toplanacaklar
ve bize barış tekliflerinde bulunacaklarmış.
Anadolu'nun boşaltılması

ilke olarak kabul edilmiş
ise de,
konferans görüşmeleri sırasında
savaş başlarsa,
barış teşebbüsleri sonuçsuz kalacağı için
Yunanlılarla bir ateşkes anlaşması yapmamız gerekirmiş.

Bu hususu
Yusuf Kemal Bey'e söyleyen
Lord Curzon 'a
Yusuf Kemal Bey,
konferansın
önce Anadolu'nun boşaltılmasına karar verip,
bize ve Yunanlılara bildirmemesinin
ateşkes anlaşmasından daha etkili olacağını
söylemiş.

Lord Curzon, ateşkes üzerinde direnmiş
ve bunun hükûmetimize bildirilerek
alınacak cevabın kendisine verilmesini
istemiş.
(Nutuk’dan)


SAVUNMA HATI

Savunma hattı yoktur,
savunma sathı vardır.
O satıh bütün vatandır .

Vatanın her karış toprağı
vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça
terk olunamaz.

Onun için
küçük büyük her birlik
bulunduğu mevziden atılabilir.
Fakat
küçük büyük her birlik,
ilk durabildiği noktada
yeniden düşmana cephe kurup
savaşa devam eder.

Yanındaki birliğin
çekilmeye mecbur olduğunu gören birlikler
ona tâbi olamaz.

Bulunduğu mevzide
sonuna kadar dayanmaya
ve karşı koymaya mecburdur.»

İşte
ordumuzun her ferdi,
bu sistem içinde
her adımda
en büyük fedakârlığını göstererek
ve düşmanın üstün kuvvetlerini yıpratıp
yok ederek,
sonunda onu,
taarruzuna devam
güç ve kudretinden
yoksun bir duruma getirdi.


Muharebe durumunun
bu safhasını sezer sezmez
hemen
özellikle sağ kanadımızla
Sakarya ırmağı doğusunda
düşman ordusunun sol kanadına
ve daha sonra
cephenin önemli yerlerinde
karşı taarruza geçtik.

Yunan ordusu yenildi
ve geri çekilmeye mecbur oldu.
13 Eylül 1921 günü
Sakarya ırmağının doğusunda
düşman ordusundan eser kalmadı.

Böylece
23 Ağustos gününden 13 Eylül gününe kadar,
bu günler de dahil olmak üzere,
yirmi iki gün yirmi iki gece
aralıksız devam eden
büyük ve kanlı Sakarya Meydan Muharebesi
yeni Türk devletinin tarihine,
dünya tarihinde pek az rastlanan
büyük bir meydan muharebesi örneği kaydetti.

Saygıdeğer Efendiler,
Başkomutanlık görevini
fiilen üzerime aldığım zaman,
Meclis'e ve millete
mutlaka başaracağımız yolundaki
kesin inancımı
arz ve ilân etmekle
ve bu inancımı,
varlığımın bütün haysiyetini ortaya atarak
gerçekleştirmekle
ilk manevî görevimi yapmış olduğumu
sanırım.

Ondan sonra,
önemli maddî görevlerim de vardı.
Onlardan biri,
savaş ve muharebe karşısında
millete aldırmaya mecbur olduğum durum idi.
(Nutuk’dan)


MADDİ VE MANEVİ SALDIRI

Düşman
Osmanlı devlet ve memleketine karşı
maddî ve manevî
saldırıya geçmiş
onu yoketmeye
ve paylaşmaya
karar vermişlerdi
Padişah ve halife
hayat ve rahatını kurtarabilecek
çareden başka bir şey düşünmüyor
hükûmeti de aynı durumda.
farkında olmadığı halde,
başsız kalmış olan millet,
karanlıklar
ve belirsizlikler içinde
olup bitecekleri beklemekte.
felâketin
dehşet ve ağırlığını kavramaya başlayanlar,
bulundukları çevreye
ve alabildikleri etkilere göre
kendilerince
kurtuluş çaresi saydıkları
tedbirlere başvurmakta...
ordu,
ismi var cismi yok bir durumda.
komutanlar ve subaylar,
I. Dünya Savaşı'nın
bunca çile ve güçlükleriyle yorgun,
vatanın parçalanmakta olduğunu
görmekle
yürekleri kan ağlıyor;
gözleri önünde derinleşen karanlık
felâket uçurumu kenarında
beyinleri bir çare,
kurtuluş çaresi
aramakla meşgul...
Kasım 09
(Nutuk’dan)






Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın tüze felsefesi (hukuk) kümesinde bulunan diğer yazıları...
Türkiye ve Komşuluk
Neymiş Biliyor Musun
Atatürk ve Türkiye
Bilirkişi Raporu
Seçim Barajı
Madem ki Biliyorsun, Neden Öğretmiyorsun
1982 Anayasası ve Tutukluluğun Devamı Kararı
Çok Partili Yaşam
Dostça Bir Söyleşi
Özelleştirme Neden Yapılır

Yazarın bilimsel ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Beynimizin Çaresizlik Oyunu
Bayındır
Kendini Başkasının Yerine Koymak
Doğa Düzeni ve İnsan
Başlarken
Ms ile Söyleşi
Dna ve Evrim
Duygusal Şiddet Nedir?
Hastalığın İlerlemesi Nasıl Durur
Yanlış Anlama Sanatı

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Sorma İsterse [Şiir]
Kukla [Şiir]
Odabaş Tüm Şiirler [Şiir]
1001 Gece Masalları [Şiir]
Kuklacı Amca [Şiir]
Buluşalım [Şiir]
Çay Koy Ortak [Şiir]
Çay Koy Ortak [Şiir]
Geliyorum Ortak [Şiir]
Zamanın Yaptıkları [Şiir]


Ahmet Odabaş kimdir?

1963 Çarşamba/Samsun doğumluyum. Serbest avukat olarak çalışıyorum. (İzmir'de)

Etkilendiği Yazarlar:
Karacaoğlan, Pir Sultan Abdal, Hayyam, O Veli, Aziz Nesin,


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Ahmet Odabaş, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.