Kötü insan korkuya itaat eder, iyi insan sevgiye. -Aristoteles |
|
||||||||||
|
düzüşken notası kulağıma Robert plant kaçırıyor. henüz çok küçüğüm. miladi takvimlere göre ya da hicri. henüz küçüğüm. Artık pek iyi duymuyorum. küçük yaşta kulaklarını kaybedip bir eşek gibi dünyanın yükünü taşırken omuzlarımda. eğiliyorum. Bir zamanlar Tayland bakiresiydim, 14 yaşın paha biçilmez ölçüleriyle dalga geçerken. bir zamanlar mutluydum. beni sevdiğine inandığım insanlar vardı. annemin yemeklerini afiyetle yerken tok karınla kuş sevmenin hayallerini kurardım. insan bazen ana hapsettiği mutluluktan sonsuzlaşmasını bekliyor sanırım. mutluluk ! yalnızdım. artık çok yalnızdım. hayaller kurmak sadece yalnızlaştırıyordu. Kırmızı çerçeveli bir pencereden sokağı izledim. Bir zamanlar Tayland bakiresiydim. Uçları daha yeni çıkmış meme uçlarım satılmadan önceydi. Sonra aynada kanayan memelerimi izledim, aylarca. İlk ölü çocuğumu emzirirken hayal ettim kendimi. ölü bir çocuk bile ne çok huzur veriyor. benim ölü çocuğum Sütten kesilen sürtük. kendini izlemekten vazgeçip, Aynaları kır hadi.! dedim ama sesimi ben bile duyamadım sanırım. farklı insanlardan türemiş aynılaşan bir ırktık biz. kaybolan kaybolacak kaybolması gereken Yaşamsal Argümanların Münasebetsizliği dedi pascal kulağıma. bunu söylerken güldü. Pastel tonlarını çalıp içimden bir bir, sadece güldü. Sonra uyudu. Yatağımdaki tırnak izlerini temizleyip eşlik ettim uykusuna. Koynumdaki oyuncak ayının bacağını koparıp dişlerimin arasına aldım. bağırmak istemiyordum. canım yandığında hiç bağırmadım ben. ben sadece saatleri birbiri ucuna eklerken rakamları aradan çıkarıyorum hepsi bu. zamanı hiç anlamadım ve sayılarla hiç iyi olmadı aram. içeri giren adam içimden geçerken yaşayacağı orgazmı düşlüyor. ben paramparçayım ama o sadece dağıttığı kafasını toplamaya gelmiş. ne garip. ne o, gömleğinin yırtılmış yakasını, susuzluktan kurumuş boğazınla birleştirip yavaşça düğmelerini iliklediğini görüyorum. Sanırım ödeme zamanı. ödeme zamanı başlıyor. O son kaleyi topa giydirmeyecektik, adına gol dedikçe, zafiyetli ayaklardan çıkan ucube tekmeler hırslandı çünkü. Tanrı üzerimde tepiniyor. tanrı günlerdir üzerimde tepiniyor. Sesimi çıkarmıyorum. Son kalemi de topa giydirip, kendimi çıplak bıraktım çünkü. çıplak ve yalnız bir kadın kaleyi andırıyor anladığım kadarıyla. şık ayak haraketleriyle içime atılan her top ruhumdan sekip dünyanın boşluğunda kayboluyor. Beni bul dedi. yukardan aşağı sekiz buçuk harf.. öptüm genzinden, hayatın buçuğuna gizlenen son harfi hiç görmeden. o’nu bulamadım. nezaket üzerinde plastik ördeklerin yüzdüğü yapay bir göldür../demişti...ben demiştim nezaketen ölüyorum aslında. nezaket yapaydır ben çok kaba sevişirim bu yüzden. beni, kaba etlerimden başlayıp ölçüsüz bir kalıba model yapmadan, saçlarımı sola yatırıp iğrenç bir gülümsemeyle, çok güzelsin demiştin. yüzüne bile bakmadan gördüm seni. ben kaba sevişirim. Oyuncak ayımın sol bacağı dişlerimin arasındayken. seni gördüm. o’nu hiç bulamadım … Hiç tükürmeden konuşabilirim saatlerce. ama anlattıkça eksiliyorum. gözlerimi kırpmadan hayal görmek için kirpiklerimi tek tek yolabilirim. bir işe yaramıyor derime işleyen kirden kurtulmak için ne yapmam gerektiğini hiç bilmiyorum. derinde bir yüzeysel gibi dünyanın haline ağlamak işe yaramaz. ağlamak asla işe yaramaz. ne meme uzatırlar ne mendil. ne karnını doyurabilir ne burnunu silebilirsin. kendi derinde acıyla kıvrılıp kendi içine batarsın zamanla. sonra Uzayın boşluğunda varlığımı okşarken ellerimin hiç bir yere dokunmadığını gördüm resmi olarak. Hey dünyalı bu çok klas. cüzdanın yani. onu yere koy dedim. boşluktaydım. adım yoktu. sesim tanınmaz haldeydi. ben bir fahişeydim ve zührevi hastalık taşımamam gerekiyordu. Oksijen nerdeyse gidip patlatalım zulasını dedim nefes alamıyorum başka bir fahişeye. yüzüme bile bakmadan sütyeninin kopçalarını açıp yatağa uzandı. kadın histerik...ti. adam melankolik zibidi. ben 10 baht kadar nefes çalarım senden sen on kez üflersin dileğinden deyip iliklerini giydi külotunu çıkarırken ve ödemiş oluruz borcumuzu şimdilik dedim. duymadı bile. adam kadına baktı kadın yatağa. komidinde 10 baht. ve tayland’ta kahvaltı zamanı hala
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Gülbahar Karakoç, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |