Doğru şeritte olsanız bile, olduğunuz yerde kalırsanız er geç ezilirsiniz. -Will Rogers |
|
||||||||||
|
Bilim adamlarının biçtikleri kefenler kimin umurunda. Ormanlar yanıyor cayır, cayır. Büyük tonajlı gemiler sintinelerini arıtmadan körfezlerde boşaltıyorlar. Doğa kirliliğine bizim de katkımız olsun diye. Kirlenen denizlerde yaşam yok oluyor. Aymazlık yakamızı öylesine yakalamış ki kurtulmak olası değil. İzmir’in bir bölümü sel sularına teslim olmuş. Evlerini, iş yerlerini sel suları basmış olanlar feryat ediyorlar. Belediye nerede diye bas bas bağırıyorlar. Ülkenin her yanında naylon poşet savurganlığı. Selden zarar görenler ellerindeki değneklerle lagarları tıkayan naylon poşet ve benzeri pislikleri temizleyip suya akış sağlamaya uğraşıyorlar. Ne zaman bu aymazlıklardan kurtulacağız, ne zaman? Sokağa çöp atılmayacağını ne zaman öğreneceğiz? Çok zor mu çöpleri evlerde ve iş yerlerinde ayrıştırıp torbalamak ve çöp kamyonlarına teslim etmek. Avrupa’daki görüntülere dikkat edin. Bir tek çöp bidonu görebilir misiniz? Foça’da Çevre Bakanlığı cam, şişe, kağıt ve metallerin atılması için özel çöp bidonları koydurmuş. Üzerlerine yalnızca cam, şişe, metal ve kağıt atınız. Çöp atmayınız diye yazdırmış. Gök görmediğinin biri üşenmeden tüm bidonlardaki cam yazısının c sini silerek işe başlamış. Bir başka gök görmedik elindeki kavun kabuklarını az ilerideki çöp bidonuna götüreceğine Çevre bakanlığının kuru atık için koydurduğu bidona atıyor. Adama, Sen ne yapıyorsun dediğinde, Sana ne diyor. Hadi yap bakalım vatandaşlık görevini. Kime gidip şikayet edeceksin? Belediye yöneticileri kararlı. Vatandaşı ceza yazarak incitemeyiz. Ya ne yapacaksın? Uyaracağız diyorlar. Adam uyarıdan anlayacak kapasitede olsa o kavun kabuklarını oraya atar mı? Naylon poşet ve benzeri naylon mamulleri, pet şişelerin yok olma süreci yüz yıldan fazla. Bunlarda geri dönüşüm sağlanamadığı için doğa göz göre göre hızla kirleniyor. Kirlilik lagar kapaklarını kanalizasyonları tıkıyor. Bu denli basit bir oluşumu basit önlemlerle önleyemiyoruz. Paçamız tutuştu mu, belediye neredesin diye bas bas bağırıyoruz. Menemen’in görevden alınan eski belediye başkanı yalnızca Menemenlilere değil, tüm çevre belediyelerine muştulamıştı. Fransa’nın desteği ve Çevre Bakanlığının katkılarıyla öyle bir çöp fabrikası kuracağız. Yalnız Menemen’in değil, çevre belediyelerin de çöplerini ayrıştırıp gübreye dönüştüreceğiz. Dünyanın en ucuz gübresini çiftçilerimize sunacağız demişti. Sormuştum kendisine, kuracağınız çöp fabrikası son model, camı, mıknatısların etkilemediği sarıyı, alüminyumu, plastiği, petleri ve eloksallıları ayıraştıracak mı? Yoksa sadece demiri mi ayıraştıracak? En son teknoloji demişti. Hele fabrika kurulsun. Seni de fabrikaya müdür yaparız. Bir küçümseme miydi bu öneri, yoksa sus payı mı. O günlerde yerel gazete Menemen Haber Postasında eski sistem, özellikle camı ayıraştıramayan bir çöp fabrikasında üretilen çöpleri cam kırıkları nedeniyle hiçbir üreticinin satın almayacağını belirttiğim bir yazım çıkmıştı. Ne ters işlerimiz var. Tarlalarımıza güç versin diye kara boya adıyla tanınan demir oksidi veririz. Çöp fabrikaları yalnızca demiri mıknatıslarıyla ayırırlar. Oysa demir diğer madenlere göre çok kısa bir zamanda oksitlenerek çürür ve kara boyaya dönüşür. Çürüyüp yok olması en az yüz yıl süren diğer metaller ve naylon türleri elle ayıklanır. Bu ayırma işini genelde taşeronlar yaparlar. İşlerine geleni alırlar. İşlerine gelmeyenleri görmezlikten gelirler. En azından çoğu gözden kaçar. Menemen’in yeni belediye başkanı Tahir Şahin atıl vaziyetteki hiçbir işe yaramayacak olan eski teknoloji çöp fabrikası yüzünden iş yapamaz duruma düşmüş. Çöp fabrikasına ödenmesi gereken borç taksitleri yüzünden belediyenin tüm gelirleri hacizli. Eski başkan beni de yaktı tüm Menemenlileri de diyor. Çöp başlı başına bir büyük sorun. Çöplerden doğayı olumsuz etkileyen çöp dağları yaratmaktansa, onu işleyip gübreye dönüştürmek en akılcı yoldur. Bunun içinde çöplerin ayrı, ayrı toplanılması gerekir. Bu da belediyelerin ve çevre koruma görevlilerinin uygulamayı göze alacakları ağır cezalarla mümkün olur. Adam sendecilikle değil. İşte o zaman sokaktaki çöp bidonlarından taşan görsel ve fiziksel kirliliklerden kurtulmuş oluruz ve çöpü ekonomimize kazandırmış oluruz. Özcan Nevres 4 Ağustos 2001
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Özcan Nevres, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |