Roman yazmanın üç kuralı vardır. Ne yazık kimse bu kuralların neler olduğunu bilmiyor. -Somerset Maugham |
|
||||||||||
|
Rüya görmek eyleminin bize otomatik olarak düşündürdüğü şeyin ne olduğu bariz. Görmek dendiğinde gözle gerçekleştirilen bir eylem olduğunu düşündürüyor insanlara ve doğal olarak soruluyor: "Ya görmeyenler? Onlar rüya görebiliyorlar mı?" Böylece her görmeyenin hayatında en az bir defa karşılaştığı soru ortaya çıkmış oluyor. Bu arada İngilizce'de "dream" fiili rüya görmek anlamında ya, birisine sormuştum size de rüya görüp görmediğinizi soruyorlar mı diye, sormadıklarını söylemişti bana; ama tam bir fikrim yok bu konuda. Bu soruyu her görmeyenin nasıl cevaplandırdığı ya da soruyu ne kadar önemseyerek cevapladığı hakkında pek fikrim olmasa da, ben bu konuda hiç de az olmayan deneyimlerimden yararlanarak bu soruyu cevaplandıracağım. Rüya görmek ve rüyaları hatırlamak hayatımda önemli bir yer tutmuştur hep; zira bilinçaltımın biriktirdiği bir sürü şey olduuğundan mıdır bilinmez, bir sürü ve capcanlı rüyalar görebiliyorum. Böylece bir görmeyenin rüya görüp görmediğine ilişkin belli bir cevabımız oldu: "Görebiliyoruz...." Ama bu cevapla yetinmeyerek bu eylemi nasıl yaptığımız hakkında birkaç cümle yazmak istiyorum. En azından hiç görmeyen birisi olan ben aşağıda yazacağım şekilde görüyorum rüyalarımı. Bir at düşünün. Onun at olduğunu bir gören nasıl anlar? Bunu kesin olarak bilemem; ama gören birisinin rüyasında gördüğü bir şeyin at olduğunu anlamasını sağlayan ilk veri görsel bir veri olacaktır muhtemelen. Sonra hafızasına ve canlandırma yeteneğine göre diğer verileri canlandıracaktır zihninde. Kokusu, kişnemesinin ya da ayaklarının çıkardığı ses, tüylerinin dokussu yani yumuşak ya da sert oluşu... Hiç görmeyen biri de aşağı yukarı böyle bir sistemle rüya görür. Tek farkla ki, görsel verileri canlandırmadan, sadece diğer veriler ve tabii ki atın şekli şemalini de elleriyle incelemişse deri hafızası da bu sürece dahil olacaktır. Çok basit bir şekilde bir körün nasıl rüya gördüğünü anlatmaya çalıştım... Ama şu soruyu kendime hep sormuşumdur: Acaba RAM uykusunda gözleri oynar mı bir körün?
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Eylem Yurtsever, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |