Alaçam'da bir sabah
(Engin Yavuz) 1 Temmuz 2003 |
Doğa ve Dünya |
| |
İzmir bunaltıcı bir yaz sabahına hazırlanırken, biz 300 kilometre ötedeki zirvede kış mevsimini yaşıyor gibiyiz |
|
Çaylarınız şirketin ücretsiz ikramıdır
(Engin Yavuz) 27 Haziran 2003 |
Bireysel |
| |
Hoparlörden cızırtılı bir ses yayılır ansızın:
“ İzmir'den Ankara'ya gitmekte olan Anadolu Turizm'in değerli yolcuları, Kula terminaline hoş geldiniz, kaptanınız yarım saat yemek ve ihtiyaç molası vermiştir. Çaylarınız şirketimizin ücretsiz ikramıdır.”
|
|
Sardunyalara veda
(Engin Yavuz) 3 Şubat 2003 |
Sevgi ve Arkadaşlık |
| |
Şu çiçeğin rengine bak, sen böyle karanfil gördün mü? Balkondaki sardunyalar neredeyse dört mevsim, pembe, bordo, kırmızı çiçekler açarlar. Gözüm gibi bakarım onlara.. En çok sardunyaları severim, annem de-rahmetli- bayılırdı sardunyaya.. Pencere içlerine |
|
Kar zincirleri
(Engin Yavuz) 3 Şubat 2003 |
Bireysel |
| |
Ben büyük kentlerin yirmidört saat yaşayan yanını seviyorum. Alışveriş merkezleri, sahil restoranları, barlar, eğlence yerleri, giysi, ayakkabı mağazaları.. Biliyorum sen de böyle yerlerden hoşlanmıyorsun. Eğer sen hoşlanmıyorsan bu benim de hoşlanmayacağ |
|
yeni baştan
(Engin Yavuz) 8 Ocak 2003 |
Anı |
| |
Orta boylu, kara kaşlı, kara gözlüydü, kravatını gevşetmişti, yaz tatili yakındı çünkü, gömleğinin yarısı pantolonundan taşmış sarkıyordu. Saatlerdir beklediği liseli sevgilisini görünce heyecanlandı.
Havuzlu kahvede oturduğu masadan doğruldu, ayağa kalk |
|
Pantolon
(Engin Yavuz) 20 Aralık 2002 |
Anı |
| |
Çaylarını yudumlayıp, dolunaya karşı birer sigara yaktılar, hala büyüklerinden gizli sigara içiyor olmanın heyecanıyla.. Sonra türküler söylediler birlikte, sesleri ovada yankılandı:
“Derdim çoktur hangisine yanayım
Yine tazelendi yürek yaresi
Ben bu d |
|
Bağbozumu
(Engin Yavuz) 11 Kasım 2002 |
Anı |
| |
Nuriş’lerin evinin karşısında komşuları Çetin’e ait, her tarafını asmaların sardığı, pembe üzüm salkımlarıyla süslü bir bağevi vardı. Girişi domates tarlası, arkası asmaydı. Yoldan girip tarlanın önündeki patikadan birkaç adım atılınca sol tarafta ağzı ko |
|
Düğün gecesi
(Engin Yavuz) 17 Ekim 2002 |
Anı |
| |
Olabildiğinde pistten uzak durmaya çalışan, daha çok konuklarla ilgilenmeyi tercih eden ablanın, zaman zaman gelinle damada dalıp, gözlerindeki nemi kimseye farkettirmeden elinin tersiyle silmeye çalışması bundan..
Erhan, uzaklardan, çok uzaklardan gülüm |
|
Yazlık sinema
(Engin Yavuz) 14 Ekim 2002 |
Aşk ve Romantizm |
| |
Zile bastı, odacıyı çağırdı, bir çay söyledi kendisine, bir sigara yaktı, kalktı pencereyi açtı. İçeriye lodosun taşıdığı sonbahar doldu.. İlk yağmur damlaları belediyenin avlusundaki tozları havalandırıyordu. Odacı çayını getirdi, masasına bıraktı. |
|
|
"Ana baba" dedikçe hayata sarılmalarının en büyük nedeni olan Ünzile çok uzaklardaydı artık. Morgun bir köşesinde doktor, savcıya ilk tespitini anlatıyordu:
"Cesedin üzerinde herhangi bir darp ve yara izi yok. Tecavüze uğramamış. Açlıktan ölmüş."
|
|