Trafik Kazası
(S.Deniz hamutcuoğlu) 23 Ocak 2011 |
Bireysel |
| |
Yaralılardan bir çoğunun kadın olduğunu öğrendiğimde düşüncelerim ya da zihinsel oyunlarım şöyle ses veriyordu:Siyasetle hiç ilgilenmezler:gerçek gözlerinin önünde olup bitenlerdir,maskeli balonun neden yapıldığını bile bilmezler. Siyaset gözle görünen bir şey değildir. |
|
Sonsuza Dek
(S.Deniz hamutcuoğlu) 15 Kasım 2010 |
Sevgi ve Arkadaşlık |
| |
Hocamdı o benim. Ona bazen imreniyorum, kimse ölümden sonrasını bilmiyor ne de olsa.Aslında her şeyine gıpta ediyorum; insanı anlama çabasının gücüne, acıyı tatmasına, gerçek mutluluğu bilmesine, hayat ustalığına. |
|
Ayrılış
(S.Deniz hamutcuoğlu) 16 Eylül 2010 |
Bireysel |
| |
Haksızlık eden, haksızlık ettiği kişinin bu haksızlığı kaldıracak kadar güçlü olduğunu mu düşünür yoksa güçsüz birine haksızlık edecek kadar aciz midir? |
|
Acta Non Verba!
(S.Deniz hamutcuoğlu) 17 Temmuz 2010 |
Bireysel |
| |
Dünya tarihinde sayısız başlayan ve biten aşk hikayeleri vardır, bu çöplüğe katkıda bulundum belki. Bu hikayeleri yaşayanların gösterdiği semptomlar aynıdır, istediğin kadar kendini yücelt. Ama her aşk kendini biricik kılarak ışıldatır yeryüzünü, gökyüzünü. Bir kadın bir erkeği sever, çok sever. Dışarıdan kurulacak her cümle kesinlikle stratejik bir dilin gramerini taşır. |
|
Zeynep
(S.Deniz hamutcuoğlu) 12 Haziran 2010 |
Bireysel |
| |
Yazmak, her zaman rahatlatıcı bir eylem olmuştur benim için. İdam mahkûmlarının coşkuyla son mektuplarını yazmalarının nedeni de bu olsa gerek. Gece uykusu kaçan, ruhsal sancılar çekenlerin şiir adını verdikleri, sözcükleri dizme gayretlerinin de. Gözyaşlarının kurumasını beklemek ya da onları silmek yerine sözcükleri kullanmak da adettendir. Sözcüklerin arkasına sığınmak aslında zavallılıktır. Yalnızlığa isyan da. |
|
Ölüm
(S.Deniz hamutcuoğlu) 10 Mayıs 2010 |
Yaşam |
| |
Yaşama ilişkin ne varsa;her türden ihtiras, başarı, tutku,mutluluk ya da güç olanca ihtişamıyla kendini göklere çıkarırken, ölüm tüm bunları alçakgönüllükle, tebessümle karşılar ve sahteliği aydınlatırken, yok oluşun asliliğini ve asilliğini gösterir. |
|
Buharlaşan Gerçek
(S.Deniz hamutcuoğlu) 1 Nisan 2010 |
Bireysel |
| |
Çok kısa boylu-belki bu, onu doktor olmaya itmişti-, kalın çerçeveli gözlüklü-belki hastasıyla göz teması sırasında hissettiklerini gizlemesi içindi-, büyük bir titizlikle düzenlenmiş odası-tüm dağınık yaşayan delilere ne kadar 'akıllı' bir birey olduğunu dolayısıyla onların yaşamını da düzenleyebileceğini göstermek içindi- olan bir laborant vardı karşımda. Ha unutmadan başlangıçta onu oldukça heybetli bir kişi olarak algılamıştım. Eee tüm sıkıntılarımı giderecek kişi heybetli olmalıydı. Boyunun kısa olduğunu ''geçmiş olsun'' diyerek beni uğurladığında fark ettim.
Yumuşak bir ses tonuyla bana yöneldi:
“Evet, şikâyetiniz?”
“Şeyy... Sıkılıyorum. Çoğu zaman kendimi Gregor Samsa gibi hissediyorum. Sanki ben Gregor Samsa’yım ya da herkes...
|
|
|
Dayanılmaz bir korku içerisindeydim. Takip ediliyordum. Hem de bir çok kişi tarafından. Üstelik her atlattığım kişi diğerine telsizden izimi kaybettiğini söylüyor,bu defa yeni birisi takipetme işini devralıyordu. Bir şeyler yapmalıydım . Hızla koşmaya başladım. Nefes nefeseydim. .Apartmanın girişinde arkama baktığımda kimse yoktu. Yüzlerce düşüncenin arasında profesörün gerçek bir doktor olmadığını, şirketle bağlantılı bir kişinin doktormuş gibi rol yaptığını düşündüm. İlaç, işe gitmem içindi. Hiçbir zaman kurtulamayacaktım,ajanlar peşimi bırakmayacaktı. Programları ben yapmıştım. Her şeyi biliyordum.
|
|