..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
"İnsanların bazen neye güldüklerini anlamak güçtür." -Dostoyevski
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Sevgi ve Arkadaşlık > S.Deniz hamutcuoğlu




15 Kasım 2010
Sonsuza Dek  
S.Deniz hamutcuoğlu
Hocamdı o benim. Ona bazen imreniyorum, kimse ölümden sonrasını bilmiyor ne de olsa.Aslında her şeyine gıpta ediyorum; insanı anlama çabasının gücüne, acıyı tatmasına, gerçek mutluluğu bilmesine, hayat ustalığına.


:BACI:
SONSUZA DEK



Bu öyküyü yazmaya başladığımda aşık olduğum kişinin yani Ayşe’nin duyarlı biri olmadığını söyleyerek söze başlamıştım, bir roman kahramanını ters yüz ederek. Doğrusu duyarlı sözcüğü yeterince kapsamlı değil. Evinin tüm işlerini yapan, çocuğu olsa özenle bakacak olan, sanata tutkun, yaşamın inceliklerini gören, erdemli insan. Ayşe’nin bana çağrıştırdıkları bunlardı. Belki de kadınlarla ilişkim eksikti, her sözüne şaşırıyor, gülümsüyordum, sözlerini ancak iki üç gün sonra anlamlandırabiliyordum bazen. O, Selim’i tercih etmişti,itiraf edeyim çok kısa bir süre kıskandım onu;ama sonra O’nu hakettiğine göre harika bir insandır, diye düşündüm ve Selim, zihnimde hiçbir karşılığı olmayan bir resimdir, ruhumda hayranlık uyandıran. Bana onu övmesine bile gerek yoktur. Mehmet’e yani ustama sadece bu konuda içimi dökerdim. Mehmet, çok iyi bir müzisyendi ve tam bir bohem gibi yaşardı, müziği o bana öğretmişti, davul çalmayı...Babasının gençliğinden kalan ciltli kalın kitapların üzerine saatlerce baget indirerek kitapları paralıyordu.Uzun zamandır görüşmemiştik. Yıllar hepimizi değiştirmişti muhakkak. Son günlerde iyi olmadığını öğrenmiştim. Annesi ve babasıyla Kadıköy’de bir apartmanın zemin katında küçük bir evde yaşıyormuş ve beynindeki tümör hafızasına ve basit öz bakım becerilerine bile etki etmeye başlamış. ‘’Aşkı, bagetleri indirdiğinde öğrenirsin; gerisi zırvalıktır. O, şiddet ve tutkuyu yaşatır.Hiçbir kadın sana bu mutluluğu ve hazzı veremez. Bagetlerine sadık ol, soluk gibidir o. Onunla dertleş, avuçiçinde bir hayatı tuttuğunu unutma’’ demişti, bilge insanlara özgü bir üslupla.

Bir gün yine stüdyoya gitmiştik. Cebinden küçük bir votka şisesi çıkardı, onu en çok rahatsız eden yan daki kafeden gelen popüler şarkılar ve çatal bıçak sesleriydi. Ne biçim yalıtımı vardı buranın, yokluktan kabullenmek zorundaydık. Bir kaç yudum votka aldıktan sonra attığı improvizeyi büyülenerek dinlemiştim. Ayşe’nin parlayan gözleri ilişiyordu gözlerime sanki. Bir an durup, dalgınlığıma engel oldu.Şöyle dedi:’’Gerçek olan seslerdir, sana yine bıkmadan usanmadan olduğu gibi yine notaları nasıl okuyacağını ve bagetleri nasıl tutacağını öğreteceğim. Ayşe’yi boşver.Parmaklarının yerine dümdüz dallardan yapılmış, topraktan fidan vermiş ağaçların ,ruhunun narin köklerini emen seslerini duyumsa.Aptallık etme, bir kadına tutku duyulmaz. Seslerdeki alçak gönüllüğü dinle,duyduğumuz zevk için bir kadına değil müziğe minnet duymalıyız. Kadınlar, gerçek efendilerini tercih ederler, biz müziği yani özgürlüğü. Onlar duygusal saltanat sürmek için köleliğe boyun eğen zavallılardır.

Her neyse, aradan yıllar geçti, üniversitede müziğe daha çok yaklaştım ama Mehmet’ten uzaklaşmıştım. Kadıköy’de postahanenin önünde biriyle karşılaştım, yüzünde çizgiler saçları ağarmış, iri yarı , kocaman göbekli biri.Çakmak satıyor. Göz göze geldik, bir an onun Mehmet olduğuna inanamadım. (Sonradan bir arkadaştan, bu kiloların ilaçların yan etkisinden olduğunu öğrendim.)Uzattığım elime tanıdık bir hareketle örtük bir öpüş kondurdum,önce almadı. Sonra nemli parmakları avucumla buluştu. Kirli sakalları ve hayrete düşürücü yüzü çamurdan biçimlenmiş gibiydi, gözleri gözlerime dönük ama boşluğa bakıyordu. Bir çakmak satın aldım.Benden bir sigara istedi, içine çeker çekmez öksürmeye başladı. Bu gözleri tanımıyordum. Keşke hiç görmeseydim.Ustamın eski hayali kalsaydı aklımda. Sonra sanki birden hafızası canlandı, bana ; ’’Ayşe’yi gördüm, senden bahsettik. O, eğer görüşürseniz senin aşırı duygularının şiddete varan bir dereceye gelebileceğinden kaygılanıyor.’’ dedi. Sonra beni bırakıp başka bir müşteriye yöneldi...


Ustam, hafıza sıkıntısı çekse de yalan söylemezdi.Biraz düşününce anımsadım. Ayşe’yle üç yıl arkadaşlık etmiştik. En son yıllar önce bir dostun evlilik töreninde karşılaştığımızda bana; ’’Seni anlıyorum; ama anlayışla karşılamıyorum.’’ demişti. Ne büyük yanılgı! Beni hiç anlamamış, bir haşereyi bile öldüremeyip dışarı çıkardığımı bilmiyor tabii. Ben onu sevilecek bir ‘’kişi ‘’olarak sevmiştim, bu kadar yalındı...Ettiği sözün anlamını yine sonradan fark ettim. Benim duygularımla şiddeti nasıl örtüştürebiliyor? Nasıl bir neden- sonuç zinciri çıkıyor insan aklından?Ustam yine haklı çıktı. Dilerim Ayşe’yle hiç karşılaşmam, mutluluklara boğulsun ama ne sözler duymuştum ondan, gülümsemekten başka birşey yapamamıştım, anlamıştım çaresizce. Ancak böyle büyük bir acıyı kimse bana yaşatmamıştı. Çok düşündüm ama Ayşe'nin bu düşüncesini, kaygısını haklı çıkaracak en küçük bir iz bulamadım yüreğimde, kişiliğimde. Hayalkırıklığımı,üzüntümü dile getirecek öykü cümlesi bile kuramadım.

Bir akşam gençlik yıllarımdaki bir parçayı dinlerken Mehmet geldi yine aklıma. Yola koyuldum ama inanılmaz kaygılıydım, boş gözlerle mi açacaktı kapıyı, üzerinde siyah t-shirt? ‘’Gel içeri moruk , mu diyecekti,liseden kalma kalıp laflarla. Babası açtı kapıyı.’’İlaçların etkisiyle hep uyuyor.’’dedi.

Bir an beni görünce mutluluk duyacağını, her şeyi hatırlayacağını düşündüm. Odasına girdim. Yerde yırtılmış, baget darbeleriyle paramparça olmuş yastık. Kendisi yastığın sağ tarafına yığılmış. Tüm vücudum titriyordu. Hemen ambülans çağırdık, doktor ‘’kalp krizi ‘’dedi soğukkanlılıkla.

Hocamdı o benim. Ona bazen imreniyorum, kimse ölümden sonrasını bilmiyor ne de olsa.Aslında her şeyine gıpta ediyorum; insanı anlama çabasının gücüne, acıyı tatmasına, gerçek mutluluğu bilmesine, hayat ustalığına.Yine de kızıyorum ona;yeteneklerini kötü kullanarak kendisine zarar verdiği için. Şu hayatı olduğu gibi kabulenmeye kalbi yetmediği için. Bir yanım şöyle diyor; Yaşasaydı ancak bir öykü kahramanı olacaktı;iyi ki yok oldu ,duyarlılığıyla bu hayata daha ne kadar katlanacaktı ki? Erken ölümü bile ,herkesin uzatmaya çalıştığı yaşama kestirmeden bir anlam çıkarma ya da bir sonuç verme ustalığına sahip olduğunu gösterir.Mezartaşına baget çizdireceğim, Neyzen Tevfik’in mezartaşındaki resim gibi.Nasıl olsa herkesin bir ''rosebud''ı vardır. Bu kez hoşçakal hocam, yalnız kendini değil, benim için Ayşe’yi de götürdün giderken, bir cümle belki kelime için. Evet hoşçakal ,gerçekten sonsuza dek.


Deniz Hamutcuoğlu




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Trafik Kazası
Zeynep
Buharlaşan Gerçek
Ayrılış
Acta Non Verba!

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Ölüm [Deneme]


S.Deniz hamutcuoğlu kimdir?

1 Mart 1972 doğumlu

Etkilendiği Yazarlar:
Sevdiği yazarlar;Goethe, Marquez, Dostoyevski,Cortazar


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © S.Deniz hamutcuoğlu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.